15 Eylül 2012

Yanıtsız sorular

Mutlu musunuz?

Mutlu musunuz?

Başınızı yastığa koyduğunuzda huzurla uyuyor musunuz?

Yarını düşündüğünüzde gamsız mısınız?

Çocuklarınıza şöyle bir baktığınızda “onları iyi bir gelecek bekliyor” kanaatinde misiniz?

Ülkede istikrar olduğunu düşünenlerden misiniz?

Aslında bu soruların yanıtı her insanın geliri, eğitimi, yaşam biçimiyle orantılı bir yanıt içermeli.

Ama meramım başka. Aynı ülkede aynı yurdu aynı toprağı ve aynı havayı soluyan bizlere soruyorum:

Mutlu musunuz?

Yabancı kuruluşların evrensel çaplı anketlerine göre bu ülkede her 10 kişiden biri mutlu. Türkiye mutluluk sıralamasında 125 ülke arasında 75. sırada yer alıyor.

İstatistiki veriler bunu söylüyor.

Ben ise yeniden soruyorum mutlu musunuz?

Örneğin aynı gün şehit cenazelerinin kalktığı, bir okul, bir fabrika, bir kültür merkezi ve bir sürü orman yangınının olduğu, bir karakola canlı bombanın daldığı o meşum pazartesi günü hayatından memnun olan var mıydı?

Sıkça tekrarlanan bir klişe de olsa “aynı gemide” olan bizler bırakın geminin batmasını geminin gittiği yönden razı mıyız?Dinginlikle “nasılsa bu gidiş iyidir” diyen kaç kişi var?

İstatistikler kişi başına gelirin arttığını, işsizliğin azaldığını, yoksulların sayısında azalma görüldüğünü, turistlerin üşüştüğünü, amma da saygın ülke oluverdiğimizi, ithalat-ihracatta rekorlar kırdığımızı, dünyadaki yaygın ekonomik krizin teğet geçtiğini söyleyebilir. Hatta doğru da olabilir.

Ama cebinizden önce düşünebileceğiniz tek kaygı canınızdır. Bir ülkede can güvenliği yoksa, kaotik bir bilinmezlikle kaygı ve korku hatta alabildiğine kızgınlık ve öfke hakim olmuşsa  refahı önemsemezsiniz.

Türkiye’de yaşayanların morali bozuk. Gelecek umut vermiyor.  Anneler  çocukları için kaygıyla bekleşiyor. Ülkenin dört bir yanından felaket haberleri geliyor. Kimi zaman sabah gazeteler korkuyla açılıyor.

Böylesi bir ahvalde sert, yıkıcı ve uzlaşmaz dil sadece halktaki panik ve geleceğe dönük kaygıyı artırmaktan başka işe yaramıyor.

Ülkeyi müreffeh ve mamur kılabilirsiniz ama o ülke halkı can güvenliği, şiddet ve terörden arınmış bir ülke hayalini bile kuramıyorsa bilin ki en önemli ana muhalefet partisi karşınızdadır.

Morali bozuk ve kaygılı bir toplum sadece siyasetçinin ikbali açısından bir soru işareti değildir. Aynı zamanda iç barış için de tehdittir. Zira kendi güvenliğini sağlama saikiyle harekete geçen bir toplumsal yapı kaygı vericidir.

Zor günlerden geçiyoruz. Sıkıntılı, asık suratlı ve üzüntülü zamanlar yaşıyoruz.

Hüzün bulutu göz yaşlarını yağdırıyor ve seçim kazandıran o şarkı çalıyor.

“Beraber ıslandık biz bu yollarda…”

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yönetebilmek mi para mı?

Hasan Arat’ın gidişi sonrası mayıs ayına kadar Beşiktaş’ı yönetecek isimlere en çok sorulan soru, ‘ilkeleriniz ne?’ yerine ‘para bulabilecek misiniz?’ oldu. Onlar da afaki kaynak açıklamalarıyla güven tesis etmek yerine ‘acaba’ sorusunu kalıcı hale getirdi

Aslında öylesine yalnızdı ki...

Koskoca bir tarih… Bugün biri kongrede çıkıp bunlardan söz etse, ‘bir çıkarcı daha geliyor’ kaygısı ve şüphesi uyandırır. Niye çünkü hepsi bu diskuru tekrar ederek Beşiktaş’ı acz içinde bırakıp gitti. İşte en büyük tahribat da buydu

Eleştiri iyi bir şeydir

Yapıcı eleştiri, değişimi tetikler. Bunu yapmak her Beşiktaşlının görevi olmalı. Bir başka görev ise hiç kuşkusuz geçişte yaşanan olumsuzlukları unutmamak olur

"
"