26 Ocak 2024

Yoksullaşmanın, ezilmenin kanıtı

Refahta bu ölçüde gerilemeye, enflasyon altında ezilmeye rağmen... Nasıl oluyor da, AKP hâlâ en yüksek oy alan parti?.. Belediye seçimlerinde hâlâ iddia sahibi?..

"2022'de büyük sanayi kuruluşlarının net katma değerden aldığı pay rekor kırarken, emeğin aldığı pay son kırk yılın en düşük seviyesine inmiştir.".

Bu bilimsel cümleyi ben Türkçeye çeviriyorum:

"- AKP iktidarında zengin daha zengin olurken,

- Çalışanlar son kırk yılın en büyük yoksulluğuna uğruyor.".

Başkent Üniversitesi öğretim görevlisi Berke Duvan Emek Araştırma Dergisinin 2023 Aralık sayısında bir araştırma yayımlıyor.

"1980'lerden günümüze neoliberal politikalar altında Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunda istihdam, verimlilik ve bölüşümün seyri." başlığını taşıyan araştırmada Berke Duvan son kırk yılın emek ve sermaye açısından analizini yapıyor.

Çalışanların yoksullaşması o analizde bilimsel olarak kanıtlanıyor.

1980'den günümüze, Türkiye zaman zaman ekonomik krize düşüyor.

"Kriz." nedir?..

- Emek ile sermaye arasındaki ilişkinin,

- Aynı anda sermayenin kendi içindeki ilişkinin yeniden düzenlenmesi anlamını taşıyor.

Çalışanlar her krizden biraz daha yoksullaşarak, sermaye daha çok kâr elde ederek çıkıyor.

Sert düşüş

Duvan'ın şöyle bir tespiti var:

"1998 - 2011 arasında ücretlerin katma değerden aldığı pay nisbeten istikrarlı bir seyir izlemiştir. 2011 - 2016 arasında emek lehine nisbi bir iyileşme yaşanmış, ancak 2019'dan itibaren emeğin aldığı pay sert bir biçimde düşmüştür.".

2019'dan sonra?..

Siyaseten ne oluyor?..

"Tek adam rejimine geçiliyor.".

Ve:

"2022 itibariyle emeğin payı tüm serinin en düşük seviyesine inmiştir.".

Ne demek "tüm serinin."?..

Son kırk yılın en düşük seviyesi demek!..

Yoksullaşma

En büyük 500 sanayi kuruluşundan hareketle...

1991 yılında:

Çalışanların toplam ücreti 500 sanayi kuruluşunun satış gelirlerinin yüzde 19.5'ine eşit.

2022'de toplam satış gelirlerinin yüzde 4.3'üne eşit.

Bunun adı yoksullaşma, ezilme, büyük refah kaybı.

Aynı araştırmada bir başka tespitle:

"2022 itibariyle, toplam işgücü ödemeleri reel olarak, 1993 seviyesinin altındadır.

2002'deki seviyenin yüzde 10.5 altında kalmıştır.".

Buna karşı sermayenin geliri katlanarak artıyor.

Çünkü sendika yok

Berke Duvan'ın araştırmasında emeğin payının düşmesindeki etkenler sıralanırken, dikkat çeken bir vurgu var:

"Emeğin toplam gelirden aldığı payın gerilemesinde sendikasızlaşmanın büyük etkisi var.

Sendikalı işçi ücretleri sendikasız işçi ücretlerinden daha yüksektir, bu fark özel sektörde daha belirgindir.".

Özel sektörün sendikaları neden engellemek istediği buradan belli.

69'dan 9'a

AKP'nin izlediği ekonomik politika en büyük 500 sanayi kuruluşunda mülkiyet ve sermaye yapısını ciddi biçimde değiştiriyor:

"1982'de ilk 500 içerisinde 69 kamu kuruluşu varken, 2022'de bu sayı 9'a gerilemiştir.".

Aynı konuda bir başka çarpıcı gerçek şu:

"1982'de en büyük on sanayi kuruluşunun tamamı kamuya ait iken, 2022'de ilk on kuruluş arasında tek bir kamu kurumu yoktur.".

İPRAŞ, TPAO, Türkiye Kömür İşletmeleri, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri, Ereğli Demir Çelik, Türkiye Şeker Fabrikaları, PETKİM, SEKA, Çay Kur, Azot Sanayi.

Ne bunlar?..

1982'de 500 sanayi kuruluşu arasında ilk ona girenler, hepsi kamu kuruluşu.

Nerede onlar şimdi?..

Özelleşti, satıldı, Cumhuriyet'in birikimleri toz duman oldu!..

AKP kimin iktidarı?

Özetle, Berke Duvan şu sonuca varıyor:

"Büyük sanayi kuruluşlarının katma değerden aldığı pay 2018'de yüzde 10.9 iken,

2022'de yüzde 54.5'e çıkmıştır. 1982'den bu yana bu bir rekordur.".

Şu kazanca bakar mısınız!..

Ya çalışanlar?..

Aynı süre içinde...

"2018'de ilk 500 sanayi kuruluşunda çalışanların katma değerden aldığı pay yüzde 54.7 iken, 2022'de yüzde 26.9'a düşmüştür. Son kırk yılın en düşük seviyesidir bu.".

Gelir bölüşümünün çalışanlar aleyhine nasıl bozulduğunu gösteren bir başka kanıt da bu tespit.

Bu ekonomik çözümlemelerin bana göre siyasi tercümesi var.

AKP kimin iktidarı?..

Sermayenin iktidarı.

Refahta bu ölçüde gerilemeye, enflasyon altında ezilmeye rağmen...

Nasıl oluyor da, AKP hâlâ en yüksek oy alan parti?..

Belediye seçimlerinde hâlâ iddia sahibi?..

Siyaseten ve sosyolojik olarak incelenmesi  gereken bir durum.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Kobani kararı: Erdoğan Kürtlerle köprüleri attı

Erdoğan gibi politikanın her yönünü iyi bilen ve kullanan birisi, bunu nasıl göze alabiliyor?..

Bunu bile gördük: Yasa geriye işliyor!..

"Geçmişe dönük yürütülen o madde, kooperatiflerde faal ortak oldukları halde, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olanlara yeni bir alan açıyor, böylece eski kuralın içerdiği yaptırım önlenmek isteniyor"

Patronlara selam = 30 Haziran 2021'in Kopyası

"Tasarruf" adı altında, dişe dokunan hiçbir önlem olmadan, hem aynı konuları sıralıyor,  "yeni" diye yutturmaya çalışıyorlar