Bu ülkede yaşayan ve kitabı yasaklanmış bir kadın olarak sık sık çocuklara okutulan kitapların içine yerleştirilen sapkınlıkların görmezden gelinmesine, hatta bile isteye o 'zihniyetin yayılmasına' aracılık edilmesine isyan ediyorum…
Gazetecilik çalışmalarının, haberlerin 'suç' sayıldığı bu ülkede şahsım da dahil birçok meslektaşıma reva görülen düşünce-yayın-kitap-erişim yasaklarına/engellemelere, küçücük çocuklar okusun diye yazılmış bir kitapta tilkinin ayıdan intikam almak için tecavüz ettiğinin anlatılmasının 'görmezden gelinmesine' isyan ediyorum.
18 yaşında bir genç kadını internet üzerinden kurduğu iletişimle kandırıp, ağına düşüren tecavüzcü bir askerin toplum nezdinde 'korunduğu' intibasının oluşmasını dahi umursamayan bir sistemde yaşamak zorunda bırakılmış olmaya isyan ediyorum.
Buna mukabil 'ibret olsun' diye rakip bir siyasetçiyi, bu intibanın oluşmasını dahi umursamadan yıllarca içeride tutabilen bir iktidar ve buna eyvallah diyen topluma isyan ediyorum.
Tecavüzcü bir askerin tutuksuz yargılandığı ama muhalif birkaç tweet attığı için aylarca tutuklu yargılanan sanatçıların olduğu bir ülkeye isyan ediyorum.
Annesi, babası tarafından bıçaklanırken 'imdat çığlıkları' olay yeri kameralarınca ortaya dökülen -sadece bildiğimiz- onlarca çocuğun olduğu bir ülkeye isyan ediyorum. Ve o çocukların dramının hızla unutulmasına, bir diğerine de saniyelerle kısıtlı 'duyar armağan edilmesine' isyan ediyorum.
Bir önceki cinayetin, tecavüzün, intihara sürüklemenin, canice katletmenin bir sonraki için önlem aldırmamasına, kimsenin ne öleni ne kalanı umursamamasına isyan ediyorum!
'Devlet neden bizi duymuyor' diyen tüm cinayet mağduru yakınlarına, tecavüz mağdurlarına tek bir cevap dahi verilmiyor olmasına isyan ediyorum.
Hakkın arandığı her toplumsal utançta, katiller ve sapıkların bir kenara bırakılıp sosyal medyayla savaşa giren 'bu konuyu muhalefet meselesine çevirenler hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır' açıklamaları yapan zihniyete isyan ediyorum.
Her şikâyetine sırt çevrilen kadının en fazla birkaç ay içinde öldürülmesine ve tek bir sorumlusu yokmuş gibi devam edilebilmesine isyan ediyorum.
Hiçbir bakanlığın, hiçbir siyasetçinin, hiçbir devlet çalışanının tek bir olayda dahi sorumluluk almamasına, toplumun da onları buna mecbur etmemesine isyan ediyorum.
Neredeyse tüm kadın katilleri ve tecavüzcülerin 'delil yetersizliğiyle serbest bırakıldığı' bir sisteme isyan ediyorum.
Kadın cinayetleri politiktir ve bu politikayı üreten de devlettir. Her ölen kadın, her saldırıya uğrayan kadın bir önceki vakadan cesaret bulan, devletin üzerlerinde yarattığı 'bana bir şey olmaz' anlayışındadır. Bu duruma seyirci olmak ve bunun ağırlığıyla yaşamaya mahkûm olmuş olmaya isyan ediyorum.
Azınlıklara ve güçsüzlere her fırsatta eziyet edebilen bir sisteme ve 'gerçekleştiyse' bir tecavüze de eyvallahları olan bir düzene isyan ediyorum.
Kadını değersizleştiren politikalara, kadına yapılan her tür eziyete kapı açan ve sessiz kalan tüm insanlara isyan ediyorum.
Aile içi tecavüze kurban edilen kadının sonra da namus gerekçesiyle katledilmesini 'normal' algılayan bir topluma isyan ediyorum.
İnsanların sırf entelektüel faaliyetler dolayısıyla binlerce gün tutuklu kalabildiği bir ülkede zihinsel engelli kızını taciz eden bir babanın tutuksuz yargılandığı bir hukuk sistemine ve o sistemin emanet edildiği hukukçulara isyan ediyorum.
Bir milletvekilinin evinde barındırdığı yabancı uyruklu kadının şüpheli ölümü, ailesinin 'katilsin' haykırışlarına rağmen soruşturma dahi açılmadan konunun üzerinin örtüldüğü bir sisteme isyan ediyorum.
Tayyip Erdoğan'ın yeni doğum yapan kızına sosyal medya üzerinden küfür edilmesi meselesinde gösterilen 'duyar'ın küçücük yaşta tecavüze uğrayan çocuklara gösterilmemesine isyan ediyorum.
Aman yanlış anlaşılmasın Başak Demirtaş'a 'kadınlık' üzerinden edilen hakarete gösterilen 'hassasiyet'in öldürülen kadınlara gösterilmemesine de isyan ediyorum.
Her iki örnekte de hukukun 'göstermelik' de olsa devreye giriş hızının iki yüzlülüğüne de isyan ediyorum…
Her gün bir başka utançla, acıyla sanki insanlık limitlerimizin imtihan ediliyor gibi oluşumuza da isyan ediyorum…
Hak ve hukuk adına elimizde zerrecik inanç bırakılmamış olmasına isyan ediyorum.
Bize yazılmamış eleştiri, konulmamış tanı, yapılmamış tespit, adlandırılmamış felaket, lanetlenmemiş olay, utançtan yerin dibine sokan acılar, haksızlıklar bırakmayan bu sisteme, çarpıklaşmaya isyan ediyorum.
Bütün bu şiddet, taciz, tecavüz, ihlal, cezasızlık sarmalı yetmezmiş gibi; işi gücü bırakıp doymayan erk-ekçe bir iştahla İstanbul Sözleşmesi'ni yok etmeyi tartışabilen bir ülkeye isyan ediyorum.
Bir vatandaş olarak, bir kadın olarak, bir insan olarak, bir gazeteci olarak isyan ediyorum, yetti diyorum…
Sırf bunca çocuğa gözleri önünde yaşatılmış ve hesabı sorulmamış binlerce acı… Binlerce sakatlanmış çocuk. Sırf o çocuklar, sadece onlar için bile isyan edilmeli aslında…
İnsanlık adına dahi sağıyla soluyla tek bir güç olup, bir arada bu sistemi yıkmak için mücadele etmiyor, edemiyor ve sırf bu konular özelinde dahi aynı duyguda, düşüncede, ortak çıkarlarda buluşamıyor oluşumuza isyan ediyorum.
Desen: Selçuk Demirel