09 Mayıs 2023

Çocuklara şarkı söyleyen saatler

Bu kitapta, çocuklara kurulan (ve ne dedik, şarkı söyleyen!) o saatler, hekimlere de kuruludur aslında. Şükrü Hatun, bir hekimlik anlayışının rengârenk resmini çiziyor

Ceyhun Atuf Kansu'nun kitaba adını veren dizeleri: Çocuklara kurulan saatler… Bana bir büyük şairin, Rainer Maria Rilke'nin, çocuklu-saatli bir dizesini çağrıştırdı:

"İşte saat, şarkısını söylüyor; çocuklar titrerken…"

(Soba başında üşürken bir dinî özel günün heyecanını duyan çocuklardır, şiirdeki o çocuklar.)

Elinizdeki kitabın yazarının çocuklara kurduğu saatler, şarkı söyleyen saatlerdir. Elinizdeki kitabın yazarı, neylerse, çocuklar titremesin diye eyler.

* * *

Kitabın bir bölüm başlığı: "Çocukları korumak." Kuşkusuz, bir çocuk hekimi, çocukları korumayı "iş" edinmiş birisidir. Nitekim çocukları koruyup kollamakla ilgili "profesyonelce" yol gösteren, deneyim aktaran parçalar var kitapta. 

Fakat Şükrü Hatun, bunun ötesinde bir şeyden söz ediyor bir yerde; onu çocuk hekimi olmaya iten motivasyonu, "Çocukların dünyasında olmak," diye özetliyor. Çocukların dünyasında olmak; çocuklarla arkadaşlık etmek, çocukları dinlemek, çocuklardan öğrenmek… Ergenlik sorunlarıyla uğraşırken, çocukluk etme sanatını çocukların ellerinden alabilecek bir dert olan diyabetle uğraşırken, bu uğraşın hakkını verebilmek için çocukların dünyasında olmak gerektiğini bilen bir hekim konuşuyor bu metinlerde.


Şükrü Hatun

* * *

Bilgi veren, yorum yapan, deneyim aktaran yazılara, bölüm başlarında Şükrü Hatun'un gelişim hikâyesi eşlik ediyor. Yaşamın durakları: Okul, Nazife ve Nazife-sonrası, çocuk, torun… Bir ömrün özütünü, usaresini çıkartıyor, bir doygunluğu yansıtıyor bu kısa takdim bölümleri. Yapıp ettiği üzerine düşünmenin, kendini değil yaptığını ettiğini önemsemenin doğurduğu o doygunluk olmasa, yazarımız bu kadar "iyi hekim" olamazdı!

 

* * *

Zaman zaman gözleri dolacak kadar çocuklardan etkilendiğini söylüyor, Şükrü. Kendisini tanıyanlar, -ki o şansa sahip olanlardan biriyim, onun için birinci adıyla andım şimdi! -, Şükrü'nün gözlerinin dolmasının çok da zor olmadığını bilirler. Duyguları "seven" biri var karşımızda, duygulara sahip çıkan, duyguların bakımını yapmaya önem veren biri. Şefkat ve merhamet başrolde… Kitaptaki yazılar zımnen, duygusal emeği, iyi hekimliğin koşulu olarak koyuyor.

* * *

Bu kitapta, çocuklara kurulan (ve ne dedik, şarkı söyleyen!) o saatler, hekimlere de kuruludur aslında. Şükrü Hatun (tekrar resmîleşelim!), bir hekimlik anlayışının rengârenk resmini çiziyor. Kitap, hekim-kahramanlarla dolu. Nusret Fişek, Füsun Sayek gibi genel kamuoyunda bilinenler var, sadece kendi âlemlerinde bilinenler var, hiç meşhur olmayanlar da var. Şükrü Hatun çok sayıda hekimi anarken, bunu galiba sadece vefa göstermek için değil, emsal göstermek için yapıyor. Andığı hekimler, tanrı-hekimden ziyade abi/abla-hekimler, hoca-hekimler, dost-hekimler, emekçi-hekimlerdir. Şükrü Hatun'un 2002'de İletişim Yayınları'ndan yayımlanan kitabının başlığı: "Hekim Kendisini de Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar" idi. Elinizdeki kitaptaki yazılarda da bu mesajı veriyor.

Bana da, birçoklarımızın taşıdığı sıfatlarla, yani hasta olmuş biri olarak, hasta yakını olmuş biri olarak, çocuğu olan biri olarak, bir okur olarak, bir arkadaş olarak, teşekkür etmek düşer…


Not: Prof.Dr. Şükrü Hatun'un "Çocuklara Kurulan Saatler" isimli kitabını bu linkten edinebilirsiniz.


Bu yazı kitabın önsözünden alınmıştır.