20 Temmuz 2018

Diyabetten güzellik yaratmak ya da Kamp Yazıları

Bizim kamplarımıza ücretin katılım engeli olmaması için çaba gösteriyoruz

Bundan 22 yıl önce 1996’da ilk kez Türkiye Diyabet Vakfı başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz’ın daveti üzerine, Kuzey Kıbrıs Lapta’da Kıbrıs Türk Diyabet Derneği’nin efsanevi başkanı, benim Hacettepe yurdundan arkadaşım, Tip 1 diyabetli Halit’in annesi Emete İmge’nin ve arkadaşlarının ev sahipliğinde yapılan “Diyabetli Çocuklar Kampı”na katılmış ve günlerce çocukların ruhumdaki yankılarından, kampın etkisinden kurtulamamıştım. O kadar ki, kamp sırasında çocukları zorlayan bazı şeyler daha sonra rüyalarıma girmiş; rüyamda Rumların Kuzey Kıbrıs’ı işgali sırasında, kampı kurtarmak için Amerika’da yaşayan arkadaşım Dr. Ali Süha Çalıkoğlu’nun Yunan arkadaşı Nisos’tan yardım istemiştim.

Bu buluşmayı hekimlik yaşamım açısından bir dönüm noktası kabul ederim ve o zamandan beri “Diyabetli çocukların eğitimi ve sağlığının iyileştirilmesi”ni yaşam misyonlarımdan birisi saydığımı söyleyebilirim. Daha sonra kamplara “Diyabetle Güzel Yaşam Yaz Kampı” ismiyle İznik’te devam ettik ve 2011’den sonra da kampın adını “Arkadaşım Diyabet Kamp” olarak değiştirerek diyabet tedavisindeki bakışımızı kampın felsefesi haline getirdik. İznik Kampı’nın oluşmasında Temel Yılmaz ve Türkiye Diyabet Vakfı yöneticilerinin emeğinin yanı sıra kendisi de İznik’li olan Dr. Mehmet Sargın’ın emeği büyüktür. Tabi en başından beri kamp heyecanını hisseden ve sürdüren Dr. Nevin Dinçağ, Dr. İlhan Satman, Dr. Kubilay Karşıdağ, Dr. Serpil Salman, Dr. Şehnaz Karadeniz, Dr. Fatih Salman, Dr. Ahmet Şengül, Dr. Yücel Yılmaz, Diyetisyen Emel Özer, Hemşire Selda Gedik gibi arkadaşlarımı ve tabi isimlerini unuttuklarım varsa onları da  sevgi ile anmak istiyorum. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Yine 2011 yılında Güney Doğu Anadolu bölgesindeki çocuklar için Diyarbakır Çocuk Hastanesi’nden Doç. Dr. Mehmet Nuri Özbek ve İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Rüveyde Bundak’la beraber Diyarbakır Diyabetli Çocuklar Kampı’nı başlattık ama 2016’dan beri bilinen nedenlerle o bölgede kamp yapamaz hale gelince, İznik’te ortak kamp yapmaya devam ediyoruz.

Diyabet kampları, ilki Amerika Michigan’da olmak üzere 1925’den beri düzenleniyor. Diyabetli çocuklar için ilk kamp ise, diyabetle ilgili bir çok konuda öncülük eden Dr. Elliot P. Joslin tarafından 1932 yılında düzenlenmiş. Kampların diyabet eğitimindeki olumlu etkileri fark edilince, kamplar bir çok ülkede yaygınlaşır. Ülkemizde ilk kampları Türk Diyabet Cemiyeti düzenlenir ve daha sonra da yalnızca çocuklara yönelik ilk kampı ise,  1993 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bölümü düzenlemeye başlar. Bu arada Türk Diyabet Cemiyeti Kamplarına yıllarca liderlik eden Dr. Ali İpbüker’i de saygı ve rahmetle anmak isterim. Bizler de ülkemizdeki ikinci çocuk diyabet kampını 1996’da düzenlemeye başladık ve ülkemizdeki çocuk diyabet kamplarının yaygınlaşması çabalarına destek olmaya çalıştık. Bugün ülkemizde Akdeniz, Ege, Dokuz Eylül, Düzce, Gaziantep, Samsun, Diyarbakır gibi bir çok yerden çocuk diyabet kampları düzenleniyor. Onları da kamp kardeşliği duygularıyla selamlıyoruz. Kamp düzenlemek, mali zorlukların yanında özveri gerektiren ve ancak güçlü çocuk sevgisi motivasyonu ile sürdürülebilecek aktiviteler arasında sayılabilir. Ülkemizdeki kamplar, daha çok diyabet endüstrisi ve diğer ilgililerin desteğiyle yapılabiliyor; oysa diyabet kamplarına katılmak her çocuğun hakkı olmalı ve devlet en az bir kez çocukların kampa katılım ücretlerini karşılamalıdır. Bizim kamplarımıza ücretin katılım engeli olmaması için çaba gösteriyoruz ve ayrıca kamplara katılan çocukların yüzde 70’nin kendi çalıştığımız merkezlerin dışından olmasına gayret gösteriyoruz.

Kampta eğitim, temel konuların ders olarak anlatılmasının yanı sıra, grup çalışmaları ve deneyim paylaşımıyla yapılmaktadır. Yaşlara göre oluşturulan gruplarla, “Diyabet tedavisine genel yaklaşım”, “Diyabetle barışık olmak ve baş edebilmek”, “Tip 1 diyabet ve egzersiz”, “İnsülin pompa tedavisi ve yeni teknolojiler”, “Karbonhidrat, protein ve yağ sayımı”, “İnsülin dozlarının ayarlanması”, “Evde hiperglisemi ve ketonemi yönetimi” konularında eğitimi ve deneyim paylaşımı amaçlanmaktadır. Eğitim saatleri dışındaki zamanlarda yüzme başta olmak üzere çeşitli spor, eğlence ve sanat aktiviteleri düzenlenmektedir. Kampta en az 2 öğretim üyesinin sorumluluğunda çocuk endokrinoloji uzmanları, çocuk sağlığı ve çocuk ruh sağlığı hekimleri , diyetisyenler, diyabet hemşireleri, psikologlar, tıp, diyetisyenlik ve hemşirelik okulu öğrencileri ve aktivite liderlerinden oluşan bir ekip 24 saat görev yapmaktadır. Ayrıca  kampların gerçek kahramanları olan deneyimli diyabetli ağabey ve ablalar( Ebru, Çağrı, Görkem, Öyküm, Emre, Sinan, Ömür, Gamze, Abdullah, Recep ve daha niceleri) grup lideri ve “rol model” olarak kampta 24 saat çocuklarla her anı paylaşmaktadır.

Ben de ilk kamptan beri yaşadıklarımı ve gözlemlerimi yazmaya; çocukların sözcüsü olmaya ve deneyimlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Yaşamımdaki zor zamanların engel olduğu birkaç yıl dışında bütün kampları yazmaya çalıştım. Benim dışımda gazeteci İsmet Solak da (kızı Öyküm Solak Tip 1 diyabetliydi), Lapta’dan başlayarak kampları dizi olarak Hürriyet Gazetesi’nde yazdı ve ülkemizde çocuklarda diyabetin tanınmasına büyük katkıda bulundu. Kendi yazdığım kamp yazılarına daha sonra çocukların ve beraber çalıştığım arkadaşlarımın yazıları eklendi ve yazılar birikti. Kamplar, hepimizin diyabete bakışını derinden etkiledi ve biz de Diyabetli Çocuklar Vakfı’nı kamplarda biriken bu duygu ve düşünceler sonucunda kurduk. Ben de uzun süredir kamplarda yaşanan duyguları  ve çocukların dünyasını anlatan bu yazıları bir kitap olarak yayınlamak istiyordum. Bu yazılar, kamplarda yaşananları ucundan da olsa anlatmayı amaçlıyor ama esas çocukların yazdıklarında ve konuşmalarında kampın etkisini görmek mümkün. Yazıları okurken, onların dünyasını yeniden hissetim ve anlattıklarından tekrar çok etkilendim. O yüzden, bu yazılar, bizim yaşadıklarımızı anlatmaktan çok, diyabetli çocukları topluma anlatmayı, tanıtmayı amaçlıyor.

Benim için diyabetli çocukların hekimi olmak, uzun süredir bir meslek olmanın ötesinde, onların çok sevdiği bir ifadeyle “Bir yaşam biçimi” oldu. Her yıl bir çok başka arkadaşım gibi İznik’e kampa gitmeyi iple çekiyorum ve orada yaşadıklarımızın ve hissettiklerimizin etkisi bütün bir yıla yayılıyor. Şimdiye kadar 1500’den  fazla çocuk ve 200 dolayında diyabete emek veren sağlık personeli, tıp öğrencisi, diyetisyenlik öğrencisi, çocuk endokrinoloji/ çocuk ve  çocuk ruh sağlığı hekimleri/asistanları ve diğer gönüllülerle bu kamplarda buluştuk, tanıştık. Her birini burada “İznik Kardeşliği”yle selamlamak, emekleri için teşekkür etmek istiyorum. Yazılarda bir çoğunun ismi geçiyor zaten. Ben burada onları tek tek anmaya kalksam, unutacaklarım olacağı için üzülürüm. Bir gün bir yerde onların hepsiyle buluşmayı düşlerim; dilerim yapabiliriz.


Kitabı http://arkadasimdiyabet.com/assets/diyabetten-guzellik-SON.pdf  linkini tıklayarak indirebilirsiniz. İznik’te bir gün herkesle buluşmak üzere, sevgiler.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sensörlerin SGK kapsamına alınması kararı için teşekkürler

Bundan sonra bu hakkın 18 yaş üstünü kapsaması, sensörler için desteğin artırılması ve insülin pompalarına adil erişim sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğiz

Çocuklara, kreşlere ve kreş kavramına zarar vermeyin!

Çocuklar ve kreşler kutsaldır ve bir söz ederken bin kere düşünmek gerekir. Her yere musallat olan siyaset kurumu sözcüsü kelimeleri ile konuşarak lütfen çocuklara ve kreşlere dokunmayın, kreş kavramına zarar vermeyin

Diyabet tedavisinde ergenlik çağında sensörlerin ödenmesine sınır getirilemez!

Sensörlerin sadece 14 yaş altı için SUT kapsamına alınması ve ergenliğin fırtınalı döneminde kesilmesi büyük hata olur ve bilimsel değildir

"
"