- 11 Mayıs 2014, Reyhanlı katliamı, 52 kişi öldürülüyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı geliyor.

 - 10 Ekim 2015, Ankara Gar katliamı, 103 kişi öldürülüyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı geliyor.

- 12 Ocak 2016, Sultanahmet katliamı, 12 kişi öldürülüyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı getiriliyor.

- 11 Aralık 2017, Dolmabahçe katliamı, 44 kişi öldürülüyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı getiriliyor.

Bu kadar büyük katliamların yanı sıra örneğin...

- 7 Temmuz 2018, Çorlu treni kazası, 25 kişi hayatını kaybediyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı getiriliyor.

- 28 Kasım 2018, Gebze’de viyadük çöküyor, üç işçi hayatını kaybediyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı getiriliyor.

- 13 Aralık 2018, Ankara hızlı tren kazası, 12 kişi hayatını kaybediyor. Haberlere ve görüntülere yayın yasağı getiriliyor.

Akla ilk gelen katliamlar ve kazalar bunlar.

Ya yürütülen adli soruşturma ya da bir katliamda insanlık dışı görüntüleri toplumsal vicdan açısından yayınlamanın sakıncaları dikkate alınarak bu haber ve görüntülere yasak getiriliyor.

Bu tür yasaklar dünyanın her yerinde geçerli.

Yeni Zelanda katliamı

Geçen hafta sonu dünya yeni bir korkunç katliamla sarsılıyor. Yeni Zelanda’da camiye saldıran bir terörist cuma namazı kılan Müslümanları, 50 kişiyi öldürülüyor.

Yabancı TV’lere bakıyorum, Amerikan, İngiliz ve Alman TV’lerine...

Yabancı gazetelere bakıyorum, Amerikan, İngiliz ve Alman gazetelerine...

Yerli ve yabancı Internet sitelerine bakıyorum...

Hiç biri Yeni Zelanda görüntülerini yayınlamıyor, yayın yasağı geldiği için değil, zaten yasak yok, kendiliğinden, vicdani açıdan, o görüntülerin toplumsal yara açmasını önlemek açısından, söz birliği etmişçesine, kimse yayınlamıyor.

Tekirdağ mitingi

Buna karşılık, Tayyip Erdoğan üç gün önce Tekirdağ mitinginde Yeni Zelanda’daki saldırının görüntülerini miting alanında yayınlatıyor, orada toplananlara gösteriyor.

Neden?..

Çünkü, saldırı bir camiye ve Müslümanlara...

Oradan hareketle...

“İşte, her yerde Müslümanlara saldırı var” demeye getirerek, bir kaç oy toplamayı amaçlıyor.

Hiçbir yerli ve yabancı gazete ve TV’nin kendiliğinden yapmadığını, Erdoğan yapıyor.

O saldırı sahnelerini mitingi yayınlayan tüm haber kanalları gösteriyor.

Çok merak ediyorum...

O miting öncesi ve sonrası Tekirdağ’da bir anket yapılmış olsa, o görüntülerden sonra, Tekirdağ’da AKP belediye başkanı adayanın oyu acaba artmış mıdır, yoksa azalmış mıdır?..

Artmış ise, kaç artmış olabilir?..

Telaşın göstergesi

Tekirdağ türü bir mitingi Türkiye ilk kez yaşıyor.

Bu miting, her yola başvuran AKP’deki telaşın yeni bir göstergesi.

Türkiye içinde çeşitli katliam görüntülerini, cinayet ve kaza haberlerini yasaklayan bir iktidar şimdi Yeni Zelanda katliamını miting meydanlarına taşıyor.

Demek ki, AKP bu seçimlerde çok sıkışmış durumda.

Özellikle İstanbul ve Ankara’yı kaybetme korkusu tavan yapmış durumda.

“İstanbul ve Ankara bıçak sırtında” sözü boşuna değil.

Parayla mitinge katılmak

Halk arasında bir söz vardır ya... Hatta, şarkısı bile var, “parayla saadet olmaz” diye...

“Parayla saadet olmaz” ama, “parayla miting olur”!..

Son yıllarda rastlıyoruz ama, bu sefer bu iş çok ciddi, hatta organize bir biçimde.

Belli organizasyon ya da WhatsApp gurupları var. Onlar üzerinden örneğin...

-Bekarlığa veda partilerine,

-Hava alanında karşılama törenlerine

ve son zamanlarda seçim mitinglere parayla katılma seansları düzenleniyor. Son derece profesyonel bir biçimde.

50 lira ile 150 lira arasında değişiyor mitinge katılma ücreti.

Gidecek, orada salonu ya da alanı doldurmaya çalışacak, bir, iki saat karşılığında ne vergisi var, ne  sorumluluğu, 50 ya da 150 lira cepte...

Fena kazanç değil, hele de her dört gençten birinin işsiz olduğu bu ülkede, taş atıp da kolu mu yoruluyor, gidip orada duruyor.

Maksat, alan dolu görünsün.

Sol Haber Portalı’nda oraya katılan ve bu “işi” anlatanlarla yapılan röportaj var, Ali Ufuk imzalı.

Yani, miting alanlarına inanmayın siz!..

Birkaç oy uğruna nelere başvuranların telaşına bakın siz!..