22 Mayıs 2015

Öğretim üyeliğinden emekli olmak: Prof. Ali Gökalp için...

Prof. Ali Gökalp ve kuşağı için en başta söylenebilecek şey, tutarlı olmayı önde tutmalarıdır...

Bugün hepimiz için duygu dolu olduğu kadar anlam dolu bir gün. Fakültemiz Üroloji Anabilim Dalı Başkanı ve önceki dekanlarımızdan Prof. Dr. Ali Gökalp bugün ( 22 Mayıs 2015) itibarıyla emekli oluyor. Biyografi okumayı seven birisi olarak emeklilik törenlerini yoğun deneyim paylaşımı zamanları olarak düşünürüm ve bu törenlerde kendi yaşamımızı düzenleme, iyileştirme, zenginleştirme fırsatı da buluruz. Özellikle öğrenciler için bu törenlerin esinleyici bir değeri olduğunu, kendi yaşam yolculuklarında örnek alabilecekleri kişilere bu törenlerde rast  gelebileceklerini söyleyebiliriz.

Hekimlik ve öğretim üyeliği dolu ve anlamlı bir yaşam sürmek için eşsiz imkanlar sunar ama böyle yaşamak için çıkardan ve hırslardan uzak durmak gerekir. Ne yazık ki içinde yaşadığımız dünya ve şimdilerde egemen olan “zamanın ruhu”,  başta içtenlik olmak üzere erdemleri kemirmekte, hepimizi “aşağı çekerek” tutarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Prof. Dr. Ali Gökalp ve kuşağı için en başta söylenebilecek şey, tutarlı olmayı önde tutmalarıdır. Kendilerini Cumhuriyet kuşağı olarak niteleyen bu kuşak, akademik yaşamlarını uygar bir ülke için çalışarak geçirmiş, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışırken yaşadıkları Madımak katliamının acısı ile geldikleri Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de misyonu öne koyan sade bir akademik yaşam sürdürmüştür.

Onunla ilgili bir şey söylemeye nereden başlayalım diye düşünürken geçenlerde bir yerde okuduğum söz aklıma geldi; “bir kabalist grubunun inancına göre  dünyanın kuruluşu, tanrının varlığını daraltması, kendisini geri çekmesi ile mümkün olabilmiş”. Ali Göklap sanırım şu dünyada çok yer kaplamadan( yani hem fiziksel hem diğer yönlerden) etkili ve saygın olabilen insanlardan. Başkalarına yer açarak hayatını sürdürdü diyebiliriz. Zaten sanıldığının aksine güçle saygınlık arasında da pek bir ilişki yok. Ayrıca, konuşması, oturuşu, hali tavrı ile uygar ve alçakgönüllü bir insan olarak hepimize örnek oldu; daha çok Ankara insanı olarak tanımlayabiliriz onu. Şimdi düşünüyorum da yetiştiği Hacettepe Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğindeki hocalara (Doğan Remzi, Sezer Kendi hemen aklıma gelenler)  benzetebiliriz onu. Bizler de bu fakültede çalışırken biraz onun gibilere bakarak kendimize hiza verdik  diyebiliriz.

Ali abiyi uğurlarken bende kalan en canlı anılar ise torun sahibi olduktan sonraki mutluluğu ile ilgili. Onu o günlerde  her gördüğümde yüzündeki sevinçten etkilenirdim ve “Ya Ali abi sanki aşık olmuş gibisin” derdim. O da güler ve onaylardı bunu. Son olarak Ali abi, fakültemizi kuran misyoner kuşağın  temsilcisi ve bu fakültenin bilimsel olduğu kadar, insancıl bir fakülte olarak temellerinin atılmasında ve  büyük deprem sonrası fakültenin ayağa kaldırılmasında onun ayrı bir emeği var. Bu konuda ona ve  başta Baki Komsuoğlu olmak üzere arkadaşlarına şükran borçluyuz.

Prof.Dr.Şükrü Hatun

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Yazarın Diğer Yazıları

Sensörlerin SGK kapsamına alınması kararı için teşekkürler

Bundan sonra bu hakkın 18 yaş üstünü kapsaması, sensörler için desteğin artırılması ve insülin pompalarına adil erişim sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğiz

Çocuklara, kreşlere ve kreş kavramına zarar vermeyin!

Çocuklar ve kreşler kutsaldır ve bir söz ederken bin kere düşünmek gerekir. Her yere musallat olan siyaset kurumu sözcüsü kelimeleri ile konuşarak lütfen çocuklara ve kreşlere dokunmayın, kreş kavramına zarar vermeyin

Diyabet tedavisinde ergenlik çağında sensörlerin ödenmesine sınır getirilemez!

Sensörlerin sadece 14 yaş altı için SUT kapsamına alınması ve ergenliğin fırtınalı döneminde kesilmesi büyük hata olur ve bilimsel değildir

"
"