03 Mart 2022

NATO'cu musun Rusçu mu, yoksa Putinci mi?

Bu mafya devletler düzenini, bu rant sistemini, bu kapitalizmin yaşaması için bulunan ölümcül formülleri devre dışı bırakmak için ses çıkartmak lazım şüphesiz. Başımızda nükleer bombalar patlamadan…

Günlerdir köşeme sinmiş sessizce anlamaya çalışıyorum.

Konu belli de konumlanmak zorlu bu sefer!

Bildiğiniz üzere; Rusya, "hiç yapmayacak" diye umulurken Ukrayna'ya savaş açtı.

Çoğumuz şaşırdık.

Beklemiyorduk.

Bizler için genel geçer insan refleksi bellidir, zayıftan yana tavır alınır.

Mağdurun kişiliği, geçmişi, hataları sorgulanmaz.

Evrensel bir 'insan olma ölçüsü'dür bu.

Uygulaması da kolaydır, üzerine düşünmeye ihtiyaç yoktur.

Ama bu defa işler farklı, çok komplike, dayatmalarla dolu…

Bakalım…

"Ukrayna'nın yanındayım" dersen direk "NATO'cusun sen o zaman" diyorlar.

"Ama eskisi gibi bir birleşme çok da kötü olmayabilir" dersen "Rusçu"sun…

"Peki ya Zelenski de çok çapsız değil mi, işleri bu hale o getirmedi mi?" diye soran da direkt "Putinci…"

"Hiçbiriciyim kardeşim ben sadece barıştan yanayım" diyene de "Çiçek çocuk kafaları bunlar, bırak Allah aşkına bu söylemleri" deniyor.

Yalan haberler havada uçuşuyor, dezenformasyon acayip, fişleme en ileri düzeyde.

Rusya ve ABD karşı karşıya gelince işlerin boyutu da desibeli de çok acayipleşiyormuş ya!

Biz alışmışız ABD dümdüz Orta Doğu'ya girsin, kimse müdahale etmesin, belki bir iki kısık kınama yayınlasın, Rusya da arkadan 'karşı takım'a destek atsın.

Şimdi işler çok çok acayip.

AB…

BM…

NATO…

ABD…

Rusya…

Off şuna bak devler ligi, o nedenle de ortalık toz duman.

Dört başı mamur elle tutulur veriye ulaşmak imkânsıza yakın.

Aklı selim yorumlar dinlemek, ayağı yere basan tahminler duymak kolay değil.

Taraflar bu sefer kendini çok net ortaya koyuyor; Twitter Sputnik'in gelmiş geçmiş tüm çalışanlarını "Rus ajanı" dercesine fişliyor mesela.

Çok acayip değil mi?

Devler ligi tepişiyor…

Ortada da zayıf, Rusya karşısındaki askeri gücü hiç düzeyinde bir Ukrayna.

Dün 'salak' dedikleri lideri bugün ayakta alkışlayıp 'kahraman' muamelesi çekiyorlar.

Zaten farkındaysanız herkeste bir ayakta alkışlamadır gidiyor.

Biden da memleketinde ayakta alkışlanıyor.

Bana göre gidişat felaket.

Zira bunca şeytan aynı anda bu kadar 'duyar' gösteriyorsa bir konuya, o konudan elde edilecek çıkar büyüktür ve başımıza gelecek felaketin boyutu da aynı oranda çok büyük olacaktır bana göre.

Neyse meselenin özüne gireyim ben…

Aslında tartışmamız gereken esas konuyu hep kaçırtıyorlar bize.

Valla da billa da bilerek yapıyorlar.

Komplocu değilim ama görüneni de es geçemeyeceğim artık arkadaşlar!

NATO'cu musun Rusçu'musun diye millet saç saça baş başa girmişken düzen değiştiriyorlar.

Sen kavgan bitip de baktığında anlıyorsun ki aslında tamamı hikâyeymiş, asıl niyet bambaşkaymış.

Hep aynı şey olmuyor mu Allah aşkınıza?

Konu Türkiye'de de aynı Amerika'da da…

Yeter ki görmek iste.

Sistem sorunlu, sadece senin, benim ülkem de değil tüm dünyanın sistemi sorunlu evet.

Bu çirkef düzenden kendini uzak tutmaya çalışan birkaç ülke var ama onların da uzun vadede yanmaması garanti değil bu gidişle.

"3. Dünya Savaşı çıkar mı çıkmaz mı"yı tartışmak yerine…

Yoksa çoktandır içindeyiz de sadece adını mı koymadık diye düşünmek yerine…

Rusçu'yu Musçu'yu da bir kenara bırakıp tüm dünya ülkelerinin demokratlarını tek ses olmaya davet etmeli.

Bu mafya devletler düzenini, bu rant sistemini, bu kapitalizmin yaşaması için bulunan ölümcül formülleri devre dışı bırakmak için ses çıkartmak lazım şüphesiz.

Ve çok yüksek ses çıkartmak gerek.

Öyle sadece senin benim sesim yetmez.

Sadece 'savaşa hayır' demekle de olmaz.

Başımızda nükleer bombalar patlamasın istiyorsak bu dünya düzenine alternatif sistem arayışını çözümleriyle ortaya koymak zorundayız.

Benim bu dünyaya, insanlığa, nesillere bir borcum var, diye düşünen tüm insanlar bir araya gelip dünyanın bu düzenine bir dur demezse son belli, istersen sabah akşam tartış dur!

Yazarın Diğer Yazıları

Huysuz Virjin'i yaşatmak neden önemli?

Armağan Çağlayan’ın ‘Seyfi Bey’ adlı tek kişilik biyografik oyununu izlerken hem politik hem magazinel hem de toplumsal meselelerin kısa tarihini izlemiş gibi oldum… ‘Huysuz Virjin’ Seyfi Dursunoğlu’nun Türkiye sanat dünyasına devrim yaparak girişi ve yasaklanarak çıkışı arasında izlediğiniz, hüzünlü yakın geçmişimiz de oluyor aslında

Nerede o eski savaş muhabirleri!

Suriye’de yaşanan savaşta Türkiye ilk günden beri aktif rol oynuyor. Ve bizim neredeyse hemen hiç savaş muhabirimiz yok!

Olası barış sürecine nasıl destek olabiliriz?

Bilmediğimiz, anlamadığımız, doğrulatamadığımız, muhatapların da anlamaya çalıştığı, belirsiz, ‘ağır çekim’ bir süreçteyiz. Evet barıştan yanayız, aksi düşünülemez bile. Ancak bu koşullarda ve bu aşamada barış için verebileceğimiz tek destek, sadece sessizce izlemek olacaktır…

"
"