Emekli memur babam, ben liseyi bitirdiğimde, İstanbul’a gidip de ne yapacaksın, dedi,  bak burada İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu var. Hem ekonomi yarının en geçerli mesleği olacak, okula da burada gider akşam da evine dönersin, rahat edersin, diye de ekledi. Tabii ki haklı olarak, çocuk okutmanın daha ekonomik yolunu önermekteydi. Ama…

Onu dinlemedim, daha doğrusu dinledim de yanıt vermedim, bildiğimi okudum.

Bildiğim ise Güzel Sanatlarda okumak istediğimdi. Sonuç?...Bir gün orası da bitiverdi. Klasik anlamda söylersem hayata atıldığımda iktisat ile karşılaştım ama tanışma fırsatım pek olmadı. Teoride ekonomik bir varlıktım evet, ama ticarî bir cehil olarak kaldım. Babam haklı çıktı. Bugün hemen herkes ekonomiden söz ediyor. Herkes gibi anladığım söylenemez ama gayretim vardır. Nereye kadar?..                                                                 

Dün, Sayın Cumhurbaşkanının iktisadi tavsiyelerini işitinceye kadar. Diyorlardı  ki…

Dolarlarınızı, daha önce de yaptığınız gibi, gidip bankalara TL karşılığı satın kurtulun. Artık alış verişde milli ve yerli paraları kullanalım. Mesela Rusya bizden Türk Lirası ile domates alsın, biz de onların mallarını Rus Rublesi ile alalım. Önce aklım yattı. Sonra…

Ekonomik şeytan dürtmüş gibi, zihnim tedirgin oldu. Bu kadar harcama yaparsak elimizdeki Rublelerimiz sonunda suyunu çekecektir. Üstelik…

Aynı durum Rusların da başına gelecek, onlardaki Türk Liralarının da dibi görünecektir. Eee  e?..

Ee’si, ticaret ve alış veriş duracak değil ya. Bir yerlerden Rus Rublesi bulmak gerekecek. Onların da TL edinmesi lâzım gelecek. Artık faizle mi olur, takas mı edilir, veresiye defteri mi tutulur, ben nasıl bilebilirim ki?..

Koca ülkede her konuya veryansın eden onca muhalif siyaset adamı ve kalem erbabı var da ne diyorlar bu hususta bilmiyorum, duymadım. Bekliyorum…

Bakarsın bir ekonomist çıkar da bu durumu açıklarsa iktisadi cehaletimden bir katre olsun eksilecektir umudundayım. Acaba?...