27 Haziran 2020

En vazgeçilmez "kırmızı çizgilerden" biri

AKP’nin planı çalışma hayatını, işçinin geçimini temelden sarsacak bir olay. Karardan vazgeçilmezse, Türkiye’yi sarsacak bir olaya dönüşmesi işten değil

O sırada Çalışma Bakanı, Şubat 2016’da. DİSK Genel Kurulu'na katılıyor.

2016... Genel kurulda ele alınan konulardan biri de, kıdem tazminatı. AKP Hükümeti kıdem tazminatında farklı bir düzenleme planlıyor. Genel kurulda bu konu açıldığında, işçilerden protesto sesleri yükseliyor.

Çalışma Bakanı Süleyman Soylu genel kurulu terk ediyor.

2016 ne kelime, AKP iktidara geldiğinden bu yana, on sekiz yılda dokuz Çalışma Bakanı gelip geçiyor ve her çalışma bakanının gündeminde kıdem tazminatı var. Dolayısıyla, on sekiz yıldır AKP kıdem tazminatını bir biçimde evirip çevirip, işçilerin bu "olmazsa olmaz hakkını" yontmak peşinde koşuyor.

Bir iş sözlemesinin feshi ya da emeklilik halinde, çalışılan her tam yıl için otuz günlük brüt ücret tutarında işçiye kıdem tazminatı ödeniyor. Tazminatın hesaplanmasına işçiye ödenen ücretin yanı sıra, kendisine düzenli olarak sağlanan yol parası, yemek parası, ikramiyelerin de brüt tutarları dikkate alınıyor.

Kıdem tazminatı işçilerin en büyük güvencesi. Kızına, oğluna düğün yapmasının, kendine ev almasının, hayatını sürdürmesinin temel aracı.

Bunun içindir ki, sendikacıların dile getirdiği gibi, "işçlerin kırmızı çizgisi, işçilerin son kalesi". Kıdem tazminatı olmayan bir işçinin iş güvencesinden söz etmek mümkün değil.

Bugün işçilerin yüzde 94’ü kıdem tazminatı hakkına sahip.

Nasıl bir model

Geçenlerde Tayyip Erdoğan Saray’da bazı sendika başkanları ile işveren temsilcilerini toplantıya çağırıyor. DİSK hariç!.. Oysa, Ocak 2019 itibariyle DİSK’in 171 bin 428 üyesi var, aileleriyle birlikte yarım milyonu aşan bir topluluk. DİSK’i görmezden geliyor.

AKP kıdem tazminatını ne yapmak istiyor?..

Kıdem tazminatını kaldırarak, yerine Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi getirmeyi düşünüyor. Birkaç model üstünde duruyor.

Birinci modele göre: İşçi 60 yaşına kadar bu sistemden yararlanamıyor. 75 yaşını doldurmadan da, toplu ödeme alamıyor. 60 yaşını doldurduğunda, biriken paranın sadece yüzde 25’i işçiye ödeniyor. Kalan kısmı emekli olduğunda yaşlılık aylığına ekleniyor.

Kazanılmış kıdem tazminatı verilmiyor. Bir fona aktarılıyor.

İkinci modele göre: İşçiye kıdem tazminatı için prim ödeme yükümlülüğü getirilmek isteniyor. Hesaba göre, işçi prim ödemesinden dolayı yüzde 3.33 kayba uğruyor.

Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle birlikte, özünde işçilerin iş güvencesi kayboluyor, işverenlerin işçileri daha kolay işten çıkarma imkanı beliriyor.

Bir başka hazırlık yaşla ilgili. Buna göre, 50 yaş üstü ve 25 yaş altı işçilerin "belirli sürelerle" çalıştırılması kolaylaştırılıyor. Böylelikle, patronlar hem kıdem tazminatından hem de ihbar tazminatından kurtulmuş oluyor.

Tam patronların arayıp da bulamadıkları bir sistem.

Türkiye İşveren Sendikaları’nın (TİSK) bu yöndeki isteğini içeren bir rapor var.

Demokrasilerde yok

Kısaca, işçilere "kıdem tazminatını unutun" projesi!..

Oysa, o tazminat işçinin en büyük güvencesi, kıdem tazminatı giderse, işçi ne yapacak?.. Yaşamını, ailesinin geçimini nasıl sürdürecek?..

O paralar bir fona devredildikten sonra, gerisini artık siz hesap edin!. Kim bilir, kimler, nasıl kullanacak?.. Genel olarak "fonların" durumu malum!..

Zaten kıdem tazminatına ilişkin böyle bir uygulama hiçbir demokratik ülkede yok. Bizde de, çok uzun yıllar sonunda kazanılmış bir hak.

Türk - İş

AKP’nin kıdem tazminatı planı kamuoyuna mâl olduktan sonra bazı sendikalar protesto gösterisinde bulunuyor. Sendikalar arka araya açıklamalarda bulunuyor.

Dün de Türk - İş Başkanı Ergün Atalay esip savuruyor:

"Türk - İş’in üç ayrı genel kurulunda bu konuda allınan grev kararı vardır. Grev bizim keyif aldığımız bir şey değildir. Ancak, kıdem tazminatı işçilerin temel direğidir, yıllardır döktürleri terin karşılığıdır. Kıdem tazminatını çekerseniz, çalışma hayatı çöker. 81 ilde temsilcilerimiz 1.5 milyon el ilanı dağıtacak ve bunu halka anlatacaktır. Hükümet kararında ısrar ederse, genel greve gitmemiz kaçınılmaz olacaktır".

Hükümetle arasında su sızmayan, hükümet adına herkesin gözü önünde mikrofonları kapatıp, AKP bakanlarına el pençe divan duran Türk - İş Başkanı Ergün Atalay bugün böyle diyor, yarın ne yapacağını kimse bilmiyor.  

Türk - İş şunu yapar, bunu yapar, bilinmez. Ancak, AKP’nin planı çalışma hayatını, işçinin geçimini temelden sarsacak bir olay.

Karardan vazgeçilmezse, Türkiye’yi sarsacak bir olaya dönüşmesi işten değil.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"