24 Haziran 2015

İzmir’de Konak Tünelleri; Devlet yapar, sen nereden geçersen geç!

Ee peki ne yapacağız? Nasıl geçeceğiz karşıya?

Bilindiği gibi, yapımı uzun yıllardır süren Konak Tünelleri seçim öncesinde başbakan Davutoğlu’nun da katıldığı şaşaalı bir törenle apar topar açıldı. 2012 yılında başladığı andan itibaret tartışmalara neden olan tüneller bitirilip trafiğe açılınca, İzmir’in nasıl bir kötülüğe maruz kaldığı da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Binali Yıldırım’ın, İzmirli'lere rağmen, İzmir için düşündüğü ve inatla başlayıp sürdürdüğü 'çılgın' projelerinden biri olan Konak Tünelleri, tipik bir devlet gecekondu projesi. En başından beri hem büyükşehir belediyesinin hem ilgili sivil toplum örgütlerinin karşı çıktığı, durdurulması için davalar açtığı tünel için şehir plancıları odası 'iktidarın kentlere, tarihe, kültürel bellek ve birikime bakışındaki nobranlığı, yıkıcılığı, vurdumduymazlığı görmek/anlamak açısından önemli bir örnektir.' değerlendirmesini yapmıştı.


Devlet gecekondusu projesi diyoruz, çünkü; kaçak olarak başlatılıp, sonradan yasalara uydurulan, gerekli jeolojik ve arkeolojik etütleri yapılmadan başlanan, tarihi ve kültürel dokunun görebileceği zararların ise hiç dikkate alınmadığı ve her şeyden önce kente tam olarak nasıl bir fayda sağlayacağı, fayda mı yoksa zarar mı vereceği, çok açık olmayan, birçok uzmanın çok da gerekli görmediği bir proje söz konusu olan.

Karşısından bakıldığında beton bir dağa saplanan iki kara delik olarak görünen tüneller, İzmir’in merkezi olan ve binlerce insanın her an hareket halinde olduğu Konak’ı ikiye böldü.
Artık Konak’ta Kemeraltı çarşı tarafından, otobüslerin olduğu aktarma merkezi tarafına kimse geçemiyor.  Öbür türlü söylersek de, birçok semtten Konak merkeze otobüslerle gelen insanlar Kemeraltı çarşısı tarafına geçemez oldu.

Neden?
Hergün binlerce insanın, yaşlısı, çocuğu, engellisi, kolayca karşıdan karşıya geçtiği yaya geçidi yok artık.
Neden?
Çünkü artık buradan tünelden çıkan ve tünele giren arabalar geçiyorlar vızır vızır.
Bu o kadar inanılmaz bir şeydi ki, vatandaşlar ilk zamanlarda, yaya geçidinin, biraz ilerde veya biraz geride olduğunu düşünerek çok arandılar.
Yoktu karşıya geçecek bir yer.
Vatandaşın karşıya geçmeye yeltenebileceği her yer tel duvarlarla kapatılmıştı. Her türlü önlem alınmıştı yani, aman trafik durmamalıydı.
Öyle ki, ilk günler noolur noolmaz diye polis bile bekletildi yol kenarlarında.
E peki ne yapacağız? Nasıl geçeceğiz karşıya?

Çare var. Sağolsun devlet polisiyle, tabelasıyla yönlendirdi vatandaşı.
Buyrun metro alt geçidini kullanın.
Peki bu ne demek?
Onlarca basamak ineceksin, uzun uzun, döne döne yürüyeceksin ve onlarca basamaktan tırmanıp yukarıya, karşıya çıkacaksın. İyi tarafından bakarsak, hem yağmurda ıslanmaz, güneşte yanmazsın.
İyi ama ben yaşlıyım, ben hamileyim, ben engelliyim, hastayım, yorgunum, elimde alışveriş torbalarım var, nasıl inip çıkarım?
Asansör, yürüyen merdiven yok mu?
Biraz var, biraz yok. Burda var, orda yok. Bazen çalışıyor, bazen çalışmıyor.
Yakında üst geçit de yapılacak. Hem yürüyen merdivenli, hem asansörlü. Yayalar yukarıdan geçecekler zahmetsizce.
Kim yapacak üst geçidi?
Devlet yapmalıydı. Belediye yapmadı. Belediye yapmalıydı. Devlet yapmadı. Hem devlet hem belediye yapmadı, bir o bir o yapmadı.
Kimsenin pek de umurunda olmadı. Acil olan yolun açılması, motorlu taşıtların gürüldeyerek Konak’ın orta yerine saplanmasıydı. Saplandı da.

Tünel inşaatı 4 yıldır sürüyor, dört yıldır bu yolun yaya yolunu keseceği bilinmiyor muydu?
Neden daha önceden başlanmadı üst geçit yapımına?
Belediye peki? Evet tüneller ondan bağımsız yapıldı, devlet yaptı, fakat belediyenin hiç mi durumu zorlama şansı olmadı. Örneğin yayaların durumunu neden çok daha önceden dile getirmedi?
Hadi diyelim bir şekilde atlandı, yaya geçidinin unutulduğu, ya da ihmal edildiği sonradan anlaşıldı.
Vatandaşın mağduriyetini hemen önlemek için, şimdi neden Konak Tünelleri yaya geçidi yapılana kadar kapatılmıyor? Bu çok mu korkunç olur?
İzmir 6 ay daha tünelsiz kalsa, arabalar 6 ay daha beklese ne olur?

İşin diğer bir tarafı neden insanlar alt veya üst geçitten geçmek zorunda olsunlar?
Arabalar neden geçmiyorlar alttan ya da üstten?
Bu şehirde arabalar mı öncelikli, insanlar mı?
Olmaz arabalar hızla gitmeliler, durmamalılar. Bak Buca’dan Konak’a 5 dakikaya gelinecek.
Gelinecek de ne olacak, bütün yolları dolayısıyla da bütün motorlu taşıtları merkeze sokmanın ne anlamı var? Sonra buralar kilitlenmeyecek mi?

Tamam sakin olalım. Devlet bakın 4 yıldır çalışmış milyon dolarlar harcamış, İzmir’imize büyük bir hizmet yapmış. Üst geçidi de yapacaktır. Yapacağım diyor zaten.
Karayolları 2. Bölge Müdürü Abdülkadir Uraloğlu, “Yaya üst geçidi yapımında yetki tamamen bizde. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden görüş alır almaz yapımına başlayacağız.” dedi seçimlerden önce.
Başka ne dedi?
Başlayınca 6 ayda bitermiş. Ayrıca da, şimdi yaya filan deyip mutluluğumuzu bozmayın, bakın arabalar geçiyor, arabalar geçecek. Günde 40 bin araç geçecek. Kırk bin.

Ne oldu o günden bu güne? Aradan neredeyse bir ay geçti. Görüş alındı mı, inşaat başladı mı?
Hayır, daha birşey yok, belediyeyle görüşmeler sürüyor.
Son durum nedir peki?
Karşıya geçmek isteyen vatandaşın önünde aşılmaz teller ve tellerin üzerinde “yayalar karşıya geçmek için lütfen metro alt geçidini kullanınız” yazısı.

Vatandaş ne yapıyor peki?
Ben yaşlıyım, ben hastayım, ben hamileyim, ben engelliyim, yorgunum, elimde alışveriş torbalarım var, nasıl inip çıkarım demiyor.
Onlarca basamak iniyor, uzun uzun, döne döne yürüyor ve onlarca basamaktan tırmanıp yukarıya, karşıya çıkıyor. İyi tarafından bakıyor olaya, hem yağmurda ıslanmadım, güneşte yanmadım diyor,yürüyüp gidiyor.

Bu şehrin, sivil toplum örgütleri, siyasi partileri, siyasi örgütleri ne yapıyorlar peki?
Bu düpedüz faşizmdir, demiyorlar.
Yaya yolumuzu geri istiyoruz, demiyorlar.
Gelin ey insanlar toplanalım, şu yolun üstüne oturalım, yaya yolumuzu alana kadar kimseyi geçirmeyelim, bu trafiği durduralım, demiyorlar.
Kötü tarafından bakıyorlar olaya, kızıp köpüren, yıkılacak elbet diyen demeçler yayınlıyorlar.

Devlet her yerde kol geziyor.
 


@ymbymb

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dünya Felsefe Günü’nde kendimize sorabileceğimiz ince sorular

Hiç doğmamış olduğunuzu hayal edin: Bu düşünce sizi rahatsız eder mi? Hiç yaşamamış gibi unutulacağınızı hayal edin: Bu sizi rahatsız eder mi?

“Etkin” olmaya çağrı: “Naturans III, Yeni Gündelik Yaşam” 

Çetin Balanuye, Naturans üçlemesinin bu son kitabında bizi, etkin olmaya ve diğer etkin insanlarla bir arada olmaya, dostluğa davet ediyor. Ben de bu davet doğrultusunda, bir ilk hareket olarak, herkese bu kitabı okumayı öneriyorum

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

"
"