Yaşam

16 kişiyi öldüren Yüksekova çetesi kurtarıldı!

Asker, polis ve itirafçılardan kurulu Yüksekova Çetesi Davası, 15 yıl mahkeme mahkeme dolaştırıldıktan sonra zamanaşımından düştü.

28 Ağustos 2010 03:00

T24 - Asker, polis ve itirafçılardan kurulu Yüksekova Çetesi Davası, 15 yıl mahkeme mahkeme dolaştırıldıktan sonra zamanaşımından düştü. Onlarca faili meçhul cinayet ortada kaldı.


    
JİTEM’ci subaylar, özel harekât polisleri ve PKK itirafçılarından oluşan Yüksekova Çetesi ile ilgili 1996 yılında açılan davanın zamanaşımı süresi dün sona erdi. Davayı takip eden avukatlardan Yaşar Altürk, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın düştüğüne dair tebligatın biriki ay içinde Yargıtay’dan gelebileceğini söyledi. Yüksekova Davası’nda zamanaşımıyla ilgili hukukî bir hata yapıldığını belirten avukatlar, tıpkı Mehmet Ali Ağca’nın serbest bırakılmasında olduğu gibi hesap hatası yapıldığını söylemişlerdi. Hukukçulara göre davanın normal zamanaşımı süresine daha üç yıl var. Diğer yandan avukat Altürk, dava dün zamanaşımına uğramasaydı yeniden başlayacak hukukî sürecin de üç yılı bulabileceğini ifade etti. Hukukçular, Yüksekova Çetesi’nin yargılandığı davanın “insanlığa karşı işlenen suçlar” ve “ağırlaştırılmış şekil” kapsamında olduğu bu açıdan hukuken zamanaşımı uygulanamayacağı görüşünde.


 

Üniformalı çete


1996 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde PKK itirafçısı “Havar” kod adlı Kahraman Bilgiç’in, Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz’a verdiği ifadelerle ortaya çıkan Yüksekova Çetesi, 1990’ların başından itibaren Güneydoğu’da yürütülen faili meçhul cinayet, gözaltına kayıp, uyuşturucu kaçakçılığı, PKK adı altında haraç toplama gibi birçok faaliyeti gözler önüne sermişti. Ağırlıklı olarak subay ve polislerin oluşturduğu, PKK itirafçıları ve bölgeden bazı belediye başkanlarının da dahil olduğu suç örgütü, kamuoyunda “üniformalı çete” olarak da adlandırılıyordu.


 

Her şey Lice’de başladı


Yüksekova davasının zamanaşımı tarihi, çeteye isnat edilen suçların başlangıç tarihindeki muğlaklıktan kaynaklanıyor. Davada dikkate alınmasa da çetenin hikâyesi, Lice’de, Diyarbakır Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın Kanas suikast silahıyla öldürülmesiyle başlıyor. İtirafçı Bilgiç’in ifadesini alan Astsubay Hüseyin Oğuz’un verdiği bilgilere göre, PKK itirafçısı olan suikastçıyı bir albay, Kanas silahıyla birlikte Hakkari’den helikopterle Lice’ye getirmiş ve PKK’nın üzerine yıkılan Bahtiyar Aydın suikastı bu şekilde gerçekleştirilmişti. Oğuz o albayın ismini vermedi ancak Yüksekova Çetesi’ni işaret etti. Bazı iddialara göre suikastçıyı helikopterle Yüksekova’ya götüren albay, Yüksekova Çetesi Davası’ndan yargılanıp beraat eden Albay Hamdi Poyraz’dı.




Esat Canan davayı basına taşıdı


Çetenin uyuşturucu ticareti, adam kaçırma gibi faaliyetleriyle ilgili tanıklık yapan Kahraman Bilgiç’in verdiği bilgilere göre, Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın yeğeni Abdullah Canan da bu çetenin kurbanlarından biriydi. Bilgiç’in ifadelerini yazılı hale getiren Hüseyin Oğuz, Jandarma Alay Komutanlığı’nda çok kötü bir muameleyle karşılaşmış, alaydan dışarı çıkması hatta telefonla görüşmesi bile yasaklanmıştı. Alayda bir fırsatını bulup Esat Canan’a ulaşan Oğuz, Canan’dan yardım istedi. Canan ise iddiaları basınla paylaşarak kamuoyunun dikkatini Yüksekova’ya çekmeyi başardı. Esat Canan’ın girişimleri sonucu Hüseyin Oğuz ve Kahraman Bilgiç Diyarbakır DGM’de ifade vererek dava açılmasını sağladı.




Çeteye ağır suçlamalar


Yüksekova Çetesi’yle ilgili hazırlanan iddianamede, söz konusu suçların Yüksekova Tugay Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Albay Hamdi Poyraz, Yüksekova Sınır Tabur Komutanı Yarbay Kamber Oğur ile Dağ Komando eski Tabur Komutanı M. Emin Yurdakul’un bilgisi dahilinde işlendiği belirtildi. Soruşturmayla ilgili yapılan operasyonlarda adı geçen askerlerle birlikte Yüksekova Belediye Başkanı Ali İhsan Zeydan, Esendere Belediye Başkanı Tahir Akarsu, Üsteğmen Bülent Yetüt, Korucubaşı Kemal Ölmez, PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç, Özel Harekât Polisi Enver Çırak’ın aralarında olduğu 13 kişi tutuklandı. Yakalananlar, çete kurmak, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı, fidye, haraç gibi suçlamaların yanı sıra Esat Canan’ın yeğeni Abdullah Canan’ın da aralarında olduğu 16 kişinin öldürülmesi suçlarından yargılanacaktı.




Bütün mahkumiyetler bozuldu


Diyarbakır’da 2001 yılında sonuçlanan davada M. Emin Yurdakul gasp ve bombalamadan 25 yıl, Enver Çırak, dört yıl, Bülent Yetüt 7 yıl, Kemal Ölmez 13 yıl Kahraman Bilgiç ise 30 yıl hapse mahkûm edildi. Albay Hamdi Poyraz ceza almazken, Beldiye Başkanı Zeydan ve diğer sanıklar beraat etti. Mahkumiyet kararları Yargıtay 6. Ceza Dairesi tarafından eksik soruşturma gerekçesiyle bozulurken, Hakkâri Ağır Ceza’da yeniden görülen dava 18 Kasım 2005’de beraatla sonuçlandı. Yargıtay 6. Ceza Dairesi bu kez beraat kararını hemen onadı, 28 Kasım 2007 tarihinde de dava zamanaşımına uğratıldı. Davacı vekilleri bu kez Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurdu. Dava üç yıl boyunca bekletildikten sonra dün zamanaşımı süresi sona erdi.




Zamanaşımı karmaşası nereden kaynaklanıyor


2007 yılında Yargıtay Ceza Dairesi’ne başvuran Avukat Yaşar Altürk, verdiği dilekçede, davaya konu olan suçların isnadı bakımından zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğunu ifade etmişti. Altürk, başvurusunda delillerin çokluğuna rağmen, sanıklar hakkında Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının da bozulmasını istemişti. Dilekçede ayrıca kanunda yer alan cezanın yukarı sınırının gözetilmediği ve bu olayda zamanaşımını kesen durumlar bulunduğu halde dikkate alınmadığı belirtildi. Davaya konu suçlardan biri olan yağma suçunun gerçekleştiği tarih 27 Ağustos 1995 olarak belirlendiği için TCK’nın zamanaşımını düzenleyen 66/1 maddesi uyarınca 15 yıllık zamanaşımı dün sona erdi. Ancak davada faili meçhul cinayetlerden 20 yıldan fazla ceza alan sanıklar olduğu halde, zamanaşımı süresi belirlenirken bu durum dikkate alınmadı.




İşadamı, muhtar ve köylüler...


Bölgede 16 faili meçhul cinayet Yüksekova Çetesi ile ilişkilendirilirken bu davaların hepsi AİHM’de Türkiye’nin aleyhine sonuçlandı. Çeteyle ilişkili olaylardan biri 27 Ekim 1995 tarihinde, Ağaçlı köyünde meydana geldi. Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş, gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamadı. Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın yeğeni Abdullah Canan da gözaltına alındıktan sonra cesedi bulunan kurbanlardan. Yüksekova Beşbulak Köyü Muhtarı Sabri Çardakçı da çetenin kurbanı olan 16 kişiden biri.



Esat Canan: Hükümet faili meçhul cinayetler için düzenleme yapmalı



Dönemin CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın yeğeni Abdullah Canan, 17 Ocak 1996’da Yüksekova-Van karayolunda aracı durdurularak indirilmiş, 45 gün sonra Yüksekova Esendere Kısıklı Köprüsü altında işkence edilerek öldürülmüş halde bulunmuştu. Canan’ın ölümünden Hakkari Komando Tabur Komutanı M. Emin Yurdakul sorumlu tutulmuştu. Abdullah Canan’ın Yurdakul hakkında yasadışı köy boşaltmak iddasıyla suç duyurusunda bulunduğu bu yüzden aralarının açık olduğu belirtiliyordu. İddilara göre Canan bu şikâyetten sonra öldürülmüştü.



Yeğeni Abdullah Canan’ı Yüksekova Çetesi’ne kurban veren dönemin Hakkari Milletvekili Esat Canan, bölgedeki faili meçhul cinayetlerin ve çetenin işlediği diğer suçların ortaya çıkarılması için yıllarca mücadele etmişti. Artık Yüksekova Davası’yla ilgili hukuken yapılacak bir şey kalmadığını belirten Canan, davalardaki zamanaşımı engelinin aşılması için faili meçhul cinayetlerle ilgili özel bir düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.