29 Mayıs 2022

"Sokaklarda yürüyen canlı tablolarım var"

"Yasaktan sonra dövme yaptırma patlaması oldu. Hakikaten çok sıkılmış insanlar. Kimsenin umrunda değildi hastalık. Eve gelir misin diyen bile çok oluyordu. Gidip hapishanelerinde dövme yapmamı istiyorlardı sanki"

"Bir dönem dövmeci deyince akla sadece erkekler gelirdi. Dövmecilerin erkek olduğu algısı neyse ki azalmaya başladı. Kadın dövmeci de çok. Dövmeci dediğin sert olur, serseri olur, dark giyinir… Yok artık böyle bir gerçeklik. Ben dün mesela her yerimi sim doldurup dövme yaptım. Müşterim çok sevinmişti."

Böyle yanıtlıyor dövmeci camiasının nasıl bir camia olduğuna dair sorumu Yaz. Anlatırken bir yandan da hin bir gülümseme kaplıyor suratını. Ama bu oyunbozanlık aldatmasın. Yaz, dövme yaptığı ya da dövme üzerine konuştuğu zamanlar dışında çok sessiz. Kendi içinde, kendiyle bir insan. Çocukluğunda yaşadığı küçük şehirden kalma bir alışkanlığı bu. "Evde sakince takılıp televizyon seyreden, resimler çizen bir çocuktum, sokağa da pek çıkmazdım" diye anlatıyor çocukluğunu. O suskunluğu şimdi dövmelerle anlattığı hikâyelerle kırıyor "kendini gerçekleştirebildiği" Ankara'da.

İlk dövmenin trajikomik hikâyesi

Yaz, Ankara'ya 2013'te üniversite okumak için gelmiş. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmış. İlk sene hazırlıktan sonra okula biraz ara vermiş ve o arada dövmeci olmaya karar vermiş.

"Dövme yapmak istiyordum, ama buna pek cesaretim yoktu. Ya geri dönüşü olmayan hatalar yaparsam, ya elim kayarsa gibi endişelerim vardı. Yakın arkadaşlarımın dövme yapmayı öğrenmem konusundaki desteğiyle gaza geldim, ilk dövmemi yaptırdığım yerde işe başladım. Usta-çırak ilişkisiyle başlayıp, iki ay stüdyoya gelen dövme işlerini izledikten ve stüdyonun asistanlığını yaptıktan sonra bana da suni deriler ve bir makine aldık, dövme yapmaya başladım. Gönüllü arkadaşlarım üzerinde denedim ilk dövmelerimi, onlarla attım acemiliğimi."

Yaz'ın kendisine yaptırdığı ilk dövmesi bir rakam: 9. Yaptığı ilk dövme ise Ankara işi bir dövme: Hitit Güneşi.

"Dövmeyi yapmadan önce, bölgede dövmeye referans olması için bir transfer kağıdı yapıştırıyoruz. Bu referans, dövme yaparken silinirse işler karışıyor, zorlaşıyor. Ben de bu endişeyle, dövme yaparken bu transfer izi silinmesin diye, temizleme işlemlerinde çok fazla bastırmadan silerek devam ettim dövmeyi yapmaya. Uzun da sürdü, tam bitti derken, temizleyici solüsyonu sıkıp güzelce temizledim, bir de baktım, dövme yok. Dövmeyi yapmamışım. Korkak birkaç çizgi, silik izler dışında hiçbir şey yoktu. Sonra en baştan yaptım dövmeyi."

Yaptığı dövmeler arasında en sevdiğinin hangisi olduğunu da soruyorum. "Hepsi benim bebeklerim" diye politik bir cevap beklerken, Yaz çok net bir cevapla beni şaşırtıyor:

"Yaratıcı fikirlerle gelip, benim hayal gücümü de işin içine katmak isteyen müşterilerle çalışmayı çok seviyorum. Zamanında tutsak hayvanlardan yola çıkarak bir dövme tasarımı istenmişti benden, bunu genişletip güzel bir hikâyeye sığdırarak, kompozisyonlu bir dövme yapmıştım. Ama bunun tam aksine, hiçbir hikâyesi, anlamı olmayan dövme fikirlerine de bayılıyorum. İnsan vücudunu bir 'tapınak' olarak görenlerden değilim galiba. Anlamdan, anlam arayışlarından bana biraz gına gelmedi değil. Bu sıralar minik minik, rengarenk işleri bir araya topladığım alakalı-alakasız çalışmalara ağırlık veriyorum."

Pandemiden sonra dövme yaptırmaya koşan insanlar

Vegan malzemelerle dövmeler yapmaya devam ediyor Yaz. Öncesinde Ankara'da birkaç stüdyoda çalışarak ekip ruhunu deneyimledikten sonra, çalışmalarına kendi stüdyosunda devam ediyor, zaman zaman şehir dışına çıkıp konuk sanatçı olarak farklı stüdyolarda dövme yapıyor. Ama kendi stüdyosuna geçmesi talihsiz bir zamana, pandemiye denk gelmiş. Şimdi diğer dövmeciler gibi Yaz da çalışamadığı zamanları kapatmaya çalışıyor. 

"Pandemi ilk vurduğunda işler durdu haliyle, yasaklar nedeniyle birçok dövme sanatçısı gibi ben de bu durumdan olumsuz etkilendim. Ama bu krizi fırsata çevirmek için çok iyi nedenlerim vardı. Kendime vakit ayırmayı, dövme tarzıma yansıtmak istediğim şeyler konusunda düşünmeyi, sanat adına derin araştırmalar yapıp sabahlamak isteyeceğim geceler, dışarı çıkmak zorunda kalmayacağım bir süre fikri bana çok iyi hissettirmişti. İş yapmadığım dönemde de boş durmadım bu yüzden. O dönemde okuduğum ve çok sevdiğim bir Julia Cameron kitabında, yazarın çok sevdiğim bir sözü bana ilham olmuştu. Sanatın bir duyarlılık atmosferinde doğduğunu söylüyordu. Kuyu boşsa, çıkmazdan ve umutsuzluktan ulaşabileceğiniz her şeyle doldurun, kendinize yaratıcı bir zaman ayarlayın, diyordu. Zamandan daha bol bir şey yoktu o an zaten, ben de kuyumu doldurmaya başladım."

Pandemi sonrasını soruyorum. Hapishane dövmelerinden başlıyor anlatmaya. Hapishanelerdeki dövmelerin belki de içeride çok sıkıldıkları için bu kadar yaygın olduğunu söylüyor. Pandemi sonrasında dövme yaptırmak isteyenlerin sayısında patlama olduğunu söyleyerek bunu da hapishane koşullarına bağlıyor.

"Yasaktan sonra dövme yaptırma patlaması oldu. Hakikaten çok sıkılmış insanlar. Kimsenin umrunda değildi hastalık. Eve gelir misin diyen bile çok oluyordu. Gidip hapishanelerinde dövme yapmamı istiyorlardı sanki."

Dövme tutkusunun gerisine gittiğimizde çocukluğunda resim yapmayı çok sevdiğini, ancak bir türlü resim derslerinin o kuralcı yapısından keyif alamadığını anlatıyor. Dövme ile resim arasında sıkı bir bağlantı olduğunu söylüyor. Küçükken ressam olmak istediğini ama dövmeci olduğu için çok mutlu olduğunu da ekliyor. "Ortalıkta, sokaklarda yürüyen tablolarım, canlı bir sergim var. Her gün birilerine gösteriliyor. Fena mı" diyor ve en sevdiği ressamdan, Kandinsky'den bahsediyor.

Kandinsky, Yaz'ın çalışmalarında da sık sık izlerini görüp sesini duyabileceğiniz, ona ilham olan ve en sevdiği ressam. Algılama biçimi farklı olan bu ressamdan ve sinesteziden bahsediyor Yaz. Geçmişi Antik Yunan'a kadar uzanan "sineztezi" kavramıyla açıklanan bu durum, birleşik duyu anlamına gelerek, bireylerde herhangi bir duyunun uyarımıyla farklı bir duyunun da tetiklenerek ortaya çıkması durumu. Kendi algı dünyasını da onunkine benzetiyor, bu ressamla yakın bir bağ kuruyor, yaptığı dövmelerde oluşmakta olan yeni tarzında, soyut, geometrik desenlere yer veriyor, başka duyulara da hitap etsin istiyor çizdikleri.

Eski sevgili isimleri

Peki, kendisine dövme yapıyor mu? En sık karşılaştığı sorunun bu olduğunu söylüyor ve şöyle yanıtlıyor: 

"Evet, birkaç dövme yaptım kendime, fakat bu sanıldığı kadar kolay değil. Bunun için öncelikle biraz vücut esnekliği gerekiyor bence. Ve biraz da sabır. İnsanın kendi canını acıtması biraz ilginç bir deneyim. Acıdı, boynum yoruldu, neyse, iyileşsin de devamını yaparım sonra, deyip yapmadığım, yarım kalan dövmelerim var vücudumda."

Dövme yaptırmak iyi, hoş da pişman olanlar olmuyor mu? Dövmede son pişmanlık işe yarıyor mu? Dövme kapattırmaya gelenlerin de olduğunu söylüyor Yaz. Dövme kapattırmaya gelenler arasında ise bir grup öne çıkıyor: Eski sevgilisinin ismini dövme yaptıranlar.

"En çok eski sevgili ismi kapattırmaya gelenler oluyor. Dövmeyi kapatacaksanız model çok önemli. Bir dövmeyi tertemiz bir mandalayla kapatamazsın. Kapanması için daha dark, daha yoğun bir şey gerekli. Ben uzay arka planlı dövmeleri çok öneriyorum. Birçok şeyi kurtarıyor. Sevgilisinin ismini yazdırıp sonra kapattırmak isteyenler çok olduğu için isim yazdırmaya gelenlere genelde emin misin diye soruyorum. Genelde de emin oluyorlar. Ama bilmiyorum benden sonra kapandı mı o dövmeler?"

Yazarın Diğer Yazıları

'Dünyaya kafa tutan Türkiye'ye yakından dokunmak: TEKNOFEST'lerle örülen yeni siyaset ne anlatıyor?

"Evet, asgari ücret yetmiyor. Evet, kiralar artıyor. Evet, yaşamak güçleşiyor. Ama TOGG var, İHA ve SİHA’lar var. Teknoloji üzerinden yeni bir hikâye yarattılar. 'Yeni bir Türkiye var 'dediler ve bu yeni Türkiye’nin ekran yüzü de savaş gemisi TCG Anadolu, milli araba TOGG ve savunma sanayiindeki gelişmeler oldu"

"Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi, adalet yerini bulsun"

Ecem Seçkin davasında azalarak biten nefret olmadı

Gençler neden intihar ediyor?

TV kanallarında ya intihar eden gençlerin psikolojilerinin ne kadar bozuk olduğunu izliyoruz ya da yine ruh sağlığı uzmanlarının uyarılarıyla, intiharı bir sebebe bağlamamaya çalışan, kişisel hikâyesinden uzak durmaya çalışırken ne diyeceğini bilemeyen bir haberciliği görüyoruz