14 Haziran 2015

Koalisyoncu geldiii... HDP ve AKP için

AKP ve HDP anlaşmalı. Hem bırakılan yerden yola devam edilir, hem de çözüm süreci istenilen sonuca götürülür

Demokrasi, halk iradesi, serbest düşünce, özgür ifade, cesaretli kararlar, kuvvetli muhalefet, istikrarlı ekonomi, barış ve benzer kavramlar,  herkes tarafından tekrarlanıp  duruyor.

Tersini savunan yok, birbirine güvenen de yok!..

Öyleyse...Seçimden önceki söylemler, kimsenin ayağına pranga olmamalı, derim.

“Siyasette kırmızı çizgi yoktur” diyen eski AKP sözcüsü Arınç veya “Seçim bu, propaganda anlamında herşey söylenebilir” diyen başka siyasetçiler de var.

Meselâ, HDP eşbaşkanı “Seni başkan yaptırmayacağız” diyordu. Cevabı da geldi, Tamam, ben de başkan olmadım işte, diye. Sorun kalmadı demek ki.

Bir ilâve söylem daha... Nedir? “Bıraktığımız yerden devam etmeliyiz. Devlette süreklilik esastır.” Buna da tamam.

“Kürt partisine oy vermeyin Akpartiye verin” deniliyordu. O da olmadı, sorun da kalmadı.

Bu ortaya söylediğim karışık girizgâhtan sonra, bir dostun önerisini paylaşmak isterim, der ki;

AKP ve HDP anlaşmalı. Hem bırakılan yerden yola devam edilir, hem de çözüm süreci istenilen sonuca götürülür.

İkisi de birbirini tehlikeli görüyor ama. İyi işte, bunu çözsünler, böylece onlara altın bir fırsat sunuluyor!..

Tüyleriniz dikenleşmeden, eski söylemleri hatıra defterine yazıp, sayfayı çevirirsek;

“Şimdi yeni şeyler söylemek zamanıdır” öz deyişi çıkıyor karşımıza ve üstelik bunu pek çok kişi, bu yeni sayfada okuduğunu söylüyor.

Karşımızda iki sahici parti var şimdi. Her iki parti de ülkede mağdur olmuş, ezilmiş büyük bir sosyal  kesimin temsilcisi olduğunu belirtiyor. AKP yıllarca mağdur edilen mütedeyyin büyük kitlenin sesiyim diyor ve onlardan oy alıyor. HDP yıllarca kendilerine yapılmadık şey bırakılmayan, mağdur edilen kürtlerin sesiyim diyor ve onlardan oy alıyor. Üstelik her ikisi de Türkiye partisiyiz iddiasında, daha ne?..  Söylemlerinde açıkça gelecek vizyonu bulunuyor, statik değiller. Neden birbirlerine köstek olsunlar ki?

Ekonomi ve özgürlükler uçurulabilir, dünyaya parmak ısırttıralabilir... Sakin olun lütfen...

Bir, Davutoğlu saçmalamaktan kurtulur, bizler de...

İki, Demirtaş’ın sağduyulu söylemleri herkesce duyulur.

Üç, Demokrasi, halk iradesi özgür ifade, cesur karar vb. prim yapar.

Dört, Muhalefet tam yerine oturur ve tabana dayalı bir iktidarı hakiki anlamda denetler.

Beş, Sayın Cumhurbaşkanı da kendine gelir belki. Komplekslerini terapi eder, o da sakinleşir. Ortadoğu fatihliği, islâm akıncılığı, Osmanlı Selçuklu uzmanlığı gibi konuları  üniversitelere bırakır. Bu arada yine belki YÖK kalkar da akademisyenler serbest araştırmalarına gömülürler vs.vs.. “Umut fakirin ekmeği, ye Memet ye”...

...dedim de muhalefet damarım kabardı. İşte size bir tavuk öyküsü;

Tavukçulukta, tavuklar aç kalmıyor, önlerinden suyu, darısı hiç eksik edilmiyor. İyi besleniyorlar. Ardından düzenli yumurta alınıyor. Ama eni, boyu kendileri kadar olan kafeslerin içindeymişler, özgürlükleri yokmuş! Evet öyle...

Seçim vaatlerinde herkese su ve darı sözü veren partiler aklıma geliyor. Bazıları, ye işte, al sana para da var, sen de bol bol yumurtla, ekonomi büyüsün... Eeee?..

Eeesi, bir de özgürlük filan istemeye kalkışma, n’apıcan onu, ne işine yarar? O dediğin karın doyurmaz ki!..

Tavuk hikâyesi bu kadar. Beğenmediyseniz, beğenilecek yanı yok da ondan.

Bu gevezeliğe bir de Happy End sunmalı, şöyle ki;

HDP’nin AKP’den aldığı söylenen emanet oylar ve AKP’nin HDP’den alamadığı 80 vekil sorunu mu var? Oysa onlar ‘çözüm süreci’ nin iki aktörüdür. 258+80  beraberliği çok kolay olur, meseleyi çözer. Tek engel seçim öncesi dedikleri mi? Bütün politikacıların asıl söylemleri , “dün dündür, bugün bugün” ve “demokrasilerde çare tükenmez” değil mi?

HDP ve AKP ortak sorumluluğunda... Barış ve çözüm süreci yürür ve sonuca varırsa... Ekonomi istikrarlı büyürse... Üniversitelerden, dolayısıyla bugüne kadar suçlanan aydın kesimden yaratıcı düşün desteği gelirse, özgürlüğün neşesi yine topluma hakim olursa...vb..vb...  Gel keyfim gel!..  

Zor, çok zor!.. deme öyle...  HÜNER, zoru başarmak değil midir?

Kolay olsaydı bunları gevelemeye gerek olmazdı. Herşey zaten kendiliğinden yoluna girmiş olurdu. Ama değil.

Asık suratlılardan ve asık suratımızla dolaşıyor olmamızdan bıktık.

İyimserlik iyidir, neden olmasın?...

                                           

                                                   ---------o---------

Yazarın Diğer Yazıları

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor...

"
"