08 Ekim 2017 19:17
15 Temmuz darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin hayatını kaybettiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlıştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan 135'i tutuklu 143 sanık, bugün ilk kez hâkim karşısına çıkacak.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Hikmet Pak ile Bülent Başar tarafından hazırlanan ve İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen bin 52 sayfalık iddianame kapsamında açılan davada sanıklar, Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında yer alan binada yapılan büyük duruşma salonunda yargılanacak.
İddianamede, adı darbe girişiminin ardından "15 Temmuz Şehitler Köprüsü" olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimine tepki gösteren ve sanıklara müdahale eden vatandaşların üzerine tabanca ve uzun namlulu silahlarla ateş edilmesi ve konuşlanan tanklardan birinden dört kez top atışı yapılması sonucunda ikisi polis memuru, aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 32 sivil vatandaş olmak üzere şehit olan 34 kişi "maktul", 424 kişi ise "müşteki" olarak yer alıyor.
Şehitlerin otopsi sonuçlarına da yer verilen iddianamede, Erol Olçok'ta, uzak atış bir ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasının tespit edildiği, bunun da öldürücü nitelikte olduğu, Abdullah Tayyip Olçok'ta ise iki ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası görüldüğü anlatılarak, bunların da tek başına ölüm meydana getirir nitelikte olduğu kaydedildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) yuvalanan FETÖ mensubu sanıkların, darbe kalkışması esnasında İstanbul'daki stratejik öneme sahip kurum ve kuruluşları hedef aldıkları anlatılan iddianamede, yapılan toplantılarda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü ele geçirerek İstanbul trafiğinin kontrol altında tutulması görevinin Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'na verildiği, 2. Zırhlı Komutanlığı'nın da bu birliğe takviye olması yönünde karar alındığı belirtildi.
İddianamede, köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden sanıklardan oluşan askeri birliğin, 21.52'de ulaştıkları köprüde trafiği kapattığı, vatandaşların üzerine silah ve topla ateş ettiği, 8 saat 23 dakika sonra 06.15'te de teslim olduğu ifade edildi.
Olay günü saat 21.00 sıralarında alarm verilmesi üzerine Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'nda bulunan tüm rütbeli personel ile askeri öğrenci, er ve eratın kamuflajlı şekilde okul içtima alanında toplandıkları, Okul Komutanı Kurmay Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın personele hitaben bir konuşma yaparak "Ordu yönetime el koymuştur, herkes emirleri riayet edecektir, etmeyen rütbeli, asker fark etmez ellerinden silahları alınıp gereği yapılsın." şeklinde sözler söylediği belirtildi.
İddianamede, saat 21.29'da sanıklar eski Yüzbaşı Sabri Gür ve İsmail Bay'ın sevk ve idaresindeki bir kısım sanığın saat 21.23'te sıralarında eski Yarbay Turgay Ödemiş'in emir ve komutası altına girerek Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan intikal ettikleri köprüyü kontrol altına almak için Anadolu'dan Avrupa'ya geçiş istikametini saat 22.00 sularında kapattıkları ifade edildi.
Bu saatten itibaren sanıklar Turgay Ödemiş ve eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın emir ve komutasındaki askerlerin ilk etapta gişeler kısmında, devam eden saatlerde Beylerbeyi köprü ayağında konuşlandırıldığı aktarılan iddianamede, askerlerin bir kısmının gişeler kısmında kalarak trafiği yönlendirdikleri, vatandaşlara sıkıyönetim ilan edildiğini söyleyerek evlerine göndermeye çalıştıkları kaydedildi.
İddianamede, Beylerbeyi Sarayı önünde kalan sanık Ahmet Taştan'ın buradaki kolluk görevlilerine "Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edildiğini, sokağa çıkma yasağı olduğunu ve yönetime el konulduğunu" söyleyerek, müşteki polisler Mustafa Demir ve Mehmet Kutlu'nun beylik tabancalarını silah zoruyla aldığı belirtildi.
İddianamede, saat 23.20 sıralarında köprü üzerinde bulunduğu yöne doğru ters yönden gelen vali korumaları müştekiler Şafak Kurul ve Ferit Bozkurt'un tabancalarının ve telsizlerinin alınarak silahlarına el konulduğu ve birbirlerine kelepçelendikleri, yine köprülerden sorumlu şube müdürlüğündeki polis memurlarının silahlarına el konulmaya çalışıldığı anlatılarak, "Bu durumu öğrenen İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın telsizle tüm birimlere kesinlikle silahlarını vermemeleri gerektiğini anons ettiği ve emniyetten çıkarak duruma el koymak üzere 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne doğru hareket ettiği anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü binasına ve gişelere doğru tertibat alan ve olay yerine ilk gelen 2 askeri araçtaki sanıkların, Turgay Ödemiş ve Ahmet Taştan'ın emriyle atış pozisyonu alarak saat 23.49'da ateş etmeye başladığı belirtilen iddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan takviye amaçlı çıkan askerlerin de E-5 Karayolu'nun 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne katılım yoluna gelmeden o bölgedeki kolluk görevlilerinin yanında durarak teslim oldukları aktarıldı.
İddianamede, tank komutanı Üsteğmen Vedat Yıldız tarafından telsizle kolluk kuvvetlerinin araçlarının ezilmesi talimatı verildiği, kışladan çıkış yapan diğer tanklar ve zırhlı araçların intikale devam ederek köprüye saat 00.36 sıralarında ve sonrasında peyderpey ulaştıkları, Ödemiş ve Ahmet Taştan'ın emir komutasına girerek köprü üzerinde değişik noktalara konuşlandıkları vurgulandı.
Darbe girişimine karşı tepki göstermek amacıyla saat 00.40 ve sonrasında Boğaziçi Köprüsü'ne gelen çok sayıda vatandaşın, kolluk görevlileriyle tank ve zırhlı araçların bulunduğu yere ulaştıkları, saat 01.05 sıralarında darbeye tepki göstermek üzere hem Avrupa ve Anadolu ayağında toplanan halktan bir kısmının da tank ve zırhlı araçların bulundukları yere doğru ilerledikleri ifade edildi.
Ödemiş ve Ahmet Taştan'ın "ateş edilmesi" yönündeki emirlerine uyularak havaya, yere ve vatandaşların üzerine doğru ateş edildiği anlatılan iddianamede, saat 01.27 sıralarında Emniyet Müdürü Çalışkan ve vatandaşların gişelere doğru yürümeye başladıkları, sanıkların yoğun şekilde ateş etmesi sonucu birçok vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı aktarıldı.
İddianamede, bu sırada Çalışkan'ın yakın koruması Münür Alkan'ın şehit edildiği, koruma amiri olan Mehmet Omay ve Özel Kalem Müdürü Özgür Taşdemir'ın yaralandığı kaydedildi. Yaralılara yardım etmeye çalışan vatandaşlara da sanıkların ateş ettiği anlatılan iddianamede, bu sırada da sivillerin şehit olduğu ifade edildi.
Toplamda 4 tank atışının da yapıldığı vurgulanan iddianamede, saat 06.15 sıralarında askeri birliği sevk ve komuta eden Ödemiş'in, diğer rütbeli sanıklar Ahmet Taştan, Astsubay Başçavuş İbrahim Gül ve Astsubay Sait Özkahya ile konuştuktan sonra teslim olmaya karar verdiği belirtilerek, sanıkların tüm teçhizatlarını bıraktıktan sonra ellerini kaldırarak teslim olduğu aktarıldı.
İddianamede, köprüdeki sanıkları komuta eden eski Yarbay Turgay Ödemiş ve eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın kurmay yarbaylar Mürsel Çıkrıkçı ve Muammer Aygar'dan emir ve talimat aldıkları vurgulanarak, HTS kayıtlarına göre Ödemiş'in Çıkrıkçı ile 8, Aygar'la 30 kez telefon görüşmesi yaptığı anlatıldı.
Sanıkların birden çok WhatsApp grubu kurduklarına vurgu yapılan iddianamede, bazı kişilerden ele geçirilen yazışmaların dökümlerine göre, ''Anansgücü'', "Between 09-13'', ''Canavar Meclisi'' adıyla dikkati çeken WhatsApp gruplarının olduğu, darbecilerin başarısız olduklarını anlamaları üzerine 16 Temmuz günü saat 05.00 ila 06.00 arasında yazdıkları "Kardeşim milleti kandırmışlar darbe yapılıyor diye", "Her şey yolunda arkadaşlar kesinlikle taviz yok", "Liderlik zor zamanlarda gösterilir", "Yavaş yavaş ilerliyoruz, halkı galeyana getirmişler.'' şeklindeki yazışmalarına yer verildi.
İddianamede, sanık Ebubekir Yücel'in telefonunda yapılan incelemede, "Genç Uzman Çavuşlar" adıyla kurulan WhatsApp grubundaki yazışmalara dikkat çekilerek, bu grupta yazan Mustafa Eskici adlı kişinin "Arkadaşlar Kuleli Askeri Lisesi'ndeyim. İstanbul'da bütün askerlerler alarm bekliyor. İş çok karışık, darbe olabilir diyorlar." şeklindeki paylaşımlarının sanıkların darbe kalkışmasından haberdar olduklarını ve darbe faaliyetine fiilen katıldıklarını ortaya koyduğu belirtildi.
Sanıklardan Mustafa Bulut'un "66 da mühimmatları yüklüyormuş. Ahmet kardaş aramış, sizde ne oluyor, diye.", Mustafa Eskici'nin "Abi burada herkes darbe bekliyor.", Mehmet Kurt'un "Ülkeyi ayağa kaldıracağız. Milletin alarm veresi yoksa da verir artık.", Orhan Övüt'ün, "Arkadaşlar alarm verildi." ve "Hedef 21.30", sanık İsrafil Koçum'un "Aynen biz devam ateş etmeye." ve "Benim tankta Vedat üst var, m.tfle (makineli tüfek) attı vicdansız." şeklindeki paylaşımları da iddianamede yer aldı.
İddianamede darbe kalkışmasının önlenmesine yönelik telsizden talimatlar veren Emniyet Müdürü Çalışkan'ın konuşmaları esnasında telsiz hattına müdahale eden sanık eski Yarbay Turgay Ödemiş'in birtakım anonslar yaptığı kaydedildi.
Çalışkan'ın "Türk ordusuyla alakalı bir iş değil. Bu yapılan yanlışı düzeltmek için gereği neyse onu yapacağız. Hiçbir arkadaşımız bulunduğu yeri terk etmeyecek, gereksiz ateş etmeyecek, yanlış yapan kişiler düzeltilene kadar yerinden ayrılmayacak." şeklindeki anonslarına Turgay Ödemiş'in "Yalan söylüyorsun. Anlaşıldı yalancılar hayatını…… gökyüzünde……. eğer bütün silahlı kuvvetlerin …… olmasaydı bu hareket, denizde yüzen hücum botlar, havada uçan uçaklar olmazdı, halkı daha fazla kandırmayın." şeklinde araya girdiği anlatıldı.
Toplamda 151 kişi hakkında soruşturma yürütüldüğü aktarılan iddianamede, darbecilerin emniyet güçlerine ateş açması sonucunda çıkan çatışmada Üsteğmen Vedat Yıldız, Astsubay İbrahim Gül, Uzman Çavuş Mustafa Çelik, askeri öğrenciler Murat Tekin, Ragıp Enes Katran, erler Burak Dinler ve Kurtuluş Kaya'nın etkisiz hale getirildiği, ölmeleri nedeniyle de bu kişiler hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtildi.
İddianamede, 143 sanığın 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı ve Yalova Hava Meydan Komutanlığı'ndan hareket ederek 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne intikal ettikleri, darbe kalkışmasına bilerek ve isteyerek katıldıkları vurgulandı.
İddianamede, sanıklardan 102 adet G-3 piyade tüfeği, 27 HK33 piyade tüfeği, 8 MG-3 makineli tüfek, 6 tabanca ile bu silahlara ait fişek ve şarjör ele geçirildiği belirtilerek, sanıkların 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne intikal ettikleri 2 Unimog, 3 tank, GZPT ile ZPT zırhlı aracın da 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na teslim edildiği aktarıldı.
İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu 30 rütbeli asker, 47 askeri öğrenci olmak üzere toplam 135'i tutuklu 143 sanığın, "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile "kasten öldürme" suçlarından 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.
Ayrıca bazı sanıkların ''silahla kasten yaralama'', "kasten öldürmeye teşebbüs'', ''mala zarar verme'' ve ''kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'' suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları öngörüldü.
Bu arada, Mahkeme Heyetinin kararı doğrultusunda, duruşma salonu içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri alınacak.
Mahkeme ayrıca tutuksuz sanıkların da duruşmaya gelmesi için tebligat çıkardı.
Duruşmada öncelikle sanıklar hakkındaki suçlamalar okunacak, ardından rütbeye göre savunmalar alınacak.
© Tüm hakları saklıdır.