Politika

'10 yılda toplanan para 900 milyon Euro'

Baykal: Belgelere göre Kanal 7'nin kurucusu, Deniz Feneri'ni soruşturan Alman savcıyı 'Gel özel konuşalım' diye Türkiye'ye çağırmış

12 Mayıs 2009 03:00

CHP lideri Deniz Baykal, Deniz Feneri davasında yeni bir iddia ortaya attı. Baykal, "Belgelere göre Kanal 7'nin kurucusu kişisi, soruşturmayı yürüten Alman başkomiserini Türkiye'ye misafiri olarak çağırmış. 'Gelin burada özel konuşalım' denilmiş ama Almanlar, nedense bu cazip teklifi reddetmişler" dedi. 

Kanal 7: Baykal'ın iddiaları asılsız

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Alman soruşturma makamlarından alındığını ifade ettiği belgeleri kürsüden göstererek, Deniz Feneri olayına ilişkin yeni iddialarda bulundu.

Birkaç edepsizin işi değil, iş organize

Deniz Feneri olayının üzerine gidilmesi konusunda yeni kabineden beklentileri olanların, ''Büyük hayal kırıklığına sürüklendiklerini'' belirten Baykal, şöyle konuştu:

''Bir bakanımız çıktı dedi ki 'Almanya'daki Deniz Feneri olayına karışanlar birkaç edepsizdir.' Bu davayı gözden kaçırmak için çeşitli yaklaşımların denendiğini biliyoruz. Şimdi geldiğimiz noktada,
olayı birkaç kendini bilmezin yaptığı konu haline dönüştürme çabasına girildiğini görüyoruz. Bu olay öyle birkaç terbiye zafiyeti içindeki insanın uygulaması değildir. Bu, onu çok aşan sistematik bir düzenlemedir.

Hatta, onlara, öyle bir suçlama yapmaya bakanın hiç hakkı yok. Çünkü onlar, kendi çıkarları için değil, parçası oldukları sistemin çıkarları için belki de kendilerini feda etmişlerdir. Yolsuzluk paraları, yolsuzluğu yapmış kişilerin kendi özel çıkarları için değil, Ankara'daki başka bazı hesaplar, çıkarlar için harcanmıştır. Bunun böyle olduğu çok açık bir biçimde ortadadır.''

''Bu, büyük bir şebeke'' diyen Baykal, şebekenin Ankara, Türkiye, Almanya ayakları olduğunu iddia etti. Baykal, ''Almanya'da bu işi yapan insanlar, topladıkları parayı kuryelerle buraya gönderiyorlar. O paralar, televizyon kuruluşu için harcanıyor. Yani bütün bunlar, 'birkaç edepsizin işi...' Yok,
Sayın Bakan, yok... Burada olayın ciddiyetini önce sizin anlamanız lazımdır. Bu, ciddi bir olaydır. Bunun nereye kadar uzandığı, arkası önü çok iyi bir şekilde aydınlığa kavuşturulmalıdır'' dedi.

Deniz Feneri olayında yeni bir aşamaya gelindiğini, Almanya'nın konuyu tekrar ele almaya başladığını, ciddi yeni bir soruşturmanın başladığını ifade eden Baykal, Türkiye'den 16 kişi hakkında ek bilgi, 12 şirketin hesaplarının da bildirilmesinin istendiğini kaydetti. Baykal, buna rağmen, Türkiye'de hala hiç bir şey yapılmadığını, 16 kişinin ifadesinin alınmadığını, iş yerlerine
gidilmediğini, kasaların açılmadığını, bağlantılarının sorgulanmadığını belirtti.

Şirketler kayıp

Baykal,''Onlar, himaye altında olmaya devam ediyor. Şirketleri ara ki bulasın. Şirketler kayıp. 80 yaşında insanlar çıkıyor o şirketlerin adresinde. Kim olduğunu, kimsenin bilmediği kişiler... Türkiye kıpırdamıyor. Adalet felç. Adalet hareket edemiyor. Siyaset felç. Siyaset, 'birkaç edepsizin işi' diye bizi uyutmaya çalışıyor'' diye konuştu.

Toplanan para 900 milyon euro

Baykal, konuyu ciddiyetle izlediklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

''Arkadaşımız Ali Kılıç, Almanya'ya gitti. Almanya'da yürütülmekte olan bu yeni soruşturmanın belgelerini aldık. Bu belgelere dayalı olarak birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Eldeki soruşturma belgeleri bize ifade etmektedir ki, 10 yılda toplanan para, 900 milyon avrodur. İkinci önemli bir nokta, Yimpaş, Kombassan, Kanal 7 ve Deniz Feneri iç içe gözükmektedir.

Yani, birkaç edepsizin, yaramazın, huysuzun, iyi aile terbiyesi almamış kişinin olayı olmanın ötesinde bir tablo var. Bağış makbuzları aynı imzaları taşımaktadır. Almanya'daki Deniz Feneri ile
Türkiye'deki Deniz Feneri birlikte çalıştı. Bunun belgeleri var, Alman soruşturma makamlarının elinde... Yimpaş dosyası, Mannheim kentinden alınarak, Deniz Feneri dosyasıyla birleştirilmiştir.

Kanal 7 finanse edilmiş

Belgeler çok açık kanıtlıyor ki Deniz Feneri paralarıyla Kanal 7 finanse edilmiştir. Bu artık siyasi bir iddia olmanın ötesine geçmiş, Alman soruşturma makamlarının tespit ettikleri bir gerçek haline dönüşmüştür. Paralar, kişiler kullanılarak Türkiye'ye getirilmiştir. Hangi kişilerin kullanıldığı da kamuoyu tarafından bilinmektedir.
Kanal 7'in kurucusu meşhur kişiye, paralar elden verilmiştir. Onun da belgeleri var. Bir de gemi olayı vardı... Gemi olayıyla ilgili vize başvurusunu Kanal 7 yapmış, belgedeki mühür ise Deniz Fenerinin.

Alman savcıya davet

Kanal 7'nin kurucusu kişi, soruşturmayı yürüten Alman başkomiserini Türkiye'ye kendi misafiri olarak çağırdığı da belgeyle tespit edilmiştir. 'Gelin burada özel konuşalım' denilmiştir ama Almanlar, nedense bu cazip teklifi reddetmişlerdir.''

Konuşmasında Ergenekon ve Kürt sorununa da yer veren Baykal, AKP'nin, ''Hukuk dışındaki iç devlet yapılanmasını bertaraf etmeye değil, bu yöndeki kendi hukuk dışı yapılanmasını oluşturmaya çalıştığını'' öne sürdü.

Tarihi fırsat nedir?

Türkiye'nin, on yıllar boyunca önemli, kronik sorunlar yaşadığını belirten Baykal, ''Türkiye, bu sorunlarla karşı karşıyayken günün birinde, devletin en sorumlu noktalarındaki insanlar çıkıp size, büyük bir heyecan ve coşkuyla, 'tamam, tarihi bir fırsat yakaladık, bu işleri çözüyorum' mesajını, bu kadar rahatlıkla veriyorlarsa, bir dakika ne oluyor diye sormamız gerekir'' dedi.

Türkiye'nin, son zamanlarda, birden bire tarihi fırsatlar yakaladığına yönelik resmi açıklamalar dinlediklerini kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanı, Kürt sorunuyla ilgili tarihi fırsattan söz ediyor. Bu tarihi fırsat nedir? PKK, terörü bir mücadele yöntemi olmaktan çıkardı mı? Silah elde, terör tehdidi devam ediyor. Türkiye'ye sıcak mesaj vermek, şirinlik sergilemek üzere yapılan bir mülakatta dahi, vazgeçildiğine dair bir işaret yok. Hedefin ne olduğu konusunda ise bildiğimiz, Öcalan'ın 1999'da yakalandığında söylediği söylem.

Bu mücadelede, Türkiye'yi etnik temelde ayrıştırmaya çalışacak ara çözümler, zaman zaman önümüze gelir, gelecekte de gelecektir. Bu ara çözümler, Türkiye'yi ayrıştırmaya yöneliktir. İhtiyaç; etnik temeli bir kenara bırakarak, herkesin kimliğini özgürce yaşayacağı, anadilini özgürce öğreneceği, konuşacağı, yayın yapacağı, kimliğiyle iftihar edeceği ama tüm ülkeyle bütünleşmekten mutluluk duyacağı yönde çözümler.

İki yol var

Önümüzde iki yol var; birisi, kimliklere saygı, ülkeyle bütünlük içinde olmamızı öngören çözümler, diğer yandan ayrışmaya yönelik ara çözümler. Bu konuda ciddi karar almamız lazım. Nereye hizmet edeceğiz? Birileri çok bilinçli olarak, etnik temelde ayrıştırmanın ara modellerini, çözüm
diye, geçici dönemler için önerme yaklaşımı içindedir. Bu yaklaşım kimseye yararlı değildir.''

Af çare değil

Baykal, terörün, hiçbir şekilde siyasi mücadele yöntemi olarak görülemeyeceğine dikkati çekerek, terörle mücadele yöntemi olarak, af yönteminin kullanılmasını ''Şaşkınlık'' diye nitelendirdi. Baykal, affın, terörün gündemden düştüğü, geçmiş acıları unutmaya hazır oldukları, teröre başvurulmayacağı konusunda güven verici gözlemin yapıldığı ortamda, toplumsal barış ve kardeşlik projesi olduğunu belirtti.

''Silahı şimdilik susturalım, sen af çıkar, sonra bakarız'' yaklaşımına girmenin, yanlış olduğunu ifade eden Baykal, ''Tarihi fırsatın dayanağı ne? Terör net bir şekilde bitiyor mu, bunun güvencesi var mı?'' sorularını yöneltti. Baykal, bunun güvencesinin, söylem bazında dahi alınamadığını dile getirerek, Kandil'den gelen mesajda da olmadığını kaydetti. (aa)