15 Temmuz Darbe Girişimi

15 Temmuz'la ilgili hangi ifadeler çelişti, generallerin ne yaptıkları nasıl ortaya çıktı?

Darbe girişimi sırasında 241 kişi hayatını kaybetmişti

20 Eylül 2016 13:56

Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından tutuklanan bazı generaller "Darbe girişiminden haberimiz yoktu", "Darbeci değiliz" savunması yaptı. Bu generallerin 15 Temmuz gecesi ve darbe girişimine ilişkin rolleri, tanıklar, elde edilen güvenlik kamerası görüntüleri ve diğer cuntacı askerlerin ifadeleriyle ortaya çıktı. 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin kardeşi Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli gözaltına alındıktan sonra verdiği ifadesinde, “Komutanın odasına giderken o katta 20 Özel Kuvvet giyimli, yüzleri açık ama tanımadığım şahıslar vardı. Komutanın odasına girmeden 2 ofis vardır. Birine beni çektiler. ‘Silahlı Kuvvetler duruma, yönetime el koydu. Komutanın da bizimle birlikte olmasını istiyoruz’ dediler. Komutan Hulusi Akar’la 16 yıldır birlikte çalışırım. Yakinen tanırım, görüşürüz. Bana güvenir. ‘Sana güvenir, sen ikna edersin, yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ dediler” diye konuştu. Ancak daha sonra Dişli’nin darbe girişimini organize eden isimler arasında olduğu belirlendi.

15 Temmuz’un başarıya ulaşması durumunda hayata geçirilecek olan ‘Sıkıyönetim’ direktifinde imzası bulunan dönemin Genelkurmay Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ise ifadesinde özetle, “Henüz mesaiyi terk etmemiştim, silahlı grupların arasında kaldım. Can kaybını engellemek için silahlı grupları yatıştırmaya çalıştım. Belgelerde ismimin geçtiğini medyadan öğrendim. Herhangi bir ıslak ve elektronik imzam bulunmamaktadır” demişti.

Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Sokağa çıkın" çağrısıyla meydanlara inen 241 kişi hayatını kaybetmişti. 

Fevzi Çakır'ın Habertürk'te yayımlanan yazı dizisinin ilk bölümü şöyle:

Yazı dizimizin ilk gününde, darbe gecesi Genelkurmay Karargâhı’nda bulunan en üst rütbeli üç darbeci subayı konu alacağız. Bu isimler, dönemin Genelkurmay Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli ve Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu... TSK’dan atılan bu üç ismin ifadelerindeki çelişkiler, tanıklıklar ve görüntüler şöyle...

"Odamda saklandım" dedi ama karargahta gezdi

Darbe girişimi gecesi Genelkurmay Karargâhı’ndaki yüksek rütbeli askerlerden biri de dönemin Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu’ydu. Talu ifadesinde, beraberindekilerle birlikte kapıyı kilitleyip ışıkları söndürdüğünü ve odasında saklandığını anlattı; darbeye katılmadığını öne sürdü. Talu, “Bir süre sonra Genelkurmay Karargâhı’nın etrafından silah sesleri gelmeye başladı. Pencereden baktım, tankları ve atışlarını gördüm. Ayrıca karargâhın üzerinden uçak ve helikopter sesleri geliyordu. Odamdaki diğer misafirlerle birlikte darbe girişiminin Fethullahçı grup tarafından yapıldığını değerlendirdik” dedi.

Talu'yu sorular ele verdi

Talu, sorguda yöneltilen sorulara ise tutarlı yanıtlar veremedi. Talu’ya, Orgeneral Ümit Dündar’ın olay gecesi televizyonlarda, darbenin Silahlı Kuvvetler hiyerarşisinde olmadığını açıkladığı anımsatılarak, “Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargâhı’ndaki en üst rütbeli subay olarak bulunmanıza ve Genelkurmay Başkanı’nın ve 2. Başkan’ın odalarının basıldığını bilmenize rağmen, odaların basıldığı bilgisini basınla neden paylaşmadınız?” diye soruldu.

