Spor yazarları, Malmö-Galatasaray maçını yorumladı: 3 puan avucumuzun içindeyken 1 puana razı olduk!

Spor yazarları, Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda Malmö'yle berabere kaldığı müsabakayı değerlendirdi.

13 Aralık 2024 07:44

19

Spor yazarları, Malmö-Galatasaray maçını yorumladı: 3 puan avucumuzun içindeyken 1 puana razı olduk!

29

Levent Tüzemen: İkinci yarı G.Saraylı oyuncuların yürekli ve coşkulu mücadelesine tanık olduk. Asistlerin kralı Mertens'in, Malmö kalesi önünde oluşturduğu pas duvarı Yunus, Sara, Kerem, Jelert gibi oyuncuların hücumda etkili olmasını sağladı. Bu sezon Avrupa'da gol atmayı adet haline getiren Yunus, ustası Mertens ile yaptığı duvar pası sonrası 5'inci golünü attı ve G.Saray'ın geriden gelip öne geçmesini sağladı. Maçı mükemmel yöneten Okan hocanın ister fantezisi deyin, ister akıl tutulması olarak kabul edin iyi oynayan Jelert ile Sara'yı çıkarıp yerlerine Ziyech ile Efe'yi alması ters tepti. Bu değişiklikler, G.Saray'ın direncini bozdu, baskı yemesine neden oldu. Bu baskıda müthiş kurtarışlar yapan Muslera, Malmö'nün 2. golünü önleyemedi. G.Saray kaybetmedi ve yenilgisizliğini korudu ama avucundaki galibiyeti kaçırmasaydı ilk 8'i garantilerdi. (Sabah)

39

Bülent Timurlenk: Tek galibiyetini Karabağ deplasmanında alan Beşiktaş'a da kaybetmiş olan Malmö ilk 25 dakikada otomatik fişek gibiydi. Sağlı sollu ataklarla Galatasaray'ı zor durumda bırakıp hak ettikleri golü de buldular. Buruk'un, Kerem Demirbay hamlesi Galatasaray'ı rahatlattı. İki küskün Demirbay-Jelert iş birliğiyle beraberliği buldu Galatasaray. İlk yarıda sakatı bol kadronun Malmö'den 10 hücum yemesi elbette düşündürücü ancak Sara, Torreira ve Mertens'in de yoğun fikstürde nefes almadan arka arkaya maçlarla forma giydiklerinin altını çizmek lazım. Son dakikalarda Malmö bir umut yüklendi. Ziyech o topu uzaklaştırmalıydı ve hatta Efe ile birlikte oyuna girmesi gereksizdi. Bütün kadro zafiyeti ve Davinson'un sakatlığı bu beraberliği makul sonuç kılıyor. Galatasaray, Dinamo Kiev'i devirir ancak Batshuayi'nin dün bir kez daha bitik halini gördükten sonra Okan Buruk'un Osimhen'in arkasına ikinci santrfor transferini isteyeceği kesin. (Sabah)

49

Uğur Meleke: Okan Buruk, Davinson’un sakatlanıp çıkması sonrası da dizilişini bozmadı; Berkan stopere, Yunus sol beke, Sara sol öne geçtiler o bölümde. Göbekte geçen sezonun as ikilisi Torreira-Kerem iyi oynadılar, Yunus’u sol beke geçmek de durdurmadı, golünü attı yine. Ancak 30’la 73 arası Galatasaray için her şey iyi giderken, 73’teki oyuncu değişikliğiyle bozuldu oyunun dinamikleri. 73’te ben Nelsson’u kenarda görünce bir stoperle (büyük ihtimalle Berkan’la) yer değiştireceğini düşündüm, ancak tabelada Mertens’in numarası yanıyordu. Galatasaray son 20 dakikada savunmada bir adam artırarak topu ağırlıklı olarak Malmölülere bırakmayı tercih etti. Malmo’lü Taha Ali müsabakaya ağırlığını koydu, peş peşe akınlar yarattı. Ve sonunda da hak ettikleri beraberlik golünü Sergio Pena ile buldular. Dün Okan Buruk’un 30’da Davinson’un sakatlığı sonrası Kerem Demirbay hamlesi ne kadar doğru ise, son bölümde Mertens-Nelsson değişikliğiyle vitesi küçültmesi o kadar yanlıştı bence. (Hürriyet)

59

Zeki Uzundurukan: Okan Buruk'u Kerem hamlesi için tebrik etmek lazım. Korkusuzca Kerem'i soktu oyuna. Normal şartlarda başka bir hoca olsa sahaya bir stoper sürerdi. Galatasaray ikinci yarıya daha coşkulu başladı. 56'da Yunus Akgün çıktı sahneye. Mertens ile duvar pası yapıp, harika bir vuruşla Galatasaray'ı öne geçirdi. 2-1'i yakaladıktan sonra maçı tek kaleye çevirdik. Dalga dalga Malmö'nün üzerine gittik. Geldiği günden beri sürekli eleştirilen Jelert, dün iyi oynadı, gol attı. Büyük moral buldu. Jelert bundan sonra Okan hocadan daha fazla forma şansı bulacaktır. Her şey yolunda giderken son dakikalarda büyük baskı yedik. Uzatmalarda da golü yedik. Çok yazık oldu. 3 puan avucumuzun içindeyken 1 puana razı olduk! 1 puan ilk 8 yolunda kötü değil elbette! Ama 2-1'i bulduktan sonra 3'ü çok rahat bulabilirdik. Olmadı! Uzatma dakikaları tam bir kabus gibiydi. Bunca eksiğe rağmen deplasmanda alınan puan hiç de kötü değil! Dinamo'yu yener, ilk 8'den 16'ya adımızı yazdırırız. (Fotomaç)

69

Mustafa Çulcu: İskandinav ülkelerine özgü fizik gücü ve sertlikle oyuna başlayan Malmö, ilk 15 dakika geçilirken 5 faul yapmış, Galatasaray ise sıfır faul. Davidson sakatlanıp çıkana kadar Galatasaray üçlü savunma gibi göründü, Jelert'i sağ önde tuttu. Rakip defans arkasına Batshuayi'ye atılan uzun toplarla gol aradı ancak Batshuayi top tutamadı. Kerem'in girmesi ile oyun Galatasaray hakimiyeti geçti. Üçüncü bölgede daha fazla üretmeye başladı. Sara ve çıkana kadar Mertens çok iyiydi. Avrupa Ligi'nin golcüsü Yunus, muhteşem bir gol attı. Galibiyeti korumak, oyunu tutmak için yapılan değişiklikler sonrası rakibin yoğun baskısı ile uzatma dakikalarında beraberlik golü geldi. Galibiyetle dönmek işten bile değildi ama olmadı. (Fotomaç)

79

Mustafa Ersoy: Hava Sivas'tan soğuk, rakip Sivas'tan çok daha iyi ama şanssızlık yine Sarı-Kırmızılı formanın peşinde. Hücumda her türlü alternatifi üreten Galatasaray bu sezon en çok arıza çıkan bölge olan savunmada bu kez Davinson Sanchez'i kaybetti. 30. dakikada Sanchez de oyundan çıkınca oyun kurgusu yine değişti. Okan Buruk yine şapkadan bir tavşan çıkarttı. Özlemle oynamayı bekleyen Kerem Demirbay'ı oyuna aldı. Kerem'in asisti, acabalarla dolu Jelert'in ilk golüne kavuşmasına neden oldu. Yedek kulübesinden gelmesine alışık olduğumuz Batsuhayi'yi bir anlamda işini yaptı. Çünkü atılan 2 gol de onun boşalttığı alanlardan geldi. Ama İcardi yok, Osimhen yok top sende. Bir gol çok şey değiştirirdi. Bir topa da dokun be arkadaş. Neyse istemek kolay. Bazen olmuyor. Batsuhayi'ye gelene kadar, yedek kulübesinin rahat ve sıcak koltuğundan kalkmak bile istemeyen Nelson'a neler söylemeli? Bunca beklenmedik gelişme içinde Galatasaray, İsveç'ten 1 puanla dönüp Avrupa Ligi'nde ilk 8 için avantajını sürdürüyorsa bu genetik bir durum olmalı. Yazının başında belirttiğim gibi U-19 takımından 3 genç kulübü kuruluş amacınına yakından tanık olurken, Efe Akman ilk kez Avrupa'da forma giydi, Jelert kabuğunu kırdı ve özgüvenine yeniden kavuştu. Sivas'ta olduğu gibi senarist tüm tuşlara bastı, 90 dakika içinde ne kadar olasılık varsa yaşandı. Film kötü başladı, başroldeki iyi adam ölmedi, seyirci salondan çıkarken öyle ya da böyle az da olsa mutluydu. (T24)

89

99