Gündem
Deutsche Welle

06.11.2014 - Alman basınından özetler

Ankara ile Berlin arasında gerginliğe neden olan karikatür krizi, ABD’de ara seçimler ve Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25'inci yıldönümü, öne çıkan yorum konuları.

06 Kasım 2014 00:32


Bugün Alman gazetelerinde Ankara ile Berlin arasında gerginliğe neden olan karikatür krizi, ABD’de Cumhuriyetçilerin Senato’da çoğunluğu ele geçirmesini sağlayan ara seçimler ve Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25'inci yıldönümü, öne çıkan yorum konuları.

"Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung" adlı gazetede 2011 yılında yayımlanan ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da atıfta bulunulan karikatürün okul kitaplarına girmesi Türkiye’nin tepkisini çekmiş, Alman Büyükelçi, Türk Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı. Dün ise Alman hükümeti karikatüre yönelik Ankara'nın tepkisini geri çevirdi. Hükümet sözcüsü Steffen Seibert, karikatürü sanat ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdiklerini belirterek, “Hoşuna gitmeyen şeylerle ilgili olarak sakin bir tavır takınmak, politikacılar için kesinlikle en iyi davranış biçimidir” ifadesini kullandı. Konuyla ilgili Mannheimer Morgen gazetesinin yorum sütununda şu satırları okuyoruz:

"Isırılmış bir köpek havlıyor. Bu imge aslında karikatür tartışmasında neredeyse kelimesi kelimesine Türkiye Cumhurbaşkanı’na uyuyor. Kendi ismini taşıyan zincire bağlı bir köpeği tasvir eden karikatür nedeniyle Erdoğan kendini hakarete uğramış hissediyor. Federal Hükümet de bu tartışmada görüşünü belirtti ve Cumhurbaşkanına sakin bir tavır takınması tavsiyesinde bulundu. Ancak sakin bir tavır Erdoğan’a yabancı bir olgu. Cumhuriyet gazetesinden Musa Kart bunu bilfiil yaşadı. Erdoğan karikatürleri nedeniyle iki kez mahkemelik olan Musa Kart ucuz kurtuldu. Avrupa’nın başka hiçbir ülkesinde bu kadar çok tutuklu gazeteci bulunmuyor. Boğazlar’daki düşünce özgürlüğü artık sadece kısıtlı olarak var.“

ABD'de Cumhuriyetçiler Kongre seçimlerinin ardından Senato'da çoğunluğu ele geçirdi. Bu da, Başkan Obama’nın görevdeki son iki yılında Cumhuriyetçilere bağımlı olacağı değerlendirmesine neden oluyor. Konuyla ilgili seçtiğimiz ilk yorum başkent Berlin’de çıkan Der Tagesspiegel adlı gazeteden:

"Ülke sağa oy verdi ama sağa kaymadı. Bu ideolojik değil, kişisel bir seçimdi. Altı yılda Obama’nın karizması ve havası tükendi. Başkan yorgun, keyifsiz ve hedefsiz bir izlenim uyandırıyor. Tüm görev süresi boyunca ağır bir hata yapmamış olması, Amerikalıların çoğunluğu için yeterli değil. Obama’nın gayet açık bir şekilde küresel liderlikten ve toplumsal değişim iradesinden vazgeçmesinin faturası çıkıyor şimdi. Amerikan ulusu başkanından, çeşitli krizlere bakan fikir fukarası bir memur olmasından fazlasını bekliyor."

Ara seçimlerin sonuçlarına ilişkin Frankfurter Rundschau gazetesi de şu yorumu yapmış:

„Cumhuriyetçilerin zaferi de, Kongre’deki durağanlığı değiştirmeyecek. Cumhuriyetçiler daha yapıcı olacaklarını duyursalar da, muhafazakar yasa tasarıları, Demokratların Senato’daki engelleyici numaralarına ya da Başkan'ın vetosuna takılacak. Zaten şimdi 2016 seçimleri için olası adaylar start pozisyonuna geçmeye hazırlanıyorlar ve popüler olmayan bir yasa tasarısına onay vermekten kesinlikle kaçınacaklardır. Gelecek seçim kampanyası başladı bile. Vatandaşlar için siyaset Washington'da seçimden sonra yapılacak. O da belki. Eyaletler düzeyindeyse Cumhuriyetçiler neredeyse hiperaktif ve çıkardıkları yasalarla ülkeyi temelinden değiştiriyorlar.“

Son yorumumuz ise, 9 Kasım yani gelecek pazar gününe denk gelen, Berlin Duvarı'nın yıkılışının 25'inci yıldönümüne ilişkin olarak kaleme alınmış. Haftalık Die Zeit gazetesi bu yıldönümü vesilesiyle şu yorumu sunuyor okurlarına:

„Duvar 25 yıl önce yıkıldı ve on yıllar boyunca istikrarlı olarak kabul edilen bir diktatörlüğün birkaç ay içinde çökebildiği görüldü. Aynı zamanda demokrasinin komünizme karşı üstünlüğü kanıtlanmış oldu, sistem çatışması sona erdi. Ancak günümüzde 9 Kasım 1989'dan başka bir ders daha çıkarılması gerekiyor. Özellikle Berlin Duvarı’nın yıkılmasının da etkisiyle demokratik hukuk devletini sağlam ve üstün bir kurum olarak görmeye alıştık. Ancak demokrasi akıcı bir olgudur, yaşamakta olan insanlar arasında dev bir anlaşmadır ve her gün milyonlarca kez uygulanması ve yenilenmesi gerekmektedir.”

Derleyen: Aydın Üstünel

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle