Tüm siyasilerin ve onların yankısı olan konuşmacıların dilinden hiç eksik olmayan, "birlik ve beraberlik" tekerlemesi saçmadır. Çünkü tek tek anlamlı olan bu iki kavram yada önerinin aynı anda, aynı yerde var olmaları imkânsızdır.
Birlik olacaksa yada varsa orada beraberliği oluşturacak olan iki artık yoktur, kalmamıştır. Eğer beraberlik olacaksa yada varsa, orada bunu oluşturacak en az iki olmalı, yani bu kez de bir yoktur.
Bu olumsuzluğu çok iyi seziyor, biliyor ve kullanıyor olmalılar. Yada bu anlam açmazını fark etmeyecek kadar aymazlık içinde ve yutturmaca peşindeler.
Yine de en iyi niyetle yorumlarsak şu çıkıyor; derler ki, aranızda birlik olun, en ufak bir çıkıntı ve farklılık bile kalmasın, sonra öylece gelin bizimle beraber olun!
Dile gelmeyen devamı da sanki şöyle olmalı; biz de, bizimle olan beraberliğinize dayanarak ve güvenerek, sizi birlik içinde karşıtlarımızın üzerine sürelim.
Bu slogandaki saçmalık ve art niyet defalarca dile getirildi. Bazı akıllı ve dürüst politikacılar da tekerlemeyi "birlik ve bütünlük" diye değiştirerek kullanmaya başladılar.
Demokratik farklılıklardan ve özgürlüklerden ödü kopan kaşarlanmış politikacılar ise, elbette birlik beraberlik diye söylenmeyi sürdüreceklerdir.
* * *
Kızlı, oğlanlı otuz iki genç insan, Kobani’ye fidan, kitap ve oyuncak götürürken Suruç'ta bomba ile yok edildi. Çok acı, çok yazık!.. Terör lânetlendi.
Terör sözcüğü bir kişi, bir topluluk, bir örgüt adı değil, bu bir yöntem, bir usûl!.. Bunu kim kullanıyor? Önemli olan soru bu. Yanıtı ise hep canla başla gizlenmekte.
Sonra da sırasıyla, gidenlere Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilenmesi ve lanetler, kınamalar gibi ezber söylemler geliyor. Suçlusu da hemen ilân ediliyor, terör! Derken devam ediyorlar...
"Nereden gelirse gelsin, kim olursa olsun lânetliyoruz, terörün, dini, dili, ırkı yoktur" diyorlar. Ama bu metodu kullananın dini, dili, kimliği ve nereden geldiği bellidir. Neden saklanıyor?
'Saldırı Türkiye'nin huzuruna karşı', Başbakan'dan. 'Hiçbir saldırı Türkiye'yi dize getiremez', Akdoğan'dan. 'Amasız ve ön şartsız lânetliyorum', Bahçeli'den. Ama'sı ve koşulu var da kullanmıyor. Kılıçdaroğlu da geri kalmıyor 'Terörü ve destekçilerini lânetliyorum’ diyor. İyi de, kim onlar?..
Yanıt Demirtaş'tan geliyor. 'IŞİD ve benzeri tecavüz ordularının destek aldığı bütün ülkeler ve rejimleri bu barbarlığın ortağıdır. IŞİD'e karşı sus pus olanlar, sesini bile yükseltmeye cesaret edemeyenler, IŞİD'ın başını okşayan Ankara'daki yöneticiler...' diyor ve TBMM’ni olağanüstü toplantıya çağırıyor.