Gündem
Deutsche Welle

06.03.2014 - Avrupa basınından özetler

Bugün Avrupa basınından seçtiğimiz yorumlar, Kırım krizinde AB’nin rolü, Çin’in askerî silahlanmaya hız verme çabaları ve Fransa’daki dinleme skandalıyla ilgili.

06 Mart 2014 15:40


Çek Cumhuriyeti'nden Hospodarske Noviny adlı gazetede yer alan yorum Kırım krizinde AB’nin Rusya’yı durdurma gücü olup olmadığını sorguluyor:

“AB bir türlü harekete geçme becerisi gösteremediği ve yumuşak tavrı nedeniyle tam anlamıyla linç ediliyor. AB'nin tutumunu eleştirenler, Rus tankları Ukrayna topraklarını parsellerken Avrupa diplomasisinin en sert tepkisinin öfkeli bir nota vermekten ibaret kaldığına işaret ediyor. Ne var ki Kremlin’in tersine, AB içinde kararları otoriter bir ses vermiyor, Birliğe üye 28 üye ülke farklı çıkarlar doğrultusunda kararlar alabiliyor. Ukrayna anlaşmazlığı, örneğin Portekiz ya da Yunanistan’ı, Polonya’yı olduğu kadar ilgilendirmiyor.”

Liberal muhafazakâr Danimarka gazetesi Berlingske ise Avrupa’nın kendisini Rusya’dan bağımsız kılması gerektiği görüşünü savunuyor. Gazetenin yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:

“Rusya’nın güç politikası, bu ülke ile ilişkilerin on yıllardır normalleştirme çabalarının, kurulan ticari ve insanî ilişkilerin Rusya’yı demokratik bir çizgiye çekmeye yetmediğini ortaya koyuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için ülkesinin bölgesel hâkimiyeti, Suriye'de, Kafkaslar veya Doğu Avrupa’daki insanların kaderinden daha fazla önem taşıyor. Bundan dolayı Ukrayna’dan çıkartılacak iki ders var: Avrupa’nın Rusya’dan ekonomik ve enerji politikaları açısından bağımlılığını sınırlandırmaya gitmesi şart. Ve; kendilerini Putin’den korumak isteyen ülkeler mümkün olan en kısa zamanda NATO’ya üye olmaya çalışmalıdır. Sadece ortaklık statüsü yeterli olmuyor.”

İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung'da ise Çin'in Kunming kentindeki tren istasyonunda 33 kişinin palalarla öldürülmesiyle ilgili olay, Çin'in askerî silahlanmaya hız vermesi açısından değerlendiriliyor:

“Somut rakamlar verilmese de Çin hükümetinin bundan böyle artık her türlü muhalefeti anında baskı altına almak isteyeceği belli oluyor. Daha geçen aylarda güvenlik ve gözetleme önlemlerinin yoğunlaştırılacağına dair ilk sinyaller gelmişti. Güvenlikle ilgili oluşturulan Güvenlik Konseyi ve İnternet Stratejileri adlı iki yeni merciinin yönetimini bizzat Devlet Başkanı Şi Cinping üstlendi. Kunming istasyonundaki suikast olayı gibi eylemler onun ‘Çin Hayalleri’ ile fazla uyuşmuyor. Ülke içindeki gerginlikler ve terör eylemleri, Çin’in yeniden canlanarak büyümesini öngören ideolojik düşünce yapısı açısından gerçek bir karabasan anlamı taşıyor.”

2007-2012 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapmış olan Nicolas Sarkozy’nin danışmanlarıyla yaptığı bazı değerlendirme toplantılarının, siyasi başdanışmanı Patrick Buisson tarafından gizlice kaydedildiği ortaya çıktı. Fransız Le Monde yorumunda, bu skandalın aşırı sağcı Ulusal Cephe partisine yarayacağı görüşünü dile getiriyor:

“Yerel seçimlere üç hafta, Avrupa Parlamentosu seçimlerine de üç ay kala Ulusal Cephe partisinin lideri Marine Le Pen ellerini ovuşturabilir. Muhalefetteki sağcılar ile hükümetteki solcular - hepsi kendine özgü bir biçimde - Ulusal Cephe'nin ekmeğine yağ sürüyor. Patrick Buisson adlı nüfuzlu bir danışmanın, Nicolas Sarkozy'nin Elysee Sarayı'nda çevresindeki kişilerle yaptığı tartışmaları yıllar boyu gizlice dinlediği ve kayıt ettiği ortaya çıktı. İnanılır gibi değil! Tüm bu olup bitenler iğrenç bir duruma işaret ediyor. Sarkozy belki bir adamın ihanetinden şikâyetçi olabilir, ama bu ifşaatların kendisini kamuoyu önünde gülünç duruma düşürmesini önleyemez.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle