T24 - KİTAP KULÜBÜ
1000 Muhteşem Resim başlıklı kitap uluslararası tanınmış bin resmi içeriyor. Kitap, 13. yüzyıldan bugüne varan bir yelpazede sanatın tarihini kapsıyor. Rönesans’ın ilk kıpırtılarından, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’de Soyut Dışavurumcuların sınırları zorlayan deneylerine kadar uzanıyor.
Bu kültürel hazineler tarihsel bağlamda, genişletilmiş eser bilgileri ve en etkili 100 sanatçının biyografileriyle birlikte sunuluyor.
Her bölümde, sanat dünyasını etkilemiş önemli olaylar gözden geçiriliyor, önemli teknikler tanımlanıyor ve bunlarla bağlantılı yenilikler üzerine yorumlarda bulunuluyor.
Sanatsal, kültürel ve eğitici bir kaynak olarak bu kitap bizleri tarihle sanat arasındaki etkileşimi, çağlar boyunca sanatçıların birbirleri üzerindeki etkilerini ve sanatın geleceğini düşünmeye teşvik ediyor.
Erken Rönesans’tan Barok’a... Romantik dönemlerden Kübizm’e, Gerçek-üstücülük’e ve Pop’a, Batı Sanatı’nın kabul görmüş 1000 muhteşem eseri… Kutsallıkla ilgili olanlarla skandal yaratanlar, minimalistlerle şatafatlılar, kırılma yaratanlarla gelenekseller… Hepsi bu kitapta bir aradalar. 1000 Muhteşem Resim’de, bir dönemin duyarlığını yakalayan resimler de var, gelecek bir dönemin habercisi olanlar da... İçerdikleri deha nedeniyle hemen kabul görenler de var, başlangıçta dirençle karşılananlar da.
Bu resimlerin tümü de zamana dayandı. Hepsi, şu ya da bu şekilde, bir resmi neyin muhteşem yaptığına ve sanat anlayışlarının nasıl değiştiğine, sanatın gerçekliği ne kadar yansıttığına ve ne kadar değiştirdiğine dair diyalektik konulara katkıda bulunuyor. Birlikte bakıldığında, bu büyük eserler, eskilerin değişen düşünceleri ile sezilerini gözlerimizin önüne seriyor ve kendi dönemimizden hangi resimlerin ilerde bu eserlerin arasına katılabileceğini düşünmek için zaman veriyor.
1000 Muhteşem Resim
Orijinal adı: 1000 Paintings of Genius
İngilizceden çeviren: Nurettin Elhüseyni
Yazarlar: Victoria Charles, Joseph Manca, Megan McShane, Donald Wigal vd.
543 sayfa
ÖFKE
Philip Roth, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve büyük övgü toplayan yirmi dokuzuncu romanı Öfke’de, 50’li yılların günümüze bile ulaşan adabımuaşeret kuralları arasında boğulan insan ruhunu, baskının ağırlığı altında ezilen arzuyu ve belleğin acımasızca tutsak edebilme gücünü anlatırken, düzenin genç insanları nasıl hoyratça ve hor kullandığını bir kez daha hatırlatıyor.
1951. Kore Savaşı’nın ikinci yılı. Çalışkan, itaatkâr, duygusal bir delikanlı olan Marcus Messner, ailesinin tek çocuğudur. Önünde parlak bir gelecek uzanan bu genç Yahudi, koşer bir mahalle kasabı işleten halim selim bir adamın oğludur. Her köşede sevgili oğlunu beklediğini düşündüğü tehlikeler yüzünden çılgına dönen babasının baskısından kaçmak için ailesinin yaşadığı New Jersey’den uzakta bir taşra üniversitesini tercih eder.
Ohio’daki Winesburg Üniversitesi’nde daha önce hiç karşılaşmadığı türden akranlarının, tuhaf oda arkadaşlıklarının, her hareketini gözlemleyen öğretmenlerin, öğrenci birliklerinin, saçma okul geleneklerinin ve zorunlu şapel ziyaretlerinin dünyasıyla tanışan Marcus’u en çok heyecanlandıran, kendisi gibi arzuları olan genç bir kadındır.
Philip Roth
Çeviren: Şeyda Öztürk
139 Sayfa
Uygarlık
Niall Ferguson’un Uygarlık kitabının ele aldığı ana soru, bir modern çağ tarihçisinin ortaya atabileceği en ilginç soru gibi görünüyor. Avrasya kara kütlesinin batı ucundaki birkaç küçük siyasal yapı, 1500 dolaylarından itibaren Doğu Avrasya’nın daha kalabalık ve birçok bakımdan daha gelişkin toplumlarını da kapsamak üzere dünyanın geri kalan kesimine egemen olma yoluna tam olarak niçin girdi? Buna bağlı ikinci soru da şu: Batı’nın geçmişteki üstünlüğüne ilişkin iyi bir açıklama bulabilirsek, geleceği konusunda bir öngörü ortaya koyabilir miyiz? Bu gerçekten Batı dünyasının sonu ve yeni bir Doğu çağına geçiş mi demektir? Başka bir ifadeyle, insanlığın daha büyük kısmının Batı Avrupa’da Rönesans’ın ve Reform hareketinin ardından ortaya çıkan uygarlığa – bilim devrimiyle ve Aydınlanma süreciyle harekete geçen, Atlantik’in öteki yakasına ve ta Avustralezya’ya kadar yayılan, devrim, sanayi ve imparatorluk çağlarında doruğuna ulaşan uygarlığa – az çok bağlı olduğu bir çağın sönüşüne mi tanık olmaktayız?
Niall Ferguson
Çeviren: Nurettin Elhüseyni
387 sayfa
Hadde
Betül Tarıman’ın toplu şiirlerinin yer aldığı Hadde kitabında daha önce yayımlanmış Ay Soloları, Üzgündü Kırlar, Kardan Harfler, Güle Gece Yorumları, Yol İnsanları, Kar Merdiveni ve Ağır Tören ile daha önce kitaplaşmamış yeni dosyası Melvin’e Giden Yol birlikte yer alıyor.
“insan işlemediği suçtan mesul tutulabilir
kendine sarılabilir insan tehlike anında
yangın merdivenlerini inerken hızla
kötü bir taslaktır insan aşkı düşündükçe
güvenlik için maske takmıştır örneğin
ellerinde siyah bir eldiven müvekkili bir cinayetin
yazıklanmıştır güneş görmemiş domatesler arasında”
Betül Tarıman
Toplu Şiirler ve Melvin’e Giden Yol
485 sayfa
Ruhun Zamanına Kalem Uyduran Şiirler
“Zamanın ruhunun geçer akçe olduğu bir günde ruhun zamanına kalem uyduran şiirler.”
Üç fiiller kitabında şair Serhan Ada, bir hafta içinde başından, sonundan ve ortasından yazarak tamamladığı bir defterde belleğinde uzun zamandır duran üç şamandırayı yeniden yokluyor: Unutmak (en başta), Sadeleşmek (en sonda) ve Beklemek (ortada). Şiirin de çekim alanına sıkça giren fiillerin mastar halleri. İçten-dışa, dıştan-içe süzülerek, zıplayarak gidiş gelişlerle hayatın ve zihnin kapıları arasındaki giriş ve çıkışlara göz gezdiriyor. Şiirin de kendini ve gölgesini aradığı körebe oyununda şey’ler sessiz, haller bezgin. “Beklemek” şiirlerinin en sonuncusu, “Örtük Kepenk” şiirinin son mısrası da şahit: “Tek dur ruhum.”
ÖRTÜK KEPENK
Sekiz yönden üfürse de rüzgâr,
Ürpertmiyor.
Işığın delgisi dalsa da derine-içre,
Kamaştırmıyor.Sakinim.
Tek dur ruhum.
Serhan Ada 1955’te İzmir’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı fakültede asistanlık ve daha sonra özel sektörde yöneticilik yaptı. 15 yıldır İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde ve zaman zaman kimi Avrupa üniversitelerinde ders veriyor. Yayımlanan ilk şiir kitabı İlan-ı Şiir (YKY, 1995)’den sonra Radikal’de haftada bir “İnce/Uzun” köşesinde yazdı. Kültür politikası alanında kitapları yayımlandı.
Kitapları: Türk- Fransız İlişkilerinde Hatay Sorunu (1918 – 1939) (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005); Türkiye’de Kültür Politikalarına Giriş (der. - H. Ayça İnce ile; İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009); İstanbul’un Festivalleri (der., İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2011); Sivil Toplum Gözüyle Türkiye Kültür Politikası Raporu (der., İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2011).
Serhan Ada
63 Sayfa
DALTONLARIN UNUTKANLIĞI
Red Kit serisinin bu bölümünde hapishane arkadaşlarının hafızasını kaybedince salıverilmesi Daltonlar’ın aklına harika bir fikir getirir. Sözde unutkanlıkları böyle başlar, kendi başlarına indirdikleri taşlar sayesinde zaman zaman gerçek bile olur. Fakat hiçbir taş, Dalton kardeşleri kötülükten uzak tutmaya yetmez. Hangisinin ne zaman doğruyu söylediğini anlamanın olanaksızlığı işini iyice zorlaştırırsa da Red Kit, çizgili giysili kardeşleri ait oldukları yere geri götürme konusunda yeterince kararlı ve sabırlıdır.
1993 yılında Angoulême Çizgi Roman Festivali’nin özel büyük ödülünü alan Daltonların Unutkanlığı bir Fauche, Léturgie, Morris çalışması.
Yazanlar: Fauche ve Léturgie
Çizen: Morris
Çeviren: Eray Canberk
46 Sayfa