06 Haziran 2023

Nâzım Hikmet'in ölümünün 60. yılı anmasında, Moskova'da...

Eğer yaşasaydı, kendisi de böyle bir anma törenine alkış tutardı kanımca

Her 3 Haziran'da, Nâzım Hikmet Ran'ı sevenler; buruklukla heyecanı, üzüntüyle hüznü birlikte yaşar, hep.

Ölüm gününde, her yıl bir kez daha Dünya Şairi'nin şiirleri dillere düşer. Şiirleriyle anılır, fikirleriyle bütünleşilir. Sevdalarıyla konuşulur. Geride bıraktığı anılarıyla her defasında yeniden tanışılır.

Bu yıl ki 3 Haziran'da da böyle oldu, bir kez daha. Bu dünyadan göçmesinin üzerinden tam 60 yıl geride kaldı. O zamandan bu zamana; her türlü karşı baskı ve yok etme çabalarına rağmen kaybolmak bir yana, her yıl daha güçlenerek karşımıza çıktı, Nâzım Hikmet.

Moskova'daki törenler

Nâzım Hikmet'in vefatının 60. Yıl anması için Moskova'da özel bir tören düzenlendi. Ev sahibi, Rusya'da yaşayan iş insanı Ali Galip Savaşır'ın başkanlığını yürüttüğü ve 2019'dan bu yana sadece Nâzım Hikmet adına faaliyetler gerçekleştiren Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı. Sayıları iki elin on parmağını geçmeyen ve Moskova'daki iş dünyasında söz sahibi olan Türk iş insanları da Savaşır'a destek veriyor. Hayatları başarı öyküsü olarak tanımlanabilecek Mustafa Çalkan ve Coşkun Yurt, söz konusu iş insanlarından sadece ikisi.

Daha önce Rusya – Türkiye İşadamları Birliği (RTİB) bünyesinde özel komite tarafından yürütülen Nâzım Hikmet'le ilgili çalışmaların, 2019'dan itibaren lokomotifi Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı.

Moskova'daki Nâzım Hikmet'in ölümünün 60. Yılı Anma Tören Programı'nı izleme şansını yakaladım. Yıllardır Nâzım Hikmet'i yaşatmaya çalışanlardan Gazeteci – Yazar Zeynep Oral, yine Türk edebiyatının en ünlülerinden Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban Gökçeli, meslektaşım İsmail Saymaz'la birlikte anma törenlerini izledik. Elbette, Sanatçı Onur Akın ve orkestrası da Moskova'daydı.

Yeri gelmişken; 2019'da Nâzım Hikmet'le ilgili kitabımı kaleme alırken, Dünya Şairi'nin oldukça şeffaf bir yaşamı olduğunu fark ettim. Hiç kapalı bölümü olmamıştı. "Başkaları ne der?" diye yaşamamış, tam tersine içinden geldiği gibi yaşayan, Kurtuluş Savaşı'ndan tutun ülke ve dünya sorunlarına kafa yoran, sorunları ortadan kaldırmak için elinden geldiğince taraflar arasında diyalog kurmaktan çekinmeyen, Anadolu insanının ötesinde bir Dünya insanıydı, Nâzım Hikmet.

Moskova'da 3 Haziran'da üç ayrı program hazırlanmıştı Nâzım Hikmet için. İlki; şairin, Türkçesi Yeni Bakire anlamına gelen Novodeviçi Mezarlığı'ndaki kabri başındaydı. Mezarlığın girişinde özel bir bölümdeki kabrinin önünde düzenlene programa Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar ve sefaret personeli, RTİB ve Moskova Nâzım Hikmet KSV yöneticileri, aralarında Ankara'daki suikastta yaşamını yitiren Büyükelçi Andery Karlov'un eşi Marina Karlova olmak üzere Rus konuklar ve Nâzım Hikmet dostları vardı.

Gökyüzü Nâzım Hikmet için ağladı!

Yaz gelmesine karşın Moskova'da hava soğuk ve yağışlıydı. Törenin yapılacağı dakikalarda başlayan sağanak yağmur, öğleden sonra yerini güneşli havaya bıraktı! Gökyüzü de adeta Nâzım Hikmet için gözyaşı döktü saatlerce sanki.

Tören sırasındaki yağmur öylesine yoğundu ki, ne şemsiyeler ne de kapüşonlu montlar yeterli oldu. Konuşmacılar, konuşma yapamadı sağanaktan. Ancak, katılımcılar sırılsıklam olsalar da Dünya Şairi'nin kabrine kırmızı karanfilleri bırakmaktan geri kalmadı.

İkinci tören ise, Yunus Emre Enstitüsü'nce hazırlanan programdı. Türkiye'den gelen konuklardan ve aynı zamanda Moskova Nâzım Hikmet KSV'nca verilen Nâzım Hikmet Ödülü'nün sahibi Gazeteci – Yazar Zeynep Oral ile Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban Gökçeli, Nâzım Hikmet'i konuştular. Mezarlıkta yapacağı konuşmayı yağmur nedeniyle enstitüdeki törene erteleyen Büyükelçi Samsar, konuşmasını bitirir bitirmez başka bir programını gerekçe gösterip salondan ayrıldı.

Yerel danslar ve Akın konseri

Anma törenlerinin finali ise, Moskova Nâzım Hikmet KSV'nın, Russkaya Pensya Tiyatrosu'nda (Anlamı: Rus Şarkısı. Y.N.) düzenlediği yerel dans gösterisi ve Sanatçı Onur Akın'ın konseriydi. Bu konsere ülkemizin Moskova'daki diplomatik misyonundan Büyükelçi Samsar başta olmak üzere hiç kimsenin katılmaması dikkatlerden kaçmadı.   

Moskova'daki Güzel Sanatlar Koleji Koreografik Halk Dansları Topluluğu'nun 46 öğrenciden oluşan ekibinin, nefis kıyafetleriyle sergilediği Rus yerel dans gösterisi tek kelime ile harikaydı. 

 

Ve elbette hemen arkasından Sanatçı Onur Akın ve grubunun, belleklerde hoş anılar bırakan konseri geldi. Akın, kendi bestelerinin yanı sıra ünlü sanatçılar Edip Akbayram ve vakfın onursal başkanı Zülfü Livaneli'den dinlemeye alıştığımız eserleri seslendirmesine çok hoştu.

Türk konuklar, Akın'a eşlik ederken; Rus konuklar ise, alkış desteği verdi.

Nâzım Hikmet eğer yaşasaydı, kendisi de böyle bir anma törenine alkış tutardı kanımca.

Dokuz yaşındaki Anuşka

Konser ve dans gösterisi performanslarının oluşan anma töreninde, Zeynep Oral'ın yanı sıra Nâzım Hikmet'in Moskova'daki hayat arkadaşı Vera'nın Tulyakova-Hikmet'in kızı, tiyatro bilimci ve Profesör Anna Anatolyevna Stepanova, "Nâzım Hikmet Dostluk Ödülü"nün sahibi oldu.

Bu arada program sırasında, Nâzım Hikmet'i hayatta gören az sayıdaki yakınlarından olan Profesör Stepanova ile tanışma imkanı buldum.  

Stepanova, 2017'de verdiği bir söyleşide Nâzım Hikmet ile henüz 9 yaşındayken yaşadıklarını şöyle anlattı:

"(...) O zamanlar küçük bir kız çocuğu olmama rağmen Nâzım Hikmet'le karşılaşmalarımız aklımda çok iyi yer etmiştir.

Nâzım Hikmet ve annem birbirlerine ışıkla bakardı. Küçük olmama rağmen, ben bile fark etmiştim. Sürekli bakışları karşılaşır, gülerler, birbirlerine komik sözler söylerlerdi. Büyüyünce anladım ki, birbirlerine olan şefkatlerini başkalarından bu şekilde sakınırlardı. Nâzım Hikmet'le arkadaştık;

benimle söyleşir, beni tatlıya, şekerlemeye boğardı, ki kendisi de çok severdi böyle şeyleri. Gezilerden dönüşte bir sürü hediye getirirdi. (...)"

Nâzım Hikmet, "Anuşka" diye seslendiği Anna Stepanova'ya doğum günü hediyesi olarak 12 Kasım 1961'de Mokova'da bir de şiir yazmıştı:

"Bitirdin dokuzunu Anuşka

sanırsam oldukça değişecek

yüzün gözün

boyun bosun

aklın fikrin

doksanını bitirdiğinde

Bitirdin dokuzunu Anuşka

Değişmesin yüreğinin içindeki

billur çekirdek

Doksanını bitirdiğinde"

(Savaşır, törenler için Moskova'da bulunan Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli'yi (sağda) sahneye davet ederek, etkinliği onurlandırmalarından ötürü Vakıf adına kendilerine teşekkür etti.)

Yeni kültür merkezi açılacak

Vakıf Başkanı Ali Galip Savaşır, Oral ve Stepanova'ya ödül verdiği konuşmasında yeni bir gelişme hakkında da bilgi verdi.

Savaşır, vakıf ile Moskova Belediyesi Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi ile yürüttükleri ortak çalışma ile Nâzım Hikmet adına kültür merkezi açılacağını açıkladı.

Moskova sokaklarında gezerken, Savaşır'ın yeni merkez açılacağını söylediği binaya yolum düştü. Halen Sokol bölgesinde faaliyette bulunan Nâzım Halk Kütüphanesi, işlevsel açıdan geliştirilerek kültür merkezine dönüşecek. Yapılacak harcama Moskova Belediyesi ile vakıf arasında karşılanacak.

 

Halen kütüphane olarak kullanılan bina, ünlü Rus Spor Kulübü CSKA'nın stadının hemen karşısında ve Sovyetler döneminden bugüne ulaşan bir sokağın hemen başında.

Kütüphane görevlisi, bilgi aktarırken, ilginç bir odaya aldı bizleri. Aynı zamanda şimdilik resim atölyesi olarak kullanılan odada Nâzım Hikmet bir süre yaşamıştı.

Görevlinin aktardığı bilgiye göre; Nâzım Hikmet, sağdaki fotoğrafta en arkada bulunan rafların olduğu alanda koltuğunda oturur ve hemen solda görülen büyük pencerelerin açılmasıyla içeriye bakan Ruslarla sohbet ediyordu. Onlara şiirler okuyordu.

Bu arada, odanın hemen giriş katında olması nedeniyle açık camlardan Nâzım Hikmet'le kolay görüşme olanağı bulunduğunu ekleyim.

* * *

Geride kalan hafta sonu, Nâzım Hikmet'in 60. Ölüm Yıl Dönümü nedeniyle Moskova'daki iki günlük program, hayata bakışıma kuşkusuz yeni yaklaşımlar kattı.

Büyüteç'i bugün Moskova'dan kaleme aldım. Ukrayna ile çatışan Rusya'nın başkenti ve yaşananlar hakkında notlar tuttum. Mistik bir atmosfer olduğu kadar hayatın olağan akışıyla ilgili farklı yansımalar var elbette. Ama onlar da başka bir yazı konusu olsun.

Moskova'dayken ülkenin siyasi gündemi tazelendi. Yeni kabine kuruldu. Bir sonraki yazıyla yeniden kendi gerçeğime döneceğim elbette.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Özel Harekat'ta neler oluyor?

Spor ayakkabısı alımına müfettiş incelemesi, Özel Harekat'ın dikkat çeken ziyaretçileri, yemek ihalesindeki isim, hibe alınan zırhlı araçların hurdaya yakın çıkması ve dahası...

Bir trafik kazasının anatomisi: 35 saatte belirlenemeyen kimlik ve soruşturmada yaşanan gariplikler

"Sürecin başından itibaren haklarında ceza istenilen polislerin, bu kadar küçük ve basit ceza verilmesi, iki polise ceza verilmemesi ve bizin yaşadıklarımızla dosyaya müdahale edildiğini görmüş olduk"

Emniyet'te "sular ısınıyor", ekipler arasındaki savaş kızışıyor...

Şu anda birbiriyle mücadele eden en az üç ekip var. Devre kardeşliği ile tarikat ve cemaat birliktelikleri ekiplerin çimentosu. Mücadelenin asıl hedefi, mevcut İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın yakın zamanda emekli olmasıyla boşalacak İstanbul Emniyet Müdürlüğü