Başta CHP ve MHP olmak üzere birçok siyasi Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasını eleştirdi. Hedeflerinde AKP vardı. Hükümetin her sıkıştığında bu yola başvurduğunu ileri sürdüler. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ise "Hiç kimse devletin üstünde değildir" dedi.
‘Yine bilim adamları alınıyor’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, "Ergenekon" soruşturması kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın gözaltına alınmasıyla ilgili, "Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir" dedi.
Ateş, Ergenekon soruşturması kapsamında Kanal B Televizyonu'nu ziyaret etti. Kanal B Televizyonu Genel Müdürü Nahit Duru ile görüşen Ateş, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. "'Bunlar terör örgütü değildir. Türkiye'de bir terör vardır, bu terör de Adalet ve Kalkınma Partisi terörüdür" ifadesini kullanan Ateş, şunları söyledi: "Bu terör de iktidar terörüdür. Bu, 29 Mart seçimlerinin rövanşıdır.
‘Top yekun tepki gösterin’
Seçimlerde halkı sindiremeyenler, şimdi Türkiye'nin bilim adamlarını, demokratik düşünce kuruluşlarını sindirmeye çalışıyorlar. AKP, bugüne kadar gerginlikten beslendi, Türkiye'yi kamplara bölerek, Türkiye'yi kutuplaştırarak kendisini ayakta tuttu. Bu aramalara Türkiye kamuoyunun top yekun tepki göstermesini bekliyoruz. Bugünlerin geçeceğine inanıyoruz. Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir."
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ise "Bu ülkenin aydınlarına karşı yapılan bir operasyon söz konusu. Bu konuda bütün duyarlılığımız devam ediyor" dedi.
‘Hükümet yine sıkıştı’
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında, son göz altıları değerlendirirken, AKP iktidarını suçladı. Şandır, “ Ne hikmetse Hükümet ne zaman sıkışırsa, gündemi değiştirmek isterse, Ümraniye soruşturması kapsamında bir dalga başlamaktadır. Toplumun aklıyla, huzurluyla dalga geçer oldular” dedi.
Şandır, son gelişmeleri endişe izlediklerini belirterek, MHP’nin yargı bağımsızlığına ve sürecine saygı duyduğunu ancak, bu dalgalanmaların Türk milletinin kafasını karıştırdığını söyledi.
‘Gündem Azerbaycan’
Gündemde çok ciddi meseleler olduğuna dikkat çeken Şandır, Hükümeti gündemi değiştirmekle suçladı. Şandır şöyle dedi:
“Ne hikmetse Hükümet ne zaman sıkışırsa, gündemi değiştirmek isterse, Ümraniye soruşturması kapsamında bir dalga başlamaktadır. Toplumun aklıyla huzurluyla dalga geçer oldular. Öncelikle gündem Azerbaycan. Fırtınalar yaratan ve Türkiye için tarihi bir hata olacak olan Ermene Sınır Kapısı’nın açılması var gündemde.”
Karşı devrim harekâtı
SHP Genel Başkanı Uğur Cilasun, Ergenekon operasyonlarının, "Giderek Atatürkçü ve Cumhuriyetçi güçleri ezmeye ve tehdit altında tutmaya yönelik karşı devrim harekâtına dönüştüğünü" ileri sürdü.
Türkiye'de son 1-2 yıldır, sabahları uyanıldığında değişik dalga uzunluklarında, numaralandırılmış operasyonlarla karşılaşıldığını anlatan Cilasun, şu görüşleri savundu:
"Ancak giderek bu operasyonlar, iktidardaki partinin söz konusu yapılanmanın araştırılması gerekçesinin arkasına saklanarak ve bir kısım yargıyı da yönlendirerek Atatürkçü ve Cumhuriyetçi güçleri ezmeye ve tehdit altında tutmaya yönelik bir karşı devrim harekatına dönüşmektedir. Bu operasyonların hukuk dışı uygulamaları, iddianamelerin ilgisiz suçlamalar içermesi, yargı sürecinin gecikmesi kamuoyunda haklı endişeler doğurmaktadır."
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, TTB Merkez Konseyi delegesi olan Türkan Saylan'ın, demokrasi karşıtı herhangi bir hareketin içinde olamayacağını söyledi.
Bakan Yazıcı: Hiç kimse devletten üstün değildir
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ergenekon soruşturmasına ilişkin, "Esas olan bu işlerin insanlara işkence yapılmadan, insan haysiyetini zedeler bir şekilde herhangi bir duruma sebebiyet vermeden sürdürülebilir olmasıdır" dedi.
Gazetecilerin "Soruşturmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Yazıcı, şu yanıtı verdi:
"(Değerlendirme konusu olabilecek bir durum yok) diye düşünüyorum. Tahkikat, soruşturma çok yoğun bir şekilde derinlemesine sürdürülüyor. Kanıtlar, belgeler, ilgili görevli, yetkili savcıların elinde. Onların elindeki belgeler biz de olmadığına göre, bizim yapılan işler hakkında 'şöyle' veya 'böyle' bir şey söylememiz mümkün değil. Bunlar kanunlara göre yürütülen, savcıların görev alanına giren konular.
Nihayet, derleyip toparlayacaklar, sonuçta suç varsa, kanıt varsa mahkemeye gider. Mahkeme de hükmü verir. Esas olan bu işlerin insanlara işkence yapılmadan, insan haysiyetini zedeler bir şekilde herhangi bir duruma sebebiyet vermeden sürdürülebilir olmasıdır. Türkiye her alanını açık hale getirmek zorundadır. Hiç kimse devletten, milli iradeden daha üstün değildir. Bunun ötesinde suç işleyenler varsa yetkili organlar adli makamlardır. Onlar da gerekeni yapacaktır. Bekleyelim. Türkiye iyi yoldadır. İyiye doğru gidiyoruz."