29 Kasım 2010

'Alen sahaya üçlü çektir Kartal’a' (Beşiktaş Yazıları 2)

Tamı tamına 2002 yılından bu yana süregelen bir hasret bitti.


Tamı tamına 2002 yılından bu yana süregelen bir hasret bitti.

Dile kolay 8 yıl, üstelik Cüneyt Çakır’la…

Beşiktaş Çakır’ın kıyma makinesinde ince ince doğranır, sonra da elde var hüzünle maç biterdi.

“Oh be!”

Bitti, kazandık.

Maçı, hevesimizi, korkularımızı uzun uzun anlatabilirdim.

İddiasız bir ikinci yarı, GS ve FB taraftarı için statların ıssızlaşması ve bol  protesto olabilir.
Bizim için olmazdı. “Nasılsa maçı aldınız,şimdi üfürüyorsun” diyebilirsiniz.

İnanın, öyle.

Size Beşiktaş’ımızın küme düşmekten kurtulduğu sezonlardaki dolu tribünleri, Türkiye’de ikinci doluluk oranına sahip İnönü’yü anlatabilirim. Beşiktaşlı için takımı o şarkıdaki gibidir:

 “Aklımda bir tek sen/fikrimde bir tek sen/ Ne fark eder Kartal/Sen her gün yenilsen”

Sevinçliyiz.

Bir tribün taraftarı için sadece skor değil, tribündeki yankınız da önemlidir.

Özellikle derbi maçlar için böyledir.

Bir avuç inançlı taraftar eğer o stadı inletiyorsa, siz televizyonun karşısında coşkulanır, kendinizi orada hissedersiniz. Ev sahibi takımın seyircisinin çaresizce ıslıklaması size haz verir.

“Bizimkiler, susturmuştur.”

Çarşı bunu sık yapar!

Sevinçliyiz ama içimizde onulmaz bir hüzün var.

Alen vuruldu.

Alen, Beşiktaş’ın amigosu…

Zamane adıyla “tribün lideri.”

Tribündeyseniz, Beşiktaşlıysanız, maç kadar Alen’i de seyredersiniz. Özellikle de kapalı için böyledir. Bir maestro gibi tribünü yönetir. Kimi zaman durmuş olan takımı da yönetir. Onun çağrısı ile tribün öyle bir yüklenir ki takım ateşlenir.

Kimi zaman sırtınızı sahaya döner, el ele, omuz omuza Beşiktaş türküleri söylersiniz.

Hele Alen’in söylettiği “Efsane yazdın tarihe Beşiktaş/Aşık oldum renklerine Beşiktaş” tezahüratını ancak yaşayan bilir.

Alen’i anlatmak zor. Beşiktaş’ın Alen’i var. Onnik’i var. Yorgo’su, Moiz’i, Rojin’i, Ali’si, Mehmet’i, Furkan’ı, Kürşad’ı var.

Beşiktaş Türkiye’dir.

Onun için Halkın Takımı’dır.

Ülkenin bütün renklerini tribüne taşır. Özlenen ülke tablosu ekseriyetle İnönü’dedir. Barış ve kardeşlik oradadır.
“Abartma” mı dediniz? Haklısınız. Abarttım.  Söylediklerim genellikle böyledir.

Bu tribünlerde bir insan öldürülmüştür. Bu tribünlerde yaşanan hesaplaşmalar nedeniyle gencecik bir Beşiktaşlı yaşamını yitirmiştir.

Ve sonunda da Alen vurulmuştur.

Vuran da Beşiktaşlı…

Söylenecek fazla söz yok. En azından ‘şimdilik’ yok.

Ama Alen Çarşı’nın kalbidir. Beşiktaş’a can veren kapalı tribünün “kutu” diye tabir edilen o en çekirdek taraftar grubunun beyni “set” diye bilinen ve tek kişinin çıktığı yerdedir.

Alen oradadır.

Ali Sami Yen’de galibiyet garanti altına alındığında Beşiktaş tribünü liderini unutmadı. Bir tezahürat klasiği ile ona “geçmiş olsun” dedi.

Sevgili kardeşimiz, bütün içtenliğimiz ile sana acil şifalar dilerken, anladığın dilden  yazalım.

En kısa sürede…

“Alen sahaya/üçlü çektir Kartal’a.”   

Yazarın Diğer Yazıları

Aslında öylesine yalnızdı ki...

Koskoca bir tarih… Bugün biri kongrede çıkıp bunlardan söz etse, ‘bir çıkarcı daha geliyor’ kaygısı ve şüphesi uyandırır. Niye çünkü hepsi bu diskuru tekrar ederek Beşiktaş’ı acz içinde bırakıp gitti. İşte en büyük tahribat da buydu

Eleştiri iyi bir şeydir

Yapıcı eleştiri, değişimi tetikler. Bunu yapmak her Beşiktaşlının görevi olmalı. Bir başka görev ise hiç kuşkusuz geçişte yaşanan olumsuzlukları unutmamak olur

Çan çaldı: Beşiktaş şimdiden şampiyonluk iddiasını yitirdi!

Ligi yine ezeli rakipleