03 Nisan 2020

Ortaya karışık 'virüs'lü yazı

Bu magazini isterseniz 74 yaşında eve hapis bir gazetecinin zekice kalem oyunları, isterseniz kafayı yemiş olmasının kanıtı olarak okuyun

Siz bu incileri okurken ben ev hapsimin 17’nci gününde olacağım. Show'uma başlamadan önce bütün siyasi tutuklulara, haber yapma suçu işleyen tüm gazetecilere en azından ev hapsi isteyelim. Gazetecilerin, hak savunucularının, siyasetçilerin infaz yasasının dışında bırakılması her türlü vicdan sahibinin adalet duygusunu paramparça eder. Toptan dayanışma IBAN numarasından çok fazlasıdır.

Şimdi buyurun bu yazı boyunca aralarda göreceğiniz Dünya sinemasından ve Cihangir'den maske manzaralarına.

Solda Örümcek Adam, sağda Kadir İnanır ve Jülide Kural

65 yaşımı kutladığımdan bu yana (ameliyatlar dahil) ilk kez bu kadar uzun süre tek başıma kaldım. İnanması zor ama kendimle bu kadar hesaplaşıp özgür olmamıştım. Kendimi koyuverdim. İyilik ve şefkatim kadar kötülük ve edepsizliğim de zirve yaptı. Kötülük olmasa iyilik de olmazdı değil mi? Ben diyalektiğin yalancısıyım! Şimdi bu uyarıların ışığında welcome to my iyi, kötü ama asla çirkin olmayan show!

Biraz sıkıcı akademisyenlerin "Önce teorik çerçeveyi çizelim" yazıları gibi oldu ama ne yapayım. Şefkat dolu kötülüklerimi okumak istemeyenler Aydın Engin'e zaplayabilir.

Ombudsman'ın hatırlattıkları

Öğrencim Faruk Bildirici altı yandaşı eleştiriyor. Diğer üçünü bilmem ama Engin Ardıç, Haşmet Babaoğlu ve Markar Esayan hiç gazeteci olmadı. Bir şekilde yollarımız kısa, uzun kesişti. Onlar hep sığ köşe kadıları oldular.

Ardıç’ın Nokta dergisinin kadınlarını hedef alan çirkin kitabını İpek Çalışlar, Güldal Kızıldemir, Nurcan Akad ve sonra aynı saflara düştüğü Gülay Göktürk'e sorun. Haşmet Babaoğlu'nu da en iyi Ruşen Çakır, Yücel Göktürk, Levent Tayla hatırlar. Esayan’a gelince, onun ilk yaygın medya yazısını Radikal İki'de yayınladığım için günahım büyüktür.

V for Vendetta ve Deniz Türkali 

Hatırlamaya devam

Hazır söz, öğrencim Faruk Bildirici'den açılmışken, 1970 sonu 80 başı öğrencim olan çocuklardan da söz edelim. Gerçi bir bölümü benden çok Yazgülü Aldoğan ve Prof. Dr. Nilgün Abisel'i seviyorlardı ama olsun. Kıskançlık etmeyeceğim.

Şimdi sayalım öğrencilerimi: Profesörler Nur Betül Çelik, Nurçay Türkoğlu ve Nejat Ulusay. Gazeteciler: Can Dündar, Şükrü Küçükşahin, Şule Çizmeci, Işık Kansu, Hüseyin Şentürk, yazar İlhami Algör ve tabii artık bizi yukardan izleyen Serpil Bildirici... Sevdiğim çocuklar, Ayşe, Muammer, Necdet, Sadun, Bora, Saba, Serdar... Sendikacı Fikret Sazak ve daha nice anımsayamadıklarım...

Az ucuz şarabımı içmediler Kızılırmak Caddesi'nde.

Önce iyilikler

Muktedirlerin tüm çabalarına rağmen insanlar arasında dayanışma gerçekten müthiş. Evimin penceresi hep açık. Günde en az iki üç kez aşağıdan biri sesleniyor "Tuğrul… Tuğrul Bey… Tuğrul Abi… Hocam…" diye statüsüne göre. Soru hep aynı, "Bir ihtiyaç var mı? Hazır dışardayım…" pek de nazikler yani.

Oğlum, gelinim ve Asya dışında komşularım Seray Şahiner ve Şengün Kılıç, Sezin Akbaşoğulları muhtar Halil Kalafat birden artan paniğimi hafifletiyorlar. Ece Aksoy, "İstediğin böreği yapar kuryeyle gönderirim" dedi. Ünlü yazar ve şimdi bir de müzik producer'ı Murathan Mungan Anadolu Hisarı'nda yaşayan herkesin cimri olmadığını hatırlatıp, binlerce takipçi hayranını benim için seferber edebileceğini iletti. Geç kaldığı için de affıma sığındı. Ve tabii hemşerim Sezen Aksu; salı akşamı bayağı sosyal mesafeli olarak bir taraftan Sydney Senfoni’nin konserini dinlerken bir taraftan da mesajlaştık. Bu arada orkestrayla birlikte konser veren iki çellist genç adam, hem çok yetenekli hem de yakışıklıydı. Sezen Aksu bana, "Bir telefonla Migros'u kapına yığarım" güvencesi verdi. Bakalım göreceğiz. Pardon yanlış oldu kötülük öbür paragrafta başlayacaktı.

Ben ve gazeteci Şengün Kılıç
Solda 13. Cuma'dan Jason Voorhees sağda muhtar Halil Kalafat

Gelelim kötülüklere

Oyuncu Nalan Kuruçim'in eşi Cem Erciyes, herhalde Doğan Kitap'ı korumak için, beni ‘ignore’ etti ve ediyor. Aynı durum Hürriyet editörleri Erkan Aktuğ ve Bahar Çuhadar için de geçerli. Ayol size mi kaldı Demirören'i korumak? Siz Ahmet Hakan mısınız, Hande Fırat mı?

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

* Şimdi bazılarınız baştaki teorik çerçeveme rağmen böyle yazma hakkını nereden aldığımı sorabilir. Hak verilmez alınır, yoksa virüsten yalnız ölünür. Ya da annem Nebahat hanımın deyişiyle, "İçerde kalıp dert olmaktansa dışarı çıkıp ayıp olsun."

* Hayır. Yıldırım Türker telefon etmediği gibi, tilmizleri bile mesaj atmaktan korkuyor. Ama görüldüğü gibi korkunun ecele faydası yok. Halbuki ben onları çok sevmiştim. Örneğin avukat Levent Pişkin benimle ittifak yapacak gibi. Efendim? Murat Çelikkan'ı nereden çıkardınız?

* Korona'dan sonra Yayın Yönetmeni Nurhak Kaya'nın hiç bir "Tuhaf " kahvaltısına katılmayacağım. İlber Ortaylı ve Ahmet Mümtaz Taylan'la başbaşa sıkıntıdan çatlasın. 

* Evet. Halil Ergün yine bana küstü. Yok haksızlık etmeyeyim bu kez para değil konu. Mesajlarımda kullandığım bazı anatomik sözcükleri "müstehcen" buluyormuş. "Ne de olsa İznikli" desem Türkiye kasaba halklarının gazabına uğrar mıyım?

*İstihbaratım (once a journalist, always a journalist) doğruysa, Murat Sabuncu, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş’tan sonra en sevdiğim siyasetçiyi cuma günü T24'e davet etmiş. Eh tam zamanıydı Ahmet Davutoğlu'ndan sonra. Yok yahu sevgili fanlarım Kılıçdaroğlu, Akşener, Babacan nereden çıktı! Eski Radikal İki yazarım, HDP Eş Genel Başkanı Prof. Dr. Mithat Sancar tabii. Ben yaşa takılmasaydım Sancar program yapmak için beni tercih ederdi ama Sabuncu da idare eder.

Murat Sabuncu'nun konuğu bugün HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar olacak 

* Karikatürist Cem Dinlenmiş ve Harvardlı (yoksa Brown mıydı) övünen Elif İnce 17’nci günde bir Alman ekmeği ve küçük bir kavanoz balla ziyarete gelerek yırttıklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu arada yiğidi öldür hakkını yeme, Cem’in Uykusuz kapağı muhteşemdi. Nikah şahitleri olmazsam görürler.

Uykusuz'un bu haftaki Cem Dinlenmiş'in hazırladığı kapağı

* İnsan Hakları Derneği'nden (İHD) ses çıkmadı (Tabii onlar magazin okumaz ağır ablalar) ama Mülkiyeliler Birliği hemen arayıp hâlimi sordu. Benim iyiliğim için Ceren Gökçen diye 2004 mezunu bir yeni yetmeyi atamışlar. Neyse bari üçüncü katip, müfettiş muavini ya da KHK ile atılmış bir akademisyen de olabilirdi.. Teşekkür ederim. Tabii bu kıyağı Birlik seçimlerinde ulusalcı Kemalistlere değil onlara oy vereyim diye yaptılar ama olsun demek ağırlığımı fark ettiler.

 

K.G.G.

Müzik önerisi

Bu haftanın müzik önerisi Deniz Türkali'den geldi. 2016'da hayatını kaybeden efsane besteci ve şarkıcı Leonard Cohen'den "Future"

 

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?