En sonunda Diyarbakır’a da gittim. İnanması zor ama tam bir gün önce de Jülide Kural’ın sahnelediği Selahattin Demirtaş Devran gösterisindeydim. Aslında bu haftaki magazinim oradan dedikodularla başlayacaktı ama koca koca bakanlar, gazeteciler hevesimi kursağımda bıraktılar. Vay kardeşim, cezaevinde olan bir kişinin yazdığı üç beş hikâyeyi sahnelemek meğerse nelere kâdirmiş. ‘Projeler’, ‘hainler’ havada uçuştu.
O yüzden bunu ikinci sıraya atıp Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin daveti üzerine gittiğim haber atölyesi ile başlayacağım. Benim gittiğim gün eski gazeteci yeni milletvekili Ahmet Şık'ın atölyesi bitmiş, benden hemen sonra eski akademisyen yeni Bodrumlu Esra Arsan vardı. Çaktırmadan çocuklara casusluk yaptırdım, eğer benden korkup yalan söylemedilerse en çok bana bayılmışlar.
Ben ve belki bir şey öğreniriz diye iki gün bana tahammül eden öğrencilerim
Diyarbakır’da hayat tabii ki hüzünlü, yine de sürüyor. 23-24 yaş ortalamasında Kürt gazeteci adaylarıyla, onlara belli etmedim ama, çok iyi vakit geçirdim.
Melis, Tuğçe, Gizem yerine Berivan, Beritan, Medya demek bana iyi geldi. Erkekleri sormayın. Onların hepsi tahmin edeceğiniz üzere Hasan, Ahmet, Sedat gibi sıradan erkek isimleriydi.
Mezopotamya haber ajansında çalışan çocuklar birçok gazete ve internet sitesinin bölgeden verdikleri haberi kullandıklarını ama çok azının kendilerini mahreç olarak gösterdiğinden şikayetçiydiler. Önce abartıyorlar sandım ve daha ben oradayken kanıtları önüme koydular. Abdüllatif Şener söyleşisini M.A.’dan almışlar, onlar mahreç kullanmadıkları gibi onlardan alan da mahreç olarak Yeniçağ’ı göstermiş (Cumhuriyet.com.tr)
***
Diyarbakır’da bütün zamanımı gazeteci adayları ile geçirdiğimi sanıyorsanız beni hiç tanımıyorsunuz demektir. Önce entelektüel olduğum için kentin en rahat, en güzel kitabevi Lilav’a uğradım. Zuhal Tekiner’in bir kahvesini içtim. Daha da hoşu Asu Maro’nun benimle yaptığı 68’li ve Gazeteci nehir söyleşisi bitmişti.
Amedliler kentlerine her giden konuğu Benusen Meyhanesi’ne götürüyorlar. Ben bu sefer direttim, oraya değil Sülüklühan’a gittim ve orada gayet leziz Süryani şarabı içtim. Yalnız tuhaf bir durum var, işletme sahipleri iki bardaktan sonrasını vermiyorlar. Neyse önümüzdekiyle yetindik.
Diyarbakır’ın ünlü Sülüklühan’ın kapısı
Tabii yine ben ve Lilav’ın yöneticisi Zuhal Tekiner
***
Ben Diyarbakır’dayken Demirtaş’ın Devran okuma tiyatrosu yüzünden meğerse buralarda kıyametler kopmuş. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan Bakan Soylu’ya oradan her şeyde bir proje ve komplo bulan gazetecilere ‘Vay efendim bu nasıl olur?’ kıyameti kopmuş. Sinema deyince çoğumuzun vazgeçilmezi olan Kadir İnanır için bir şey söylemiyorum zaten meslektaşı Halil Ergün araları açık olmasına rağmen gerekenleri söyledi.
Devran'ın okuma tiyatrosunu siz bir de benden dinleyin. Jülide Kural, Ömer Şahin ve müzisyenler gerçekten dört dörtlüktü. En az iki kere gözlerim yaşardı. Bu yüzden neredeyse bütün gazetecilerin (Şirin Payzın, Candan Yıldız, Murat Sabuncu, İrfan Aktan, Aslı Aydıntaşbaş…) benim önümde oturmalarının sinirini çabuk atlattım. Zaten Yonca Şık ve Elif Ilgaz'ın himmetiyle içeri girebildim.
Ondan sonra Kadir İnanır ve Jülide Kural’ın davetiyle gittiğimiz 22'de hem dertlendik, hem eğlendik. E tabii ki paraları onlar ödediler. Masada 7 benzemezdik ama ahengimiz yerindeydi. Hafif atışarak hafif gülüşerek sanki ertesi gün başımıza gelecekleri biliyormuş gibi geceyi mutlu tamamladık.
Kıymet hanım, 78’li Celalettin Can ve yol arkadaşı Nimet Tanrıkulu, masanın başında tabii Kadir İnanır yanında 68’li ben, 2000'li gazeteci Ayşegül Doğan ve de gecenin starı Jülide Kural
***
Ece'nin favori mekânlarımdan biri olmasının bir nedeni iyi yemeklerse diğeri de hem aklı başında hem güzel kadınların gelmesi. Geçen akşam yine şansım vardı ve Derya Alabora'yla kadeh tokuşturduk. Biraz yorgundu meğerse ayın 20'sinden sonra başlayacak İzmir'in Kızları müzikalinde oynuyormuş. Tahminler doğru. Sezen Aksu'dan esinlenilmiş bir müzikal bu. Erkekleri sormadım ama kadınlardan biri de Gökçe Bahadır'mış. Eminim paranızın hakkını verirler.
Derya Alabora'yı film ve dizilerden sonra ben ilk kez bir müzikalde izleyeceğim
Cheap shots
- ✓Bekârlık vergisi, cinsel iktidarsızlar ve engelliler için de geçerli olacak mı? LGBTİ’ler için nasıl bir düzenleme düşünülüyor? Türkiye'de binlerce çocuk suça itiliyor, öldürülüyor, sokaklarda mendil satıyor. Madem bu kadar 'egoist değilsiniz' bunlardan bir ikisini evlat edinsenize. Ama edemezsiniz çünkü derdiniz çocuk bahanesiyle evimize girmek ondan sonra da yataklarımızı denetlemek. İnanın muhafazakâr Türkler bile buna razı olmayacaktır.
- ✓İzmir Belediyesi hakkında kafam çok karışık. Sakın 'sanane' demeyin çünkü ben İzmirli, hatta Karşıyakalıyım. Kültürpark'la 1960'tan önce başlayan flörtüm hâlâ sürüyor. Gizlice tekel birası içip, İzmir'in ünlü makarna fabrikasının spagettilerini galiba 50 kuruşa yerdik. Belediyecilere akıl vermek bana düşmez ama tarihi ve anıları olmayan kent, kent değildir. İzmir Mülkiye Angara grubu bana birkaç koldan Kültürpark'la ilgili yazı göndermişler, birinin linkini burada paylaşıyorum: İşte 'Kültürpark'ın çığlığı' başlığıyla Yenigün gazetesinde çıkan yazı.
-
Advertorial
Deniz Türkali ve benimle yapılan nehir söyleşilerden sonra Yıldırım Türker'in neden sessizliğe büründüğünü anlayamamıştım. Meğersem Bahçe adı verdiği bir seçkiyi yeni yayınladı. Anlamadığım nokta yıllarca Radikal İki'de editörlüğünü yaptığım Türker neden bana haber vermemişti? Kitabı görünce anladım. Editörlüğü Cihangir'den en iyi arkadaşı Ahmet Mümtaz Taylan üstlenmiş. Ben sarı nokta olduğum için tabii ki hepsini okuyamayacağım ama Türker şimdiye kadar dizi senaryoları dahil çok az kötü şey yaptı.
Mülkiyeli genç kardeşim Hakan Günday, Mephisto Beyoğlu'nda Ömer Türkeş ile bir söyleşi yapacak. Eminim ki ikisi de bizi daldan dala uçuracaktır. Ömer Türkeş, Bahariye Mephisto'da Tevfik Uyar ve Levent Şenyürek'le 18 Ocak Cumartesi günü saat 16.00'da bilim kurgu ve distopyalar konuşacak.
HOOD Base, 17 Ocak Cuma günü Alternatecyborg’un (Dilara Özden) “WORKS” başlıklı sergisiyle kapılarını açacak. HOOD Base, Kadıköy Bahariye'de görülebilir.
Cihangir Atölye Sahnesi'nin(CAS) Oyun Atölyesi tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Arzu Gamze Kılınç'ın yaptığı Öykülerin Azizliği (müzikli, buruk komedi) 17 Ocak 2020 Cuma saat 20.30'da ilk kez oynayacak.
Tadını kaçırmamak şartıyla duyurularınızı bize iletin. Duyurmak için elimizden geleni yapacağız. Zaten kaç kişi kaldık.
Müzik önerisi
Yaşı 60’ı geçmiş herkesin sevgilisi rock ve blues kraliçesi 30’unu görmeden aramızdan ayrılmış Janis Joplin: 'Me and Bobby Mcgee' bayılacaksınız.