Talu, “Üzerimde silah ve emrimde askerim yok. Bu açıklamayı yaparsam, beni odamda etkisiz hale getirirler diye bu açıklamayı yapmadım” karşılığını verdi. Talu, “Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarında, darbecilerle birlikte hareket etmeyen üst rütbeli komutanlar karargaha kabul edilmedi, karargâhta bulunan üst rütbeli komutanlar derdest edilerek kaçırıldı. Size neden müdahale edilmedi?” sorusuna ise “Karargahta kalmama neden müsaade edildiğini bilmiyorum” yanıtını verdi. Genelkurmay Karargâhı’ndan savcılık dosyasına giren görüntülerde, Talu’nun, darbeci askerleri içeriye aldığı ortaya

Türkkan, Dişli için "O da FETÖ'cü" dedi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi olan dönemin Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Çankaya Köşkü’ne helikopterle geldiği sırada yanındaydı. Darbeci olmadığını savunan Dişli, gözaltına alındıktan sonra verdiği ifadesinde, “Komutanın odasına giderken o katta 20 Özel Kuvvet giyimli, yüzleri açık ama tanımadığım şahıslar vardı. Komutanın odasına girmeden 2 ofis vardır. Birine beni çektiler. ‘Silahlı Kuvvetler duruma, yönetime el koydu. Komutanın da bizimle birlikte olmasını istiyoruz’ dediler. Komutan Hulusi Akar’la 16 yıldır birlikte çalışırım. Yakinen tanırım, görüşürüz. Bana güvenir. ‘Sana güvenir, sen ikna edersin, yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ dediler” diye kendisini savundu. Ancak, Dişli’nin darbe girişimini organize eden isimler arasında olduğu belirlendi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın FETÖ’cü olduğunu itiraf eden Yaveri Levent Türkkan, 15 Temmuz günü öğleden sonra Albay Yıkılkan ile birlikte Tümgeneral Mehmet Dişli’nin odasına gittiklerini belirterek şunları söyledi: “O (Dişli) da cemaatçidir. Odada sadece üçümüz vardık. Girer girmez darbeye ilişkin mevzuyu konuşmaya başladık. Mehmet Dişli darbe teşebbüsü başladığında ilk önce Hulusi Akar Paşa’nın odasına tek başına gideceğini, onun kabul etmesi halinde darbe faaliyetinin başına geçirileceğini bize söyledi. Bunu söylerken bize ‘Genelkurmay Başkanı’na, (Sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın) diye soracağım’ şeklinde beyanda bulundu.

Genelkurmay Başkanı’na darbeyi tebliğ ederken, kendisini sevdiğimizi, saydığımızı, kabul etmesi halinde darbenin başına geçireceklerini söyleyeceğini bize bildirdi.” Akar da ifadesinde Dişli’den şikâyetçi oldu.

Mehmet Partigöç: Silahlı grupların arasında kaldım

15 Temmuz’un başarıya ulaşması durumunda hayata geçirilecek olan ‘Sıkıyönetim’ direktifinde imzası bulunan Genelkurmay Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, cuntacıların görevlendirme listesinde Genelkurmay Karargâh sorumlusu olarak yer aldı. Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargâhı’nda bulunan Partigöç ifadesinde özetle, “Henüz mesaiyi terk etmemiştim, silahlı grupların arasında kaldım. Can kaybını engellemek için silahlı grupları yatıştırmaya çalıştım. Belgelerde ismimin geçtiğini medyadan öğrendim. Herhangi bir ıslak ve elektronik imzam bulunmamaktadır” dedi.

"Komutanı Akıncı'ya tahliye ettik, siz de oraya geçin"

Ancak, suçlamaları inkâr etmesine rağmen tutuklanan Partigöç’ün, ‘Harekât Yıldırım’ adıyla hazırlanan darbe belgesinde ismi bulunuyordu. “Kaleme Alan” bölümünün altında Kurmay Albay Cemil Turhan’ın ismi yer alırken, “Müsaade Eden” kısmının altında ise Partigöç’ün ismi vardı. Tanık ifadeleri de Partigöç’ü yalanladı.

Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı’nda takım komutanı olan Üsteğmen Fahri Kafkas, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Görüntü İzleme Merkezi’nde yaşananları anbean takip etti. Partigöç’ün Genelkurmay Karargâhı’nda darbeci askerlerle birlikte hareket ettiğini söyledi. Kafkas, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın tahliyesinin ardından Partigöç’ün, Akın Öztürk’ü arayarak, “Komutanı Akıncı Üssü’ne tahliye ettik, siz de oraya geçin” dediğini aktardı. HABERTÜRK’ün ulaştığı görüntülerde de Partigöç’ün darbeci askerlerle olan rahat tavırları dikkat çekmişti.