En geniş anlamıyla varoluş konularında, yeterince ukalalık yapacak kadar da bilgi biriktirmiş bulunuyorlar, kaotik bir evren karşısında!..
Evet, biriken ama sürekli eksilmeler ve eklemelerle durmaksızın şekli değişen, hareket halindeki dalgalanan bilgi dağarcığını, kendi geçmişini ve geleceğini sabitleme hayali ile güvencesi ve umudu ile kurcalayıp duruyorlar.
Her defasında, karşısına çıkan hiçbir bulgunun, kalıcı olmadığı gerçeğine yenilmemek için, kendini temize çıkartacak kalıplara sığınıyor; 'evrende değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir' önsezisini yumurtluyor.
Ancak kuluçka süresinin sonunda yumurtadan çıkan civciv, sürekli olarak inanç darısıyla beslenerek, yok oluş hakikati karşısında hemcinslerine, direnmelerini ve yalvarmalarını öneriyor. Dağılmayın birleşin deyip duruyor, entropi karşısında!..
Kişinin ettiği dua ve doğayı koruma refleksi içinde gösterilen çaba, rahatlayanlar ve rahatsız olanlar diye, iki ayrı bakışa sebep oluyor. Biri kabul derken, diğeri red deyip çare aramaya koyuluyor.
Canımıza okuyan virüsler, günahlarımızın doğurduğu bir karşılıktır, diyen kişiler, bir yanda. Başımıza gelenler, saygı ve özen göstermediğimiz doğanın buna verdiği karşılıktır, diyenler bir yanda, sanki benzeşiyorlar.
Anlaştıkları düşleri ise şöyle, doğada her şey değişebilme yeteneğine sahip olsa bile, hiç olmazsa biz dünyada var olduğumuz sürece değişmese, hep öyle kalsa ne iyi olurdu. Sonrasında ne olursa olsun. Tamam da...
Ancak bu sonuca razı olmak için ilk ve tek şart, iki ayaklı ve iki cinsli neslimizin devamını sağlayacak olan bir şeyin hazır olmasıdır. O da vardır, verilmiştir. Sevmek, sevilmek gibi metafizik olgular ve sonuç veren birleşmek gibi maddî bulgular.
Geriye oyalanacak ne kalıyor? Hayırlı şeyler yani ötekinin işine yarayan, güzel şeyler yani başkasını kıskandıran, iyi şeyler yani kendine yararlı olan, kötü şeyler yani en az zararlı işler ile, akan zamanı doldurabilmek.
Arada bir de, Pazar yazısı gibi icatlar uydurup, boyunu aşan muhataralı konularda kalem oynatmaya kalkışmak kalıyor!.. Pardon yani, özürlerimle...
İster dua et mukaddesat içinde, ister aşı bulmaya çalış mukadderat yolunda. Ama hak etmek istiyorsan beni, doğru konuş benimle, kıvırma…
Ha… bir de, unuttum sahi, ne istersen ol ama dikkat, öksürük olma!..