Açık, net, doğrudan bir soru soruyorum. İçki satışının yasaklanmasını neden, hangi hukuki dayanakla yaptınız? Sorun şu ki, benim açık, net, doğrudan sorduğum soruya siz aynı açıklıkla, net ve doğru yanıtı vermeyeceksiniz. Yalan söyleyeceksiniz açıkcası. Alkolü dinen yasak olduğu için yasakladık, toplumu tartmak, ne reaksiyon gösterecek anlamak için yaptık diyemeyeceksiniz. Yandan dolanacaksınız. Tekel bayileri istisnada yer almıyor, bu açıdan bir muafiyet yok diyeceksiniz. Neden yok? Cevap yok. Peki marketlerdeki bütün reyonlar açık, içki reyonları neden kırmızı şeritlerle kapatılmış? Tekel bayilerine karşı haksız rekabet olduğundan-mış. O zaman tekel bayilerine de izin verin. Yok onlar istisnada yer almıyormuş!!!
Beyfendiler gerçekten işin tadını kaçırdınız. Anayasayı, kanunu, demokrasiyi falan itiverdiniz kenara, Babayasa'ya göre idare ediyoruz, yerse diyorsunuz. Sıkıysa şu mübarek Ramazan ayında çıkart bakalım sesini çıkartabilirsen diyorsunuz. Oh denk geldi, araya 1 Mayıs'ı yasaklamayı da sıkıştırdık diye de inceden kostaklanıyorsunuz.
Siz içkiyi yasaklayınca ne olacak? Arada Yeni Akit gazetesi okuyorsunuzdur. Altyapıyı hazırlamaya başladılar. Esrar serbest bırakılsın yazıları çıkıyor köşelerde. Yaşı yasaklanınca, kuruya rağbet artacak. Sanırım o dinen yasak değil.
21. yüzyılda yaşıyoruz. Böyle yasaklarla hayatı tanzim edemezsiniz. Yapamazsınız. Biliyorum inatlaşmayı seviyorsunuz. Ama geri teper, çalışmaz, yormayın boşuna kendinizi. Gidin bakın İran'a, alkol yasak. Peki insanlar içki içmiyor mu? İçiyor tabii, evlerinde yapıyorlar. İran'a gitmiştim. Bir arkadaşların evinde toplanacaktık. Aralarında konuşuyorlar, sende ne kadar var diye? Kiminde beş litre, kiminde sekiz litre. Nitekim toplandığımız akşam, evde güzel meyhane muhabbeti yaptık.
Yasak deyince, siz epeydir kendinize Müslümansınız. Ahaliye koyduğunuz yasakları göstere göstere deliyorsunuz. Biz istediğimiz gibi at koştururuz, atı alır Üsküdar'ı geçeriz, ancak zinhar Üsküdar' da ucuz ekmek sattırmayız, biz istediğimiz yerde istediğimiz sayıda insanla toplanırız, kongre de yaparız, her şeyi de yaparız. Siz ama, bizim istemediğimiz hiç bir şeyi yapamazsınız. Cıssss. Anında yersiniz cezayı.
Öldük kardeşim, cenazemizi kaldıracaklar. İyi, on kişi kaldırsın. Tarikatçı adam öldü. O zaman iş değişir, hoop bakanlar, devlet erkanı, yüzler, binler camiye. Korona yasakları mı? O yasaklar size kardeşim, bize değil. Gözümüzün içine baka baka Korona tedbirleri anlatan, genelge üzerine genelge yayınlayan bakanlar, kalabalık kongrelerde, cenaze törenlerinde arzı endam etmekten utanmıyor.
Bu ülkede ihale yasasını yüzlerce kez değiştirmek yasak değil, bu ülkenin 128 milyar dolarını berhava etmek de sıkıntı yok, cepleri, kasaları, ayakkabı kutularını yolsuzlukla tıka basa doldurmak günah değil, yüzbinlerce euroluk saati rüşvet diye alıp gerine gerine kolunda taşımak olağan, "bakara, makara" diye konuşanı büyükelçi atamak sıradan, post-modern insan kaçakçılığı rutine bağlanmış, mafyayı hapisten çıkartmak için kanun çıkartmak, aaa ne var ki bunda, şeklinde. Eee ne yasak? Koronavirüs salgını nedeniyle alkollü içki satışı yasak.
Ülkeyi kötü bir yerlere sürüklüyorsunuz. Toplumu kaynaştırmaya değil, bölmeye çalışıyorsunuz. Adalete güven kalmadı. İnsanlar yok yere bileniyor birbirlerine. Toplum bölündü, göz göre göre aradaki makas daha da açılsın diye uğraşıyorsunuz. Daha önce de yazdım, taraftarınızın en radikal, en köktendinci, en yobaz kısmına hoş görünmeye çalışıyorsunuz. O mahalledeki tribünler bizi alkışlasın yeter diyorsunuz. Ben de soruyorum tabii, neden?
Yarın bıçak kemiğe iyice dayandığında, bu ülkede kendi istediğimiz gibi değil, sizin istediğiniz gibi yaşamaya bizi zorladığınızda (onun provalarını yapıp duruyorsunuz zaten), bu ülkede laikliği , anayasal haklarımızı savunmaya kalktığımızda, üstümüze salacağınız paramiliter bir kitle yaratmak için mi? Tarih okuyoruz, bunların yaşandığı ülkeleri, yaşanan acıları biliyoruz. Bizim ülkemizde böyle şeyler olmasın, kardeş kardeşe düşmesin diye sizi uyarıp duruyoruz. Yok mu aklı selim sahibi insanlar sizin taraflarda, görmüyorlar mı el freni boşalmış kamyon gibi toplumun sinir uçlarına daldığınızı.
Orda burda kartopu yuvarlıyorsunuz. Kartopu büyüsün diye uğraşıyorsunuz. Yapmayın, o kartopları yeterince büyürse çığ olur toplumun üstüne düşer, ama altında yalnız biz kalmayız.