17 Ağustos 2022

400 bin insan adına 50 gündür eylem

"Haksızlığa uğrayan dört bine yakın akaryakıt istasyon sahibi. Onlar üzerinden mağdur olanların sayısı, o istasyonlarda çalışan 120 bin dolayında kişi, aileleriyle birlikte geçim derdine düşen 400 bine yakın insan"

Sonunda Türkiye'de bu da oldu!..

Öğrenciler, işçiler, akademisyenler, doktorlar, kadınlar, çevreciler, sanatçılar, çiftçiler, emekliler, avukatlar, mühendisler, çeşitli sivil toplum kuruluşları...

AKP iktidarı süresince hemen her meslek grubu ya haklarını alamadıkları ya şiddete uğradıkları ya adalete ulaşamadıkları ya ya elde ettikleri gelirle geçinemedikleri ya tarlaları, ormanları, suları talan edildiği ya da daha farklı gerekçelerle protesto yürüyüşleri düzenliyor, eylem yapıyor.

"Hepsi şikayetçi, hiç biri hayatından memnun değil."

Onlar her seferinde polisin sert müdahalesiyle karşılaşıyor.

Fiili eylemlerin dışında, iş dünyası eylem yapmıyor ancak, iş dünyasını temsil eden önemli kuruluşlar yaptıkları açıklamalarla ekonomik krize dikkat çekiyor, izlenen ekonomi politikasını eleştiriyor.. Buna iktidarı başından beri destekleyen TOBB bile dahil.

Kısaca, herkes diken üstünde, mutsuz, huzursuz. Çünkü, Türkiye kötü yönetiliyor.

Akaryakıt istasyon sahipleri

Sonunda Türkiye'de bu da yaşanıyor.

"Protesto ve eylem zincirine akaryakıt istasyon sahipleri de katılıyor."

Sonunda akaryakıt istasyon sahiplerinin de eylemciler arasına katılması bir ilk!..

İddiaya göre:

"Bazı akaryakıt şirketlerinin kestikleri faturalar sahte çıkıyor. Bu da, akaryakıt istasyon sahiplerinin zararına yol açıyor."

Onlar şikayetlerini dile getiriyor ama, dinleyen yok.

Sonunda EPDK (Enerji Piyasasını Düzenleme Kurumu) önünde oturma eylemine başlıyor.

Belki pek kimsenin dikkatini çok çekmiyor ama, onlar "elli gündür eylemde".

Her zaman olduğu gibi, polis yine sert biçimde müdahale ediyor.

"İnsanların dertlerini dinlemek yerine, polisin coplu, biber gazlı müdahalesi!.."

Yönetim işte bu

İlk bakışta pek kitlesel görülmeyebilir. Kaldı ki, kitlesel olmasa, ne lazım gelir!..

Ancak...

"Haksızlığa uğrayan dört bine yakın akaryakıt istasyon sahibi. Onlar üzerinden mağdur olanların sayısı, o istasyonlarda çalışan 120 bin dolayında kişi, aileleriyle birlikte geçim derdine düşen 400 bine yakın insan."

400 bine yakın insan!.. Empati yapmak gerek.

400 bine yakın insanın geçim derdine düşmesi, haksızlığa uğraması iktidarın derdinde değil!..

Bu da, Türkiye'nin nasıl yönetildiğini göstermesi açısından örneklerden biri. 

Motorin zammı

Akaryakıt istasyonları demişken...

Türkiye'nin nasıl yönetildiğine ilişkin yeni bir örnek vermişken...

Akaryakıt zamlarından hepimizin başı dönmüşken...

Önceki gün motorine 1 lira 26 kuruş zam yapılacağı duyuruluyor.

Aynı gün akşama doğru, brent petrol fiyatları geriliyor, 98.03 dolar olan brent petrolün varil fiyatı 95.10 dolara düşüyor. Zam bu düşüş nedeniyle iptal ediliyor.

Brent petrol fiyatındaki düşüş dün de devam ediyor, bu kez varili 93.92 dolara iniyor.

"Buna rağmen, bugünden geçerli olmak üzere, motorine 79 kuruş zam bekleniyor."

Anlayan beri gelsin!..

Hazine'ye para gerek ya!..

* * *

Bahçeli "Kahrolsun Esad" dedi, şimdi "diyalog" diyor

"Esad rejimiyle herhangi bir şart altında Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim. Türkiye'nin kat etmiş olduğu terörle mücadeleyi sonunda Esad'ın tercihine bırakmak Türkiye için büyük ayıp ve kayıp olur. Suriye'yi Esad rejiminde kurtarmak politikası takip edilmektedir, bu politika yerindedir."

Bu sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ait, 26 Aralık 2018'de basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yaptığı sohbette söylüyor bunu.

Esad'la diyalog kurulmasını istemiyor. Bunu çok net ifade ediyor.

11 Şubat 2020 günü partisinin grup toplantısında Bahçeli'yi tutabilene aşk olsun!.. Bakın:

"Türk Milleti gerekirse, başka da seçenek görülmezse, Şam'a girmeyi şimdiden planlamalıdır. Yansın Suriye, yıkılsın İdlip, kahrolsun Esad!.."

Vay canına, nasıl tepki ama!.. AKP'yi de geride bırakan bir tepki!..

Ve aynı Bahçeli önceki gün yazılı açıklamasında:

"Türkiye'nin Suriye ile görüşme düzeyini siyasi diyalog mertebesine çıkarması (...) önümüzdeki siyasi gündem konularından biri olmaya namzettir."

'Görüşmeyi siyasi diyalog mertebesine çıkarmak' ne demek?..

"Esad'la görüşmek demek!.."  

'Kahrolsun Esad'la' görüşmek demek!..

Pek çok kez olduğu gibi, yine 'Bahçeli'den al haberi!..' 

'Kahrolsun Esad' ile yakınlaşma politikasının ipuçları bir süredir gözle görülür durumda.

Tayyip Erdoğan'ın aylardır dile getirdiği 'Suriye'ye operasyon' bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü, önce Amerika izin vermiyor.

Ardından son Soçi görüşmesinde Putin böyle bir operasyonu istemediğini açık bir dille Erdoğan'a aktarıyor. Erdoğan da, Türkiye'ye dönerken uçakta doğrudan olmasa bile, dolaylı bir biçimde Esad'la diyalog kapısının açılabileceğini ima ediyor. İki ülke istihbarat örgütlerinin ortaklaşa çalıştıklarını anlatıyor.

Bahçeli'nin Suriye ile 'görüşmelerin siyasi diyalog düzeyine çıkartılması' sözü geleceğin habercisi.

"1-Erdoğan ile Esad arasında görüşme zemini yavaş yavaş hazırlanıyor ve bu günün birinde gerçekleşebilir.

2-Bahçeli böyle bir görüşmeye olumlu bakıyor, çünkü AKP artık olumlu bakıyor".

Bahçeli iki yıl ve dört yıl önce Esad için o sözleri söylemiş olabilir. O dönemde Erdoğan Esad'ı siliyor, Bahçeli de siliyor. Bugün Esad'a yaklaşmaya çalışıyor, Bahçeli de bunu onaylıyor.

"Ortaklık" dediğin böyle olur.   

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesini, 1969da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyette ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyette önce Yayın Koordinatörü, 1999da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003te Hürriyet Gazetesinde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyetiin çeşitli ödülleri yanında, 2014te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TVnin 'Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi