03 Nisan 2018

İyinin ve kötünün orantısız mücadelesi

Bugünlerde gündemi takip ederken, aklıma, kötü ve iyinin karşılaştığı çocukluğumun çizgi filmleri geliyor. Kötülerin kuvvetli, iyilerin zayıf olduğu...

İçinde yaşadığımız bu günler bana çocukluğumda özel kanalların yayına geçmesiyle hayatıma giren çeşitli çizgi filmleri izlerken hissettiklerimi hatırlatıyor. Şöyle ki; çizgi film sayısı evet çoğalmıştı ama bir iki istisna dışında hikâye ve kurgu hep aynılaşmıştı. 

Sayısı çok ama konusu aynı çizgi filmler dönüp duruyordu ekranlarda. Kötü ve iyinin mücadelesi... O çizgi filmlerde kötüler hep güçlü, parlak, gösterişli, büyük beyaz gülüşlüler olarak tasvir edilir. 

İyiler ise daha solukca, zayıf, mütevazı. Çoğunlukla acı ve yokluğu yaşayan ama yine de gülümseyen...

Gelelim bugünlerde görsel hafızamın o bölümünün sürekli önüme açılmasına neden olan benzerliklere...

Son dönem memlekette savaşı destekleyen ve savaşa karşı çıkanları izlemekteyim.

Savaşa karşı çıkanları izleyebilmek için çaba sarf etmek lazım olduğunu hemen belirteyim. Öyle kolay duyamıyorsunuz seslerini.

Özel olarak arayıp, bulup, okumalı veya dinlemeli/izlemelisiniz.

Ama savaşı destekleyenlerin durumu öyle değil.

Haber kanallarından eğlence ve magazin programlarına kadar ilgili ilgisiz, yerli yersiz her yerden her yere savaş sesleri ulaşıyor. Neredeyse her kanalda durumu yücelten yüksek bütçeli birer dizi.

Sinemalarda ise gösterime hızla giren filmler.

İçinden ölüm geçmiyormuş da sanki ülkece bir olimpiyat başarısı kazanmışızcasına ne kadar renkli dünya figürü varsa hepsi konunun içinde.

Türküler, şarkılar, ünlüler, kahkahalar, bolluk, bereket...

Sahnelerden birinde mesela popüler bir sanatçı söylemeye başlıyor türküsünü...

"Afrin'i dolaş da gel, baktın Afrin hoş değil Menbiç'i dolaş da gel diloy diloy yaylalar...

Memleketin diğer popüler sanatçıları da orada ve kahkahalarla gülüyor, alkışlıyor...

Ya karşı çıkanlar?..

Şimdi biraz da savaşa karşı çıkanlar cephesine bakalım mı?

'Savaşa hayır' diyenler televizyonlarda yok.

Sadece bazı internet yayınlarında, kimsenin yayınlamadığı basın toplantılarında, bağımsız internet siteleri yazılarındalar. Sesleri ancak ilgilisi tarafından duyulabilecek desibelde.

Ki bu desibelde dahi 'hayır' demek tehlikeli.

Bir defa 'Hayır' demenin en hafif cezası okuldan atılmak, işsiz kalmak.

En yaygın cezası ise gözaltına alınmak.

'İbreti âlemlik' bir eylemde bulunan ise direkt hapiste.

Üstelik 'Savaşa Hayır' davetleri, buluşmaları, renkli kareler filan da yok. 

Memleketin kendini riske atmasıyla tanınan aydınlarının, bazı gazetecilerinin ve sanatçılarının imzaladığı metinler var,  evet ama yayınlandığı mecra yok.

Kısacası, sesleri kesilmiş ama sakıncalı 'hayır'cılar solmuş, sayıca azalmış ve ne olursa olsun maddi kayıplara mahkûm edilmiş… 

Şimdi bu devrin anneleri çocuklarına ne öğretiyor merak etmiyor değilim, bizlere 'savaş'ın kötü, 'barış'ın iyi olduğu net bir biçimde öğretilmişti. Üstelik 'savaş kötüdür' dendiğinde kimse "vay seni terörist seni" demez,kimse Kurtuluş Savaşı'na hakaret filan da saymazdı. 

Biz belki arada kalan bir nesil olduk yine. Ve yine yeni iyiyi, yeni doğruyu ıskaladık.

Tıpkı yeni Türkiye'yi ıskaladığımız gibi!

Neyse sözü uzatmayayım; bugünlerde gündemi takip ederken, yayınlara göz gezdirirken aklıma, kötü ve iyinin karşılaştığı çocukluğumun çizgi filmleri geliyor. Kötülerin kuvvetli, iyilerin zayıf olduğu...

 O günlerde finalin hep aynı olmasından şikâyet ettiğim de doğrudur. Ama kim derdi ki, gün gelecek ve finalin yine aynı o çizgi filmlerdeki gibi her zaman ve her koşulda iyilerin kazanmasıyla yapılmasını umut edeceğim... 

Yazarın Diğer Yazıları

Nerede o eski savaş muhabirleri!

Suriye’de yaşanan savaşta Türkiye ilk günden beri aktif rol oynuyor. Ve bizim neredeyse hemen hiç savaş muhabirimiz yok!

Olası barış sürecine nasıl destek olabiliriz?

Bilmediğimiz, anlamadığımız, doğrulatamadığımız, muhatapların da anlamaya çalıştığı, belirsiz, ‘ağır çekim’ bir süreçteyiz. Evet barıştan yanayız, aksi düşünülemez bile. Ancak bu koşullarda ve bu aşamada barış için verebileceğimiz tek destek, sadece sessizce izlemek olacaktır…

Yoksa sen de bir kadın düşmanı mısın?

Kadına şiddeti kınamak için eylem yapan kadınlara devlet eliyle yine şiddet uygulandı. Bunlar yaşanırken sokaklarda eyleme katılan kadınlara hırsla saldıran sivil erkekler de vardı… Soruna “ama’lı, fakat’lı” yaklaşan her kim olursa olsun, onu derhal yaptığı kadın düşmanlığıyla yüzleştirmeniz gerekir

"
"