08 Mayıs 2020

Bu pazar güneşe çıkarıyorlar, sol hep hayatın yanında oldu, katıldığım ilk 'Zoom party'

Konserimin gerçekleşme olasılığı yüzde 50, Ahmet Şık'a kırgınlığım yüzde 50 ama 68'lilere sevgim hâlâ yüzde 100, tabii 68'i mezuniyet yılı sayan hemşolar hariç

Benimle selfie çekmek için kapıma gelen ünsüz genç meslektaşlar: Melis, Kaan, Merve

Haftalar sonra bu pazar dört saatliğine sokağa çıkacağız. Eh demek AVM'lerin beşte biri kadar önemimiz varmış.

Pazara kadar müthiş bir projem var. Saat 12.00'de Cihangir Park'ta bir mesafeli dinleti. Solist olarak bas bariton dede Tuğrul, arkada "hu hu hu" yapacak vokalistler eğer feminizm yapmazlarsa şu isimlerden oluşacak: Şarkıcı anneanne Deniz Türkali, Prof. Dr Şahika Yüksel, dilci Necmiye Alpay, gazeteci babaanne Nilgün Uysal, Doçent Dr. Semra Somersan, Prof Dr. Rezan Tuncay ve orta halli semt Kurtuluş'tan gelebilirse Doçent Dr. Saime Tuğrul.

Perşembeye kadar beşini ikna edebilirsem cuma günü Sezen Aksu'ya şarkı sipariş edeceğim. Söz yazarı adını telaffuz etmemi yasakladı. Pazara kadar Allah kerim. 

Tam yazımı gönderirken 65 plus bazı vokalistlerimin çark edeceği kuşkusuna kapıldım. Bunu yaparlarsa haftaya cuma onları teşhir edeceğim. Böylece insanları hedef gösterme tekelini yandaş medyanın elinden almış olacağım. Dikkat...

Necmiye Alpay, Deniz Türkali, Rezan Tuncay. Bakalım hangileri su koyuverecek...

Solcular da eğlenir

Bir dolu insan, adı solcuya çıkmış bütün gazetecilerin eğlenmeyi bilmediklerini düşünür. Yanlış. Çünkü solcu deyince akıllarına ortodoks köşe yazarları gelir.
 
Ben çalıştığım her yayın organında, hatta TRT Haber Dairesi ve Cumhuriyet Dergi dâhil,  bayağı eğlenmişimdir. Tek istisnası ikinci kez neşriyat müdürü olarak gittiğim (8 ay) Nokta ve üç ay dayanabildiğim Yeni Asır İstanbul'du.
 
Ama eğlenceli olan iki tanesi var ki...
 
 
BBC'den gelme feminist Füsün Özlen'den emanet kadın Tansel Tüzün ve  fotoğraf dehası Yücel Tunca'ya hepimiz bizi mahkeme mahkeme süründürecek sayılar bittiğinde dansımızı ihmal etmezdik. Sadece İpek Çalışlar ve Nadire Mater yarım eğlenirlerdi.
Fotoğraflar: Şengün Kılıç 

Bir de 2015'te HDP'ye destek için gönüllü çalıştığımız Yüzde 10'u unutamam. Gazeteciler Şengün Kılıç, Elif İnce, Nazan Özcan, Ece Çelik, Cüneyt Kural'la; İletişim'den Tuğrul Paşaoğlu'nun donanımlı ofisinde it gibi çalışıp insan gibi az eğlenmedik. Yemekler tabii ki Paşaoğlu'ndan. Fotoğraflar şahidimdir.

İyice modern oldum

Whatsapp'tı, podcast'ti, Zoom'du derken bu kez de Skype'la tanıştım. Anlama sürecim yavaş yavaş kapanıyor.
 
KRT'den genç meslektaşım Hilal Solmaz'la tiyatrodan girdik, medyadan çıktık. Bu da eğlenceliydi.
 
 
Ve daha ne oldu demeden bir de 'Zoom party'ye katıldım ama çok kalabalıktı. Ünlü ünsüz bir sürü genç gazeteci. Komutayı ele geçiremeyince biraz da bozuldum. Ama bakın ne öğrendim; bu sıralar çıkmaya başlayanlar partiye birlikte katılıp kamuya çıktıklarını ihsas ediyorlarmış. Gazeteciler Ali Kayalar ve Nil Kural'ın aynı karede arz-ı endam eylemeleri de bu anlama geliyormuş. Erkan Aktuğ'un yalancısıyım.
 
Bu arada Uğur Vardan, Nazan Özcan, Erman Ata Uncu benim gibi yalnızları oynuyorlardı. Fotoğrafa bakın diyeceğim ama seçemezsiniz. İpini koparan partideydi.
Ben bu Zoom'da herkes karşımda beni dinleyecek sanmıştım. Yeni yetmelerin benim kadar konuşma hakları olduğunu duyunca çok şaşırdım. Bir daha 10'dan kalabalık zoom partilere asla katılmam. Fanlarıma duyurulur.

Tarihimden yapraklar

Bu fotoğrafı görüp de kıskanmayacak az erkek vardır. Yıl 1968. Mülkiye Mali Şube'nin kızları ve sınıfta kaldığı için o sene mezun olamayacak üçüncü sınıftan ben.
 
Başlayalım. Hepimize tepeden bakan Samiye Aydar, sigarasıyla artık beni eskisi kadar sevmeyen Zerrin Ediboğlu, tembel yakışıklı ben, önde solda o yıldan beri hiç karşılaşmadığım Nimet Coşkun, ortada Merkez Bankası bürokrasisine kurban verdiğimiz Alev Alpkan, artık aramızda olmayan İzmirli hemşerim İlhan Bengisu Altuğ ve de şimdi gururlu bir anneanne olan Berrin Ükis Komsuoğlu.
 
Fotoğraf İnek Bayramı'ndan.
 
Anında tekzip : Daha sabah 10.00 olmadan İzmirli sınıf arkadaşlarım Emine Şentekin ve Baskın Oran şiddetle uyardılar. Fotoğrafta görülen yakışıklı erkek, ben değilmişim. Ki doğru, İzmirli Bacak Mehmet. Eh, o da yakışıklıydı tabii. Anında özür dileyerek düzeltiyorum. Bütün suç benim sarı noktamda. 
 
 
Mektebi Mülkiye'nin en solcu ve güzeli Samiye Aydar ve en solcu ve yakışıklısı ben. Övünmek gibi olmasın ama peşimizden az koşulmamıştır.
 
Şimdi mutlu bir anneanne ve nedense sol Kemalist olan Samiye Aydar, yarım asırdır "Top Ten" listemden hiç düşmedi.
 
 
Yıl 1971. 12 Mart darbesi kapıda. Bakın tam o sırada İstanbul'un parlak mekânlarında kimler varmış. Ömür Göksel TRT3'te Akdeniz Melodileri adıyla salı 12'de her hafta program yapıyor. Nostaljinin dibi.
 
 
Güzelim Mayıs ayına daha 68 yılında devletin hışmı çökmeye başlamıştı. Sistem kendine boyun eğmeyen evlatlarını "yemeye" başlamıştı.
 
Süleyman Demirel ve darbeci askerler Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'a 6 Mayıs 1972'de kıydılar. Bu fotoğrafı Ankara Kolej grubundan Feza Aygen gönderdi. Doğru mu diye sormadım bile. Bizim Deniz'imize çok yakışmış.

Çerkeslerin gazetesi

Başlığa şaştınız değil mi? 45 yıllık gazeteci olmakla her fırsatta övünen ben de.
 
Türkiyeli Çerkezler tam 15 yıldır Jineps adıyla aylık bir gazete çıkarıyorlarmış. Hem de gayet keyifle okunabilen bir gazete ve tabii ki sadece Çerkezlere ilişkin haber ve yazılar yok. Her türlü sürgünden Deniz Gezmiş'lere, Korona'dan enfes yemeklere geniş bir içeriği var. Gazeteyi çıkaranlar profesyonel gazeteciler değiller. Resim altsızlık dışında fazla bir teknik itirazım yok.
 
Merkezleri İstanbul; İzmir, Abhazya, Ankara, Bursa ve Avrupa'da temsilcilikleri var. Ben gazetenin varlığından bu hafta haberdar oldum. Bu da onların amatörlüğü.
 
Yayın kurulundan Gül Yılmaz'a teşekkür ederim. Jineps bu ara online. 28 sayfa, 12 lira...
 

Bu linkler ihmal edilmesin

 
* Yeni Yaşam Gazetesi- Gazeteciler hâlâ hapiste. 
 

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

 
* Hayır, Ahmet Şık'ın HDP'den istifasına şaşırmadım. Tanıdığım en öfkesi burnunda genç adamlardan biridir. Radikal'de benim gibi bir kadifeyi bile üzmüşlüğü vardır. Neyse, istifaya şaşırmadım ama İstanbul'da HDP'ye oy vermiş bir yurttaş olarak çok kırıldım.Bu acılı günlerde egemenlerin gündem değiştirmek için her yola başvurduğu zamanda istifa edilir mi? İstifa tabii ki tek taraflı bir tasarruftur ama siyaseten birkaç ay beklenemez miydi? Neden siyasete girdi muhabbetine hiç girmiyorum...
 
* Bu hafta hainlik "piyango"m Radikal'de çalıştığım genç meslektaşlarıma çıktı. İsmail Saymaz son günlerde adı medyada sık çıkanlar sıralamasında hikmetini asla anlayamayacağım Acun Ilıcalı'yla çekişiyor. Bildiniz, Dominik'te havuzlu evi olan, 20 bin aileye Ramazan kolisi gönderen bey.
 
Şimdi bizim Saymaz da son haftalarda o kadar çok iş değiştirip, mecburen habire düğün erteledi ki gündemden inmiyor. Her gece ünlü ünsüz bir kanala çıkmasını ise mesleğinin gereği diye atlıyorum. Fakat en son öyle bir mesaj geldi ki Hilton düğününün ertelenmesiyle ilgili,  yazmadan duramadım. Yok canım, kendinden değil, ben de öyle sanmıştım. Mayla Wedding and Event Design düğünün 16 Ağustos'a ertelendiğini bildiriyormuş. Evet itiraf ediyorum ki sevgili Saymaz'ın bu sınıf atlama öyküsü beni kıskançlıktan çatlatıyor. Bu arada merak etmesin çeyreğini daha bozdurmadım.
İsmail Saymaz ve Şeyda Sayar düğün günlerini bekliyorlar 

* Bu hafta dar gelirli okurlarımın itirazı üzerine Ece Aksoy ve diğerlerinden gelen yemekleri açıklamayacağım. Ama torunum Asya Özdemir'in benim için yaptığı 'Dede kurabiyesi'ne inşallah kimsenin itirazı olmaz.

Asya’nın yaptığı Dede kurabiyesi. Renge dikkat

K.G.G.

Advertorial 

In Hoodies'ten Yeni Single: Cut the Crap (Zeynep Oktar Rework)
 

Müzik önerisi

Afro beat ve jazz büyük efsane davulcu, besteciyi kaybetti. Sevin Okyay'ın salı günü BirGün'de yazdığı Tony Allen yazısı bu hafta müzik önerimiz oldu.
 
Tony Allen'dan Go Back. Muhteşem bir klip.
 
 
 

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?