“Facia...”
“Hesabı sorulacak...”
“Sorumlular Mutlaka Cezalarını Görecek...”
“Benzer Faciaların Önlenmesi İçin Gerekli Tedbirler Alınacak...”
Bunlar 9 Temmuz 2018 günkü gazetelerin manşetleri.
Bir gün önce, 8 Temmuz 2018’de Çorlu yakınlarındaki tren kazasında 25 yurttaşımız hayatını kaybediyor, 340 yurttaşımız yaralanıyor.
Hükümetten, en üst düzeyden, TCDD’den açıklamaların bini bir para. Ulaştırma Bakanı Ahmet Aslan aslanlar gibi ortaya çıkıyor ve açıklıyor:
"Yılda bir kez yapılması gereken kontroller Nisan ayında yapılmış. 8 Temmuz'da 10.40 itibarıyla 07.00 trenimiz bu yolu kullanmış, 14.20 ile 15.10 arası metrekareye saatte 32 kilogram yağmur düşmüş, oradaki menfezde suya doygunluk nedeniyle olağanüstü şişkinlik olmuş. Tren raylarıyla menfez arasındaki malzemeyi götürmesi sonucu boşluk oluşturmuş. Lokomotif hattan geçtikten sonra o boşluk anlaşılmış, lokomotif ve birinci vagon yoldan çıkmadan devam etmiş, diğer vagonlar yan yatmıştır”.
TCDD’den açıklama
Bakandan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü açıklama yapıyor:
“Kaza öncesinde saat 14.25 ile 14.54 arasında metrekareye 27.4 kilogram yağmur yağdı. Yağmur, sele dönüştü. Sel, menfez ile ray arasındaki bir metre yükseklikte ve 10 metre genişlikte toprak ve çakılı alıp götürdü. Rayların altı tamamen boşaldı. Bölgede 150 yıldır böylesi bir taşkın yaşanmadı. Bu nedenle bölge, "riskli alan" kapsamında da değildi”.
Meteoroloji Mühendisleri Odası
Kaza sonrasında çeşitli mühendis odaları açıklama yapıyor. Bakanın ve TCDD’nin açıklamasıyla birlikte, gerçeği öğrenmek üzere bunları okumak gerekiyor. Önce Meteoroloji Mühendisleri Odası:
“Çorlu Meteoroloji İstasyonunun yağış analizlerine göre bölgede meydana gelen yağışlar yedi yılda bir görülmesi mümkün yağışlardır. Bu anlamda yağış yönünden bizleri şaşırtan ve beklenmeyen yağışlar değildir”.
Bu teknik açıklama Bakanı ve TCDD’yi ofsayda düşürüyor. Resmi sözler hikaye kalıyor.
Jeoloji Mühendisleri Odası
Kazayla ilgili Jeoloji Mühendislerinin tespitleri şöyle:
“Saat 11.00 ile 12.26 arasında bölgeye düşen 32.4 mm’lik yağışın söz konusu menfeze yüzey akışı olarak ulaşması ve görülen tahribatı yapması, kaza anına kadar geçen yaklaşık üç saat içinde menfezde ve menfez üstünde bu zararın görülememiş olması sorgulanmalıdır.
Bakanlığın açıklaması itiraf niteliğindedir. Zeminin jeolojik ve meteorolojik özellikleri dikkate alınarak, menfez üstü ve çevresinde taşkın sularına karşı yapılması gereken dolgu ve koruyucu duvarların usulüne uygun yapılmadığı görülmektedir. Facianın meydana geldiği menfez geçişinde mühendislik parametrelerinin dikkate alınmaması ve toprak dolgu yapılması kazaya adeta davetiye çıkarmıştır”.
Bakan ve TCDD bir kez daha açıkta kalıyor.
Makina Mühendisleri Odası
Kazaya dönük olarak inceleme yapan Makina Mühendisleri Odası yine teknik içerikli bir açıklama yapıyor.
“Kazanın gerçekleştiği alan dere yatağı üzerindedir. Bu hat, travers–zemin bağlantısı tekniğine uygun yapılmamıştır, mühendislik açısından birçok yanlışı içermektedir. Bu durumdaki bir hattın altyapı, yenileme-bakım-onarım çalışmalarının uzman kadro tarafından teknik gerekliliklere uygun ve daimi olarak yapılması gerekir. Demiryollarında günlük kontrol yapan yol bekçileri uygulamasının yerine başka bir denetim ve gözetim sistemi kurulmadan beş yıl önce kaldırılmış olması da bu kapsamdaki bir başka ihmal ve yanlışa işaret etmektedir. Bu noktada demiryollarında kontrol zafiyeti yaşandığı dikkat çekmektedir. Kazanın yaşandığı hat yaklaşık 150 yıllık olup; bu hattın düzenli bakım ve kontrolünün gerektiği açıktır. Hat bekçileri aracılığıyla günlük yapılan kontrolün elektronik olarak yapılması yöntemine geçilmiştir. Burada sorun elektronik olarak yapılan denetim değil, bu denetimin haftada 2 gün ile sınırlandırılmış olmasıdır”.
Bakan ve TCDD bir kez daha açığa düşüyor.
Elektrik Mühendisleri Odası
Sırada Elektrik Mühendisleri var:
“Bu hattın her gün işlediği dikkate alındığında tren yolu kontrolünün de her gün yapılması zorunludur. Eğer elektronik olarak kontrol sistemi her gün yapılamıyorsa, hat bekçisi dediğimiz çalışanların görevlerine devam ettirilmesi gerekmektedir.
Diğer önemli bir husus tren yolunun bakım çalışmalarıdır. TCDD’nin 2016 yılı istatistiklerine göre, toplam 25 bin 616 adet köprü ve menfezin 22 bin 462 adedi 50 yaşın üzerindedir. 5434 adet köprü ve menfez ise 101 yaşın üzerindedir”.
Bu bilimsel açıklamalar karşısında, resmi açıklamalar “günü kurtarmak, olayı saptırmaktan” öte anlam taşımıyor.
Gerçekler gün gibi ortada. Bilim ve teknikten uzakta ihmal, ihmal, ihmal. Sonuç 25 kişi hayatını kaybediyor. Üç yüzden fazla insan yaralanıyor.
Ya cezalar ne oldu?
Kaza sonrasında olaya savcılık el koyuyor, bilirkişi heyeti oluşturuluyor. Heyet “kazada dört yetkilinin asıl kusurlu, asıl sorumlu olduğunu” tespit ediyor. O kişileri mahkeme tutukluyor.
Dün ne oluyor?
Dün Çorlu’daki kazanın duruşması var.
Kazada asıl sorumlu, asıl kusurlu görülen dört kişi mahkeme kararıyla adli kontrol kaydıyla serbest bırakılıyor.
Bir başka kazaya kadar...
Duyar gibiyim, “kazada hayatlarını kaybedenlere rahmet, ailelerine sabır diler, yaralılarımıza acil şifalar dilerim”.