Gündem

İmamoğlu’nun 121 sayfalık ifadesinin büyük bölümünü sorular oluşturdu: Muhatap almıyorum, burada bulunmamın sebebi siyasi müdahale modelidir

İmamoğlu’nun avukatları da soruşturmada 15 Temmuz 2016 öncesindeki yargı pratiğinin birebir uygulandığını belirterek, gizli tanıklarla suç delili yaratılmaya çalışıldığını, nereden elde edildiği belli olmayan kayıtların ve iddiaların kullanıldığını söyledi

21 Mart 2025 21:28

Güncelleme: 22 Mart 2025 00:55

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadede, yöneltilen sorulara, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” sözleriyle tepki gösterdi. İmamoğlu’na, sorgusu sırasında kendi fotoğrafının en başta yer aldığı, gözaltındaki diğer 99 kişinin fotoğrafının da bulunduğu liste ve listenin en başında yer aldığı “örgütsel şema” gösterildi. İmamoğlu, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve ilişkileri sorulunca, “Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar, daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım” dedi. Soruların önemli bölümünü, savcılıkta ifade vereceğini söyleyerek yanıtlamayan İmamoğlu’na en ağır suçlamalar, üç gizli tanığın ifadelerine dayanılarak yöneltildi. Gizli tanıklar, CHP İl Başkanlığı için para toplandığını, 2019 seçimlerinden sonra İstanbulluların verilerinin toplanarak sonraki yerel seçimde bunların adaylara satıldığını, CHP kurultayında delegelere para dağıtıldığını, DEM Parti’ye desteği için para verildiğini öne sürdü. İmamoğlu, bu soruların tamamına, “Muhatap almıyorum, şiddetle reddederim” yanıtını verdi. Sosyal medyaya yansıyan, İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a ait ses kaydının da gizli tanık tarafından savcılığa verildiği, yasal dinleme ile elde edilmediği ortaya çıktı. İmamoğlu, ifadesinin sonunda, bu yöntemler için, “yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağıma, yargılanmaları için elimden geleni yapacağıma milletimin huzurunda söz veriyorum” dedi.

İmamoğlu, gözaltına alınan şüpheliler arasından sorgulanan son isim oldu. İmamoğlu’na Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde yapılan sorgusu başlamadan "susma" ve "etkin pişmanlık" hakkı hatırlatıldı. İmamoğlu, "Ben herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum" yanıtını verdi.

“İki hat kullanıyorum”

İmamoğlu, ifadesinin başında, 1970'de Akçaabat'da doğduğunu, 35 yıldır İstanbul'da yaşadığını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını söyledi. Mal varlığı beyanında bulunduğunu kaydeden İmamoğlu, İmamoğlu İnşaat adına kayıtlı olduğunu düşündüğü bir telefon hattı kullandığını, bu hat dışında firması adına kayıtlı olabileceğini bir başka hattı da 25 yıldır kullandığını, yoğun olduğu için telefonlarına genellikle çalışanların baktığını, bu iki hattı dışındaki telefon hatlarının çalışanları tarafından kullanılıyor olabileceğini söyledi.

"İhalelere benim gibi ne Topbaş, ne Gürtuna ne Erdoğan katılır"

İmamoğlu’na, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ihaleler ve sonuçları soruldu. İmamoğlu, bu soruya, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve geçmişteki belediye başkanları rahmetli Kadir Topbaş, sayın Ali Müfit Gürtuna ve sayın Recep Tayyip Erdoğan dahil geçmiş tüm belediye başkanlığı yapmış olan şahıslar başkan olduğu dönemlerde benim gibi ne ihalelere katılır, ne de ihalelere imza atar ne de sonuçlarını takip etmeye vakti vardır” yanıtını verdi.

Sorulara tepki

Gözaltına alınan kişilerin fotoğrafı gösterilerek tanıyıp tanımadığı sorulan İmamoğlu, soruların içeriğini anladığını söyleyerek, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” dedi.

Mücadelenin yıllardır devam ettiğini söyleyen İmamoğlu, “Halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibariyle Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim” dedi.

Vekaletname, borçlu, alacaklı soruldu

Banka hesap, kredi kartı, adına kayıtlı olup başkasının kullandığı banka hesap ve kredi kartı bilgileri sorulan İmamoğlu, bu bilgilerin gerekli merciilerden alınabileceğini belirtti. İmamoğlu, adına kayıtlı olan tüm firmaların ticaret sicilinde yazılı olduğunu, esas olarak ana firmasının İmamoğlu İnşaat A.Ş olduğunu söyledi. Adına düzenlenmiş vekalet olup olmadığını, varsa hangi işlemlerde kullanılmak üzere verildiği sorusu üzerine yaptığı iş bakımından vekillerinde vekaletnamelerinin mevcut olduğunu belirten İmamoğlu, alacaklısı, borçlusu konusunda olduğu icra takip dosyası olup olmadığını hatırlamasının mümkün olmadığını, ancak bildiği kadarıyla olmadığını söyledi.

"İhale sistemini yetki devri yaptığım kişiler bilir"

32 adet belediye iştirakinin mevcut olduğunu, bunların yine resmi kayıtlarda görülebileceğini,  İstanbul Büyükşehir Belediyesi web sitesinden şirketlerle ilgili her türlü bilginin temin edilebileceğini kaydeden İmamoğlu, ihalelerin kayıt altına alındığı bir sistem olup olmadığına ilişkin, her iştirakin kendi çalışma prensibi, sistemi ve kanuni sorumluluklarının mevcut olduğunu, sistemin yetki devri yaptığı kişiler tarafından bilindiğini kaydetti.

Kendi fotoğrafı en başta olan 99 kişinin fotoğrafı gösterildi

İmamoğlu'na sorgusu sırasında kendi fotoğrafının başta yer aldığı 99 kişilik fotoğraflar gösterilerek, tanıyıp tanımadığı, nerede ne şekilde tanıştığı, ticari faaliyetleri, bu kişilerle ilişkileri soruldu.

"Siyasi müdahale ve mücadele modeli"

İmamoğlu, bunun üzerine şu yanıtı verdi:

"Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahele ve mücadele modelidir. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibariyle Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim."

İmamoğlu soruşturmanın içeriğiyle ilgili diğer birçok soruya ise "soruları muhattap almıyorum" yanıtı verdi.

Üç gizli tanık: Doğan, Meşe, Çınar

İmamoğlu’nun sorgusunun büyük bölümünde, soruşturmadaki Doğan, Meşe ve Çınar kod adları verilen üç gizli tanığın iddiaları soruldu. Gizli tanıklar, özetle şu iddialarda bulundu:

  • (Gizli Tanık Çınar) Adem Soytekin, Ekrem İmamoğlu’nun kasalarından biri olduğunu, Kiptaş’tan ihale aldığını, Fatih Keleş ile hareket ettiğini duymuştum
  • (Gizli Tanık Doğan) Sedat Gündüz, İmagine şirketinin yetkilisidir. Şirketin ortaklarından biri İmamoğlu’nun oğlunun sınıf arkadaşıdır. Emrah Bağdatlı’nın resmi olarak olmasa da bizzat sahibi olduğunu düşünüyorum. Emrah Bağdatlı ise Murat Ongun’un sınıf arkadaşıdır. Büyükşehir Belediyesi, düzenlediği etkinliklerde birçok işi bu bahsettiğim firma üzerinden yürüttü… Subaşı ailesine ait şirketler ile gereğinden fazla yüksek bedelli faturalar düzenlemek suretiyle haksız kazanç elde ettiklerini duydum…
  • (Gizli Tanık Çınar) İletişim Koordinatörlüğü belediyenin kültürel organizasyonlarının planlandığı yerdir. Büyük etkinliklerin kararı burada verilir. Kültür A.Ş.’nin verdiği tüm ihaleler Barış Kılıç’tan geçer. Barış da Emrah ile hareket eder. Medya A.Ş.’nin ihaleleri ise Murat Ongun ve Pınar Türker tarafından belirlenir. Pınar Türker’i, Emrah buraya yerleştirmiştir. Pınar, işleri düşük bedellerle ihaleye çıkarır, iş sahibinden büyük paralar alır. Bloomberg küresel belediyecilik isimli projeye katıldılar. Yüklü para alındı ama 1 milyon lira alındı olarak göstermişler. Hem Kültür A.Ş.‘iyi hem de Medya A.Ş.’yi fiilen Emrah Bağdatlı yönetmektedir. Rüşvet ve komisyon adı altında paraları toplar. Örneği basına yansıdı. İl Başkanlığı binasının alım sürecinde paraları toplayan kişidir. Bağış değildir. Bağış kılıfı uydurulmuştur.
  • (Gizli tanık Meşe) Murat Ongun’un bilgisi ve talimatı olmadan Kültür A.Ş. Ve Medya A.Ş. de hiçbir ihale birine verilmez. Kasası Emrah Bağdat’tır. Belediyede resmi görevi bulunmamaktadır. Danışmanı olarak bilinir. Akasya AVM’de gayrı resmi ofisi vardır. Tüm işlerini buradan yürütürler. Gümüşsuyu Kurt Apartmanı’nda da bir ofisi bulunur. Ongun, İmamoğlu’nun tüm gayrı resmi ilişkilerini de yürütür. Birine para verilecekse bu Murat’ın kontrol ve talimatı ile verilir. Emrah, gerek medyanın organize edilmesinde, gerekse de bir iş için para sevkiyatını yapar. Murat’ın en yakınında Göksu Bayraktaroğlu vardır. Emrah ve Murat’ın kirli ilişkilerinin tamamına vakıftır. Kurdukları firmaları bilir.
  • (Gizli Tanık Meşe) Görüntülerde yer alan kişilerden Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz İmamoğlu’nun para trafiğini sağlayan kişilerdir. Keleş, eski dönemden itibaren rüşvet ya da komisyon işlerinden para toplayan kişidir. Fatih’i İBB Spor başına getirdi. Bu aslında perdelemedir. Tuncay Yılmaz’ı muhasip yaparak kulübe giren ve çıkan parayı kontrol altına aldılar. Resmi olmayan harcama yapılacaksa, biri satın alınacaksa, bütçe oluşturulacaksa bu işleri yaparlar. İmamoğlu’nun bu konudaki toplantılarına katılır. Ongun da toplantılarda yer alır. Ertan Yıldız iştiraklerden sorumludur. Medya ve Kültür dışındaki tüm ihaleleri hangi şirketin alacağını belirler. CHP kurultayı döneminde bu şekilde toplanan paralar delegelere dağıtıldı. İşin başında Şişli Belediye Başkanı Resul Şahan vardı. İşin finans kaynağının bir kısmı BİMTAŞ üzerinden sağlandı. BİMTAŞ’a, İPA finanse ettirildi. Bu finansman delegelere dağıtıldı. Kurultayda istedikleri sonucu aldılar.
  • (Gizli Tanık Meşe) Bu sistemin aynısı Spor A.Ş.’de de mevcuttur. Sistemin kontrolü Fatih Keleş’tedir. Örneğin tedarikçi firmaya 400 bin TL sponsorluk bedeli ödeniyor fakat bu firma aynı işi Spor A.Ş.’den de aldığı için iki defa almış oluyordu. Bu firmalar üzerinden para şahıslara gönderiliyordu.
  • (Gizli Tanık Çınar) Fatih Keleş, İmamoğlu’nun kasalarından biridir. İl başkanlığı binasının alım sürecinde paraları toplayan kişidir.
  • (Gizli Tanık Meşe) Hüseyin Köksal, İmamoğlu’nun kasalarından biridir. CHP’de para kuleleri şeklinde basına yansıyan, il başkanlığı binası alım sürecinde adı gündeme gelmiştir. Şoförü görüntülerde yer almaktadır. İmamoğlu’nun emanetçisidir.
  • (Gizli Tanık Meşe) 2019 yerel seçimlerinden sonra ‘İstanbul senin’ adlı bir uygulama geliştirildi. İstanbullulara ait tüm veriler toplandı. Daha sonra Reklam İstanbul isimli firma bu uygulamadaki tüm verileri kullanmaya ve satmaya başladı. 31 Mart seçimlerinde bu veriler ilçe başkan adayları ile paylaşıldı. İlçe adaylarına para ile satıldı. Reklam İstanbul’un asıl yatırımcısının Murat Ongun ve geçmişte Kültür A.Ş.‘de genel müdür olan Serdal Taşkın olduğuna dair elimde ses kaydı vardır. Dosyaya sunuyorum. Ongun, yatırımcı olduğunu açıkça beyan etmektedir. Konuşma pandemi dönemine aittir. Murat Ongun’un sürekli finanse ettiği gazeteciler vardır. Bu gazetecilere para teslimini de Emrah yapar.
  • 2024 yılında DEM Parti’nin CHP’yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Ongun tarafından gerçekleştirildi. Bağlantıyı ise Mahir Polat, Resul Ekrem Şahan ve İmamoğlu’nun kurmuş olduğu Reform Enstitüsü’nün direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alınan alımları da Mahir Polat aracı oldu.
  • (Gizli Tanık Meşe) Ongun olumlu görüş vermeden reklam çalışması yapmak mümkün değildir. Yönetmelikte 15 bin olan alanı, 10 katı, 20 katı fiyat talep ediyorlardı. 100 bin TL’lik reklam alanı için 1 milyon talep ediliyordu. Ongun uygun görürse, rakam 500 bin TL’ye indirilip, 100 bin TL belediyeye yatırılıp, 400 bin TL, başka alanlara aktarılıyordu.
  • Ongun ve Dilek İmamoğlu’nun ilişkileri iyi olmasa da Dilek İmamoğlu’nun hayatını sürdürmesi için İstanbul Vakfı Dilek İmamoğlu kontrolüne verilmiştir. Ongun burada devre dışı kalıp, 400 bin TL vakfa yatırılmaktadır. Bağışlar etkinlik masrafları, hayatın akışındaki masrafları için kullanılırdı.

“Muhatap almıyorum, şiddetle reddederim”

İmamoğlu, gizli tanık ifadelerine dayanan bu suçlamaların neredeyse tamamına şu yanıtı verdi:

“Bu soruyu muhatap almıyorum, şiddetle reddederim.”

Tanık beyanları da soruldu: “Çanta ile para getirdi”

Gizli tanık beyanları dışında İmamoğlu’na tanık beyanları da soruldu. Tanıkların isimleri verilmeden, özetle, şu iddiaları soru olarak yöneltildi:

  • Açık hava reklam ihaleleri Kapki ailesinin şirketi Advercity, İlbak ve Subaşı aile şirketleri, Urban Medya alırdı. Bu büyük şirketler bu ihaleleri diğer şirketlere bırakmazlardı.”
  • Özellikle 2019 yılından sonra Ekrem İmamoğlu döneminde Kültür A.Ş. tarafından yapılan açık hava reklam alanı kiralanması ihalesinin kime verileceği önceden tespit edildiğini bilmekteyim. İhaleye istedikleri dışında katılım geldiyse şartnameye ek yaparak firmalar sistem dışı bırakmaktadırlar. İhalelerde misal vermek gerekirse 50 adet bilboard işi için verilen ihalede ihaleyi alan şirket 10 adet iş yapıyor ama 50 adetlik üretim, montaj ve söküm ücreti alıyor. Geriye kalan 40 tanenin ücreti de hiçbir işlem yapılmadan aracı kişilerle paylaşılıyor. Bu suretle büyük miktarda yolsuzluk yapılıyor. Bu işin en üst kısmında Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun, İlbak Holding (İlbaklar), Subaşı ailesi ve şu an hatırlamadığım birkaç şirket daha vardır.
  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıtaları zaman zaman şehir genelinde izinli ya da izinsiz reklam panolarını kesip sökerek yeni bir süreç başlatır. Böylece yeni ihaleler veya sözleşmeler imzalamaya zemin hazırlar. Bu şekilde rant sağlanır.
  • İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte Urban Medya gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsü ile işlerini yürütmektedir.
  • İlbak ailesi de Kültür AŞ'nin İstanbul'daki bilboard ihalelerini alarak dikkat çekmektedir. 1990'larda küçük bir ajansken bir anda büyük bir holdinge dönüşmüştür. Şu an bildiğim kadarıyla Amerika'da 10 adet AVM'leri mevcuttur.
  • Bildiğim kadarıyla gayrı resmî kazanılan bu paraların bir kısmı ile bir fon oluşturularak seçim döneminde Ekrem İmamoğlu'nun afişleri, miting organizasyonları, seçim otobüslerinin temini ve giydirme işlemleri finanse edilmektedir. Hatta seçim döneminde harçlık adı altında sokakta vatandaşlara bu paralar verilerek oy kazandırılmaya çalışılmaktadır.
  • “Reklam asmak isteyen şirketler 2019 senesi öncesi izinleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Kentsel Tasarım Müdürlüğü'nden alırdı. Ekrem İmamoğlu, belediye başkanı seçildikten sonra bu izinler Kültür AŞ yetkisine geçti. 2019 senesi öncesi izinlerden herhangi bir ücret istenmezdi. 2019 senesinden soma Kültür AŞ tarafından bu izinler için yüksek miktarlarda ücretler istendi. Bir nevi yasal haraç kesiliyor idi. Topladıkları bu paraları ise muvazalı sözleşmeler ile yandaş şirketlere aktarmaktadırlar. Bu şirketler veya alt şirketlerden bu yöntemle naylon faturalar kesilmektedir. Bu organizasyonun başında Ekrem İmamoğlu'nun yönlendirmesiyle Murat Ongun ve Serdar Taşçı bulunmaktadır. Mutlaka daha başka belediye yetkilisi de bu organizasyonun içindedir.”
  • 2019 belediye seçimlerinden sonra İstanbul Anadolu Yakası'ndaki direklerin reklam kiralama ihalesini hatırladığım kadarıyla 8.000.000 TL bedele AYEDAŞ'tan aldık. Kültür A.Ş. başkanı Serdal TAŞKIN bununla ilgili 8.000.000 TL de kendilerine istedi. 8.000.000 TL kendilerine vermememiz halinde görsel uygunluk iznini alamayacağımızı belirtti. Biz nihai olarak 4.000.000 TL'ye görsel uygunluk iznini almak için anlaştık ve görsel uygunluk iznini almak için Kültür A.Ş.'ye başvurumuzu yaptık. Kültür A.Ş. bu gayri resmi bedel için firmamıza tasarım bedeli, aparat kiralama bedeli, vb. farazi açıklamalı fatura kesip firmamıza gönderdi. Bu şekilde aldıkları haksız paralara resmiyet kazandırdılar. Bizi bu parayı ödemeye mecbur ettiler.
  • “Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdal Taşkın, Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az 2 gün bir araya gelip Beylikdüzü Mado'da 23.00 ile 01.00 arasında gizli toplantı yapılırdı. Bu toplantılarda açık hava reklamlarıyla ilgili iş, ihale ve gayrı meşru hususlar konuşulurdu. Toplantı soması Murat Ongun ve Serdal Taşkın ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı. Bazen bu çantaları Serdal Taşkın'ın Vakıfbank'ın Nişantaşı Şubesi'nde bulunan özel kasasına yatırdığını biliyorum. Benim gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdal Taşkın'ın organizesinde yukarıda saydığım isimler aracılığıyla bu usulsüz ihale ve komisyonculuk işleri yapılmaktadır. Ekrem İmamoğlu'nun paralarını da Serdal Taşkın’a taşıttığından bu çantaların arabada olduğunu gördüm. Yukarıda bahsettiğim gizli toplantılar genelde 23:00 ile 01:00 arası yapılırdı.”
  • birçok tehdit, hakaret, baskı ve maddi manevi itibar gasbı gibi zorluklara maruz kaldım. Hak sahibi olduğum birçok açık hava reklam alanlarında bulunan panolarını ve malzemelerim tahrip edildi, zarar verildi ve yağmalandı.

Aynı yanıtı verdi

İmamoğlu bu tanıklarla ilgili soruların tamamına “Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim” yanıtını verdi.

Topbaş dönemindekiler de suçlama yapılmış

AKP’li eski İBB Başkanı Topbaş döneminde 10 yıllığına ihale verilen şirketin sahipleri ve alt yüklenicisine aynı işin ikinci kez ihale edilmesi de “hileli” denilerek İmamoğlu’na suçlama olarak yöneltildi.

Bilbord kiralama işine ilişkin söz konusu ihale sonrasında şartname ve sözleşmeye aykırı davranıldığı öne sürülürken, ihale kapsamına dahil edilmeyen kısımların da ticari amaçla kullanıldığı, bilboard sayısı azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesiyle sözleşmenin 3. yılında kamunun yaklaşık 1.2 milyar Türk lirası zarara uğratıldığı iddia edildi. İmamoğlu bu soruya da "muhatap almıyorum" yanıtını verdi. 

Topbaş döneminde verilen 12 ihale

İmamoğlu’na sorgusu sırasında, gizli tanık Doğan’ın ifadesinde “belediye şirketlerine sahte fatura kestiğini” öne sürdüğü Ahmet Çiçek isimli kişi hakkındaki iddialar da soruldu. Ancak sorguda bahsedilen Çiçek’e ait Neva Organizasyon’un, Topbaş’ın başkan olduğu 2014-2016 yılları arasında İBB’den 12 ayrı ihale aldığı ortaya çıktı. Bu firmaya Topbaş döneminde verilen toplam ihale bedelinin toplam 27 milyon dolar olduğu öğrenildi.

Danıştay’ın soruşturma izni vermediği dosya soruldu

Üst geçit alanlarının reklam alanı olarak kullanılması ihalesine ilişkin eski İçişleri Bakanı Soylu döneminde verilen soruşturma izni Danıştay tarafından kaldırılmıştı. Buna rağmen söz konusu ihale de İmamoğlu'na suçlama olarak yöneltildi.

"Ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi çok üzücüdür"

İmamoğlu'nun sorgusunun sonunda ise şunları söylediği öğrenildi:

"Gözaltına alındığım saatlerden, ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi; milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibariyle Türkiye’nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür.

"Yargılanmaları için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum"

Bilgi edindiğim kadarıyla ekonomiye yüksek etkisi, insanlarımızın umutsuzluğunun büyümesi ve özellikle gençlerin feryatla yapılan kötü muameleye tepkisiyle sonuçlanmıştır. Milletimize ve ülkemize ödetilen bu bedelin karşılığını bu kötü niyetli suçlamaları hazırlayanlar asla ödeyemeyecekler. Ben şahsen sadece kendi savunmamı yapmayacağım aynı zamanda bu hazırlığı yapan, bu suç isnatını bana yükleyen ve 16 milyon İstanbullunun gözaltına alınmış bir Belediye Başkanı dönemini yaşatan bu insanlarla ilgili yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağımı yargılanmaları için elimden geleni yapacağımı milletimin huzurunda söz veriyorum.

"Yapacak çok işimiz var"

Benim hayat idealim tam da bu uygulamaların karşısında milletimizin adil bir ortamda yaşamını sürdürmesi mücadelesidir. Bu mücadele şu an itibariyle milyon kat artmıştır. Yapacak çok işimiz var. Önce adalet, sonra demokrasi ve bu kavramlarla güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinin Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına kazandırmak olacaktır. Kimsenin hakkının yenmediği hukuk sisteminin en üst seviyede adil olduğu, gençlerin umutlu olduğu, liyatkatli bir yönetişim modelinin kamuda var olduğu bir gelecek için koşullar ne olursa olsun çalışmaya devam edeceğim. Bütün bunların olabilmesi için de bana düşen; yaşatılan ve yaşanan yargı tacizi dahil yürütülen tüm soruşturma süreçlerinde görüldüğü üzere, yargının ne yazık ki siyasi menfaatler için kullanıldığı ortama tümüyle son vererek; yeni bir demokratik ve adil bir sistemin ülkemizde var edilme mücadelesidir."

"15 Temmuz öncesi yöntemler"

İmamoğlu’nun avukatları da soruşturmada 15 Temmuz 2016 öncesindeki yargı pratiğinin birebir uygulandığını belirterek, gizli tanıklarla suç delili yaratılmaya çalışıldığını, nereden elde edildiği belli olmayan kayıtların ve iddiaların kullanıldığını söyledi. İmamoğlu’nun derhal serbest bırakılmasını istedi.

İmamoğlu’na ifadesi sırasında MASAK raporundaki bazı tespitler de soruldu. Reklam ihalelerini aldığı belirtilen Hüseyin Köksal’a ait BVA isimli firma hesabından önce Köksal’ın kendisine, ardından Köksal’ın hesabından yine kendisinin ortağı olduğu Carsal isimli firmaya birkaç seferde toplam 50 milyon lira gönderildiği ve söz konusu paranın da Beylikdüzü’ndeki bir proje için İmamoğlu inşaata ödendiğine ilişkin iddialar sorulan İmamoğlu, şu yanıtı verdi: “Sorunun dayanağı MASAK raporu tarafıma ibraz edilmediği için bu aşamada ayrıntılı bir bilgi verememekle birlikte söz konusu husus tamamen bir anonim şirketin yasal satışından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve belgeler bilahare yasal mercilere iletilecektir. Kaldı ki, İmamoğlu İnşaat 36 yıllık ailemize ait bir şirket olup belediye başkanı seçildikten sonra şirkette imza yetkim dahi bulunmamaktadır. Profesyonel olarak yönetilen bir şirkettir. Şahsımla ilgili tüm malvarlığı 3628 sayılı yasa uyarınca ilgili resmi merciler ve kamuoyunun malumudur. Bununla ilgili bir isnat varsa peşinen reddettiğimi beyan ederim”

İmamoğlu’na ifadesinin devamında bu projenin yapıldığı arsaya ilişkin “İmamoğlu İnşaata ait bir arsanın Carsal Reklam isimli firmaya sattıktan sonra arsaya İmamoğlu İnşaata ait bir proje yapılmasındaki amaç nedir? Gayrimenkul devir işlemi firmalar adına kimler arasında yapılmıştır?” soruları yöneltildi. İmamoğlu ise sorunun “çelişki” içerdiğine dikkat çekerek, “Bu soruşturmada güdülen amacın gerçeğe ulaşmaktan çok karalamaya ve suç üretmeye yönelik olduğunu apaçık ortaya koymaktadır. Şöyle ki soruda Kültür A.Ş. tarafından BVA Reklam’a para ödendiği ifade edilmektedir. Oysa ki sunulan hizmetin mahiyetinden de anlaşılacağı üzere bir para verilmesi söz konusu ise tam tersinin olabileceği açıktır. Bu çelişki dahi az önceki beyanlarımızı doğrular niteliktedir” dedi.

Üst geçit alınları, reklam panoları, bilbordlar gibi reklam alanlarının kiralanması ihalelerine ilişkin eski içişleri bakanı Soylu döneminde verilen soruşturma izninin Danıştay tarafından kaldırılması kararına rağmen, söz konusu ihaleler de İmamoğlu'na yöneltilen suçlamalar arasında yer aldı. İhaleyi alan firmaların üst geçitlerin iki yönüne de reklam panosu koyması ve pano yüksekliklerinin 2.1 yerine 2.9 metre olması gibi detaylar da usulsüzlük olarak değerlendirilirken, aynı kişi yada yakınlarına ait firmaların piyasa rayici altında muvazaalı biçimde teklif vererek ihale aldıkları, Kültür A.Ş yetkililerinin de bu kişilerle fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek ve sözleşmeye aykırı işlemlere göz yumularak kamu zararına neden olduğu öne sürüldü. Söz konusu reklam ihalelerini alan firmalardan birinin sahibi için “İBB seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na sponsor olduğu iddia edilen iş adamı Hüseyin Köksal’ın amca oğlu” denilerek bahsedildi. İmamoğlu ise söz konusu ihalelere ilişkin sorulara “bu soruyu muhatap almıyorum, şiddetle reddediyorum” yanıtını verdi.