Yuvarlağın köşeleri gibi, birlik ve beraberliğin de aynı anda aynı yerde olabilme imkânsızlığı vardır!.. İnsan beyni, eğer düşünüyorsa, bu anlam çıkmazını kabul edemez. Ama...
Buna rağmen bu tekerlemeyi her gün işitir ve kendi de tekrarlarsa... O kadar çok saygıdeğer, tehditkâr ve buyurgan kişiden, öylesine yüksek sesle, hem de biteviye duyarsa, düşünecek hali de kalmaz.
Zaten onlar da düşünmeden söylüyorlardır ya...Amaç gürültüye getirip, dayanışma kutsallığı adına herkesi otoriteye biat etmeye zorlamak.
Bir tek Sayın Başbakan, birlik ve bütünlük, diyerek meramını doğru ifade edebiliyor. Yine de, evet ama yetmez!
Sayın Başbakan, size sadece Sayın demek istiyorum, bir türlü başbakan diyemiyorum, dilim varmıyor. Neden?..
Bir Başbakan'dan her zaman beklediklerim vardır. Bunların ise sizi ilgilendirdiğini pek göremedim. Evet, köprü, tünel vb. tamam ama yetmiyor.
Hayat boyu ülkemde çok başbakan tanıdım, yerli ve milli olanlar kadar, yersiz ve gayri milli olanları da buna dahildi...Başbakan ve başbakanlık hakkında yeterli bilgim mevcuttur. Benden öte milletin tanıklığı, tecrübesi ve birikimi de müthiştir. Yani hep birlikte bir fikir sahibiyiz.
Millet sizin indinizde bir yanda hamasi nutuklarla gaz verdikleriniz, diğer tarafta da birileri, diye küçümseyip yakındıklarınızdan oluşuyor sanki. Tıpkı kendilerinden örnek aldığınız üst aklın sahibinin yaptığı gibi.Oysa...
Birileri ve bazıları diye niteledikleriniz de milletin ta kendisidir.
Millete sorduğunuz zaman onların yanıtlarını da kaale almakla mükellefsiniz. İlle de aradaki küçük yüzdelerle iktidar olmayı yeterli saymamalısınız. Ayrıca...
Her konuyu millete soruyoruz demek, görevden ve sorumluluk almaktan kaçınmaktır. Çünkü millet kendi adına, kendi yararına ve kendi yerine karar verebilmeniz için, bir süreliğine, size görev, yetki ve sorumluluk vermiştir. Bu süreyi iyi kullanmak sizin elinizde. Bizler de biraz kendi işlerimize bakabilmeliyiz.
Öte yandan, halka arkasını dönmeyen şef, orkestrasını yönetemez, derler ya… Çünkü ortaya çıkan kakafonik müziği kabul ettirmek için dinleyicisini yönetmeye kalkar, onu suçlar da onun için. Halbuki...
İşler ne zaman kötüye gitse başkasını suçlamak, bu iş için yeterli değilim, anlamındadır. Bu konuda ben Sayın Obama'nın yalancısıyım, o öyle diyordu. Aynen…
Oysa bizim kadar sizin de bizi eleştirme hakkınız vardır.
Pekiyi de..Suçlamadan eleştiri yapmak sizin için gerçekten imkânsız mı?
Atina demokrasisi, halk meclisi gerilerde kalmış. Halkoyunu istemek şimdi istisna olmalı. Yine de halkoyuna dayalı karar mekanizması elbet düşünülebilir, ama bir şartla;
Tam anlamıyla ifade özgürlüğü ve tartışma serbestliği altında. Bu yazıyı okuyan, tam da burada, güldürmeyin beni, diyor olabilir. Ama…
Yazılı ve ekranlı özgür medya ile toplantı ve gösteri serbestisi altında halkoyuna başvurulursa, neden olmasın?
Ülkemizin zor zamanının farkındayız, ama bilgi eksikliği içindeyiz... Neden bizi sadece korkutuyorsunuz, neden bilgilendirmiyorsunuz? Hem de ayrıntılı olarak.
Sadece kendisine kızılan, suçlanan insanlar olmak yerine sizlere yardımcı olmak da isteriz. Hadi, bize güvenmiyorsunuz, diyelim. Millete de güvenmiyor musunuz?
Evet mi? Nasıl yani?.. Ne diyeyim?..