Salgın, yaygın halde!.. Öneriler, çocukça!.. Önlemler beceriksizce!.. Bildirimler yalan içinde!.. Sloganlar zayıf, yetersiz ve yanlış!.. Türkçe sözcüklerle konuşamayan mütehassıslar, her okudukları yeni makaleden alınan çelişik bilgileri, bize uluslararası tıp diliyle aktarıyorlardı, anlamıyorduk. Tecrit diyemiyorlar, belirti diyemiyorlardı vs.

Oysa...

Ülkemizde müthiş başarılı reklamcılar var. Bir spotu bir anda tüm insanların diline, zihnine yerleştirebilirler. Yine ülkede, televizyonda sayın bakanın ürkek çizelgelerini en okunaklı çözümlerle gözümüzde, belleğimizde yer eden unutulmaz etkilere dönüştürebilecek başarılı grafikerlerimiz de var.

Salgını durdurmak, bulaşı yok etmek, sadece politikacıların yatmadan önce yada sabah kalkar kalkmaz akıllarına ilk gelen cümleleri çömezlerine verdikleri şifahî emirlerle başarılamaz.

Kanıtı, başarılamıyor işte, yayılıyor boyuna!..

Eksik konuşmak, yalan söylemenin en etkili yollarından biridir ve yaygın kullanımdadır. Can Yücel'den "Ne kadar az yalan söylersen, o kadar iyi."

Maske değil, "maske tak", "ağzını burnunu kapasın masken".

Mesafe değil, sosyal mesafe ne demek? "Uzak dur, bir diğerine fazla yaklaşma" demek varken. Özdemir Asaf'dan "insanlara fazla yakın olma, sonra bu sözümü hatırlarsın" gibisinden. 

Temizlik de ne ola? Pis miyiz ya da virüs pislikten mi oluşuyor, evimizi, sokağımızı temiz tutarsak bu iş biter mi? Yoksa… "Dokunma bulaşır", "elleme, elini yüzüne gözüne sürme", "ellerini temiz tut, sık sık yıka" demeye üşeniyorlar mı? Bize çocukken ne öğrettiler, "sokaktan eve dönünce ellerinizi yıkayın".

Kalabalığa karışma, ne demek? Bu sloganı tüm saygıdeğer ilgililer her saat başı kullanıyorlar. 'Sen kaç, paçanı kurtar, gerisine karışma, kalabalıktakilere ne olursa olsun' anlamında mı? Farkında bile değiller. 'Kalabalığı oluşturmayın' diyenler de var ama çok ender.

Bunlar benim gibi acemi bir yazarın notları. Ama işin uzmanları bu işi çözer. Kim?.. Yandaş olan değil, 'ben yaparım efendim' diyen değil, 'en iyisini siz söylediniz, en doğrusunu siz söylersiniz zaten' diyen değil. Ya hangisi?..

Ülkede müthiş başarılı reklamcılar var dedim ya. Bir spotu bir anda tüm insanların diline, zihnine yerleştirebilirler. Ülkede son derece değerli, başarılı grafikerler var. Televizyonda sayın bakanın ürkek çizelgelerini en okunaklı çözümlerle gözümüzde, belleğimizde yer eden unutulmaz etkilere dönüştürebilirler.

Arayın bulun onları, bulmak sizin işiniz. Sorun, soruşturun, kimseyi susturmayın, korkutmayın, konuşsunlar, tartışsınlar, salgına cephe alsınlar. Bize anlayacağımız gibi şefkatli ve güzel bir dille yol göstersinler, iyi olmamız için alan açsınlar bize. 

Sadece hasta adaylarını ve hasta olanları suçlamakla, sizi anlayamamış insanları kabahatli ilân edip, her şey sizin yüzünüzden oluyor, demekle ve bu gerekçeye dayanıp, parasını ceza olarak cebren tahsil etmekle, salgının yok edildiği nerede görülmüş ki?

Şimdi bu ukalalıklarıma kızmayınız lütfen.

Siz, salgının bugün vardığı dehşetengiz düzey için bizi suçlamayı seçiyorsunuz.

Biz ise, hepimizi bu günlere getiren tutumunuzu, uygulama ve söylemlerinizi salgının yayılma hızı olarak görüyor ve eleştiriyoruz.

Bunu yaparken sağlıkçıların fedakârlıklarını minnetle, uzmanlıklarını saygıyla anıyoruz.

Bu acımasız illetten bir an önce uzaklaşıp, birbirimize özlemle sarılacağımız dünya günleri için dil döküyorum, dilim döndüğü kadarıyla elbette!.. 

Kalın sağlıcakla, öksürük olmayın!..