Sayın Binali Yıldırım, nutuk atarken bağırmayın, sizden öncekileri taklit ve tekrar etmeye heves etmeyin. Kendine özgü, kişiliğinize uygun hitabetiniz, doğrusu çok daha etkiliydi. Dinlemiştik, biliyorduk.
Benden söylemesi, sizden duyulması.
Ayrıca, yine size ait nükteler ve yerini bulan esprileriniz dururken, reisten kinaye benzetme, tanımlama ve tamlamalara ne gerek var?
Hele ki, haykırırken sesin çatlaması ve bunun bir oktav yukarıdan mikrofona aksetmesi ile, hoparlörlerden alana ve oradan tv ekranlarına ve tüm ülkeye memleket havası olarak yayılıyor olması...
Dinleyenler de irkilmelerini ve iç gıcıklamalarını alt dudaklarını ısırarak bastırıyorlar, gülümsemelerini maskeliyorlardı. N’aapsınlar?
Sonra efendim aceleye ne gerek var, telaşa ne lüzum? Ağır ağır anlatın işte, hem biz daha iyi anlarız, hem işe şeytan karışmaz.
Ne der eskiler, ”tizi reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır. Erişir menzili maksuda aheste giden…”
İlle kanıt aranırsa, selefinizin yüksek perdeden onca yırtınmasını hatırlayın, hiç bir işe yaramadıydı. Yaramadı çünkü onun ardında hiç bişeyciği yoktu, boşlukta uçuşup duran boş umutlarından başka.
Sizin öyle mi, arkanızda nice köprüler, tüneller, yollar var, hem de bölünmüş gidiş geliş.
Zaten mitingin birinde, reisin hitabeti yükselip de ince lâ sesine takılı kalınca, işin ciddiyeti kalmadıydı. Bunun üzerine, bir sonraki toplantıya onun yerine onu çıkardılar. O da öyle bir hamaset nutku çekti ki onu taklit ederek, boynuz kulağı geçti. Dinleyenler kulaklarını ısırdılar.
Ama nooldu, reisin dikkati de çekilmiş oldu, o da dikkat kesildi. Günü gelince de kesti attı ilişkiyi, aslı varken copy’e ne gerek ola ki?
Bağırmayın lütfen, tane tane anlatın, anlarız biz merak buyurmayın. Zira ne zamandır hasret kaldı millet, nezakete, zarafete ve biraz olsun sükûnete.
Düşük profil her zaman iyidir.
Şöyle bir günümüz siyaset dünyasına bir göz atın, savaşın, terörün ve her türden politik entrikanın cirit attığı çevremize, dünyamıza. İşiniz bu.
Bağırıp çağıran kim var? Bir bakın. Belki Thrump!
Oysa dünyamızın yakın tarihinde size ibret olacak neler bulursunuz, neler.
Mesela Charlie Chaplin kısa filmlerini tavsiye ederim. Youtube onun filmleri ile dolu, bir tık karşınızda. Hem aranan örneği bulursunuz orada, hem de trankilizan etkisi müthiştir.
Sizi de, dolayısıyla bizi de sakinleştirir.