11 Temmuz 2018

Bir kişi bu kadar işin üstesinden gelemez

"Yasama, yani Meclis zaten fiilen devre dışı.Yargı zaten çok ağır yaralı ve bağımlı. Bu demokrasi değil..."

Abıhayat (yaşam suyu), mineralli su, mango, kavun, çubuk vanilya, taze adaçayı yapraklarının bulunduğu soğuk içeçek turkuaz renkli çanta içinde,yanında sandviç, meyve suyu ve akide şekeri ile...
Özel basılmış bir lira...
Yine turkuaz renkte özel rozet, üzerinde “Cumhurbaşkanının Göreve Başlama Töreni” yazıyor.
Bunlar törene katılanlara dağıtılıyor.
TSK Armoni Mızıkası...
Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu...
TSK Mehteran Takımı...
Bunlar da, törende çeşitli müzik çalıyor.
Atlı Tören Birliği eşliğinde güllerle donatılmış makam arabasında Tayyip Erdoğan tören alanına geliyor.
Arabanın önünde ve arkasında tören birliği...
Bir ihtişam, bir gösteri...
Sanki bir padişah tahta çıkıyor, dualar eşliğinde.
Osmanlıda padişahların tahta çıkış töreni, yani o törene has deyimle, “cülus”...
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi dahil, böyle tantanalı bir tören görmüyor.

Çok yetkili ama çok sorumsuz

Erdoğan’ın elde ettiği yetkiler aslında tam bu törene uygun. Son yayınlanan 703 sayılı KHK ile Erdoğan anayasal anlamda artık gerçekten tek adam.
Üstelik, yaptığı işlerden sorumlu değil, aldığı kararlardan sorumlu değil.
Onu denetleyecek hiç bir anayasal kurum yok.
Çok ama çok yetkili, ancak çok ama çok sorumsuz.
Dünyanın hiç bir demokrasisinde olmayan çok özel bir durum, çok özel bir rejim. Bu demokrasi filan değil.
Hiç kimseye, hiç bir kuruma hesap vermek zorunda değil, Meclis dahil.

233 madde

Son yayınlanan 703 sayılı KHK aslında tarihçiler açısından müthiş bir kaynak. 233 maddeden oluşan bu KHK ile rejim bütünüyle değişiyor, var olan kurumların tamamı Erdoğan’a bağlanıyor.
703 sayılı KHK’yı dün başından sonuna kadar sabırla okuyorum. Çıkardığım notlar, başka deyimle, Erdoğan’ın yetkileri dudak ısırtıyor. Şöyle gelişi güzel bir ayıklama yaparsak, örneğin:
-Posta hizmetlerinin yürütülmesine de...
-Polislerin kıyafetlerine de...
-Vize bağışıklığına da...
-Vize sürelerine de...
-Yabancıların pasaport koşuluna da...
-Türkiye’ye göç edenlere ya da göçlerin çıkışına da...
-Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü kaldırıldığı için gazetecilerin basın kartına da...
-Devletin gelir ve giderlerine de, yani vergilere de...
-Tarihi binaların onarımına da...
-Devlet Su İşleri hizmetlerine de...
-Harita Genel Müdürlüğü hizmetlerine de...
-Karayolları hizmetlerine de...
-Milli Piyango hizmetlerine de...
-Posta hizmetlerine de...
-Danışma ve denetim yapan kurullarda görev alanların huzur hakkı miktarına da...
-Akla gelebilecek bütün ihalelere de...
-Üklenin neresinde hangi yatırımın yapılacağına da...
-Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatrolarına da... Belki orada oynanacak oyun ve gösterilere de...
Erdoğan tek başına karar veriyor.
İç ve dış politika, terörle mücadele, aklınıza daha ne geliyorsa, hepsine tek başına o karar veriyor.

Bütün atamalar ona bağlı

703 sayılı KHK ile Devlet Personel Dairesi kaldırılıyor.
Bir devleti devlet yapan kurumların tamamı, ister sosyal işler, ister ekonomi, ister sağlık, ister eğitim, ister ulaştırma, ister imar, ister iç güvenlik, ister dış güvenlik, ister enerji aklınıza ne geliyorsa...
Devletteki bütün atamalar Erdoğan’nın yetkisinde.

YAŞ kalkıyor

YAŞ, Yani Yüksek Askeri Şura bu KHK ile kalkıyor.
Yüksek Askeri Şura doksan yıldır ordudaki terfiler, atamalar, emeklilik ve ihraçlardan yetkili bir askeri kurum.
YAŞ kalkınca...
Herhangi bir teğmenin terfisinden herhangi bir generalin terfisine ya da ihracına ya da emekliliğine artık Erdoğan karar veriyor. Terfi, emeklilik ya da ihracın zamanını o belirliyor.
Kısaca, ordu bütünüyle Erdoğan’ın emrinde.
Bunun askeri vesayetin kaldırılması ile uzak yakın ilgisi yok.

Okullara din hizmeti

Aynı KHK’da çok çarpıcı bir kural daha getiriliyor. Bundan böyle:
Bütün okullara, yurtlara, gençlik merkezlerine, hapisanelere, sağlık kurumlarına Diyanet İşleri Başkanlığının manevi danışmanlık ve din hizmeti vermesi öngörülüyor.
Ne demek “din hizmeti ve manevi danışmanlık”?..
KHK’da bu “hizmet” ve “danışmanlığın” tanımı yok.

Altından nasıl kalkacak?

Elbette Bakanlıklar var, Bakanlar var, genel müdürler var. Ancak, herhangi bir kurumda akla gelebilecek bütün atamalar, bütün hizmetler bundan böyle sürekli olarak Erdoğan’a soruluyor.
Hepsinde son karar Erdoğan’ın yetkisinde.
Tek bir kişinin bu yükün altından kalkması mümkün değil. Böyle bir yükün pratiği yok. Olamaz da.
Peki, ne olacak?..
Çok basit, sistem bir süre sonra tıkanacak.
Kağıt üstünde olmasa da ve hatta belki de yeniden kağıt üstünde, Erdoğan ister istemez bu yetkilerinin önemli bölümünü devretmek zorunda kalacak.
Yasama, yani Meclis zaten fiilen devre dışı.
Yargı zaten çok ağır yaralı ve bağımlı.
Bu demokrasi değil.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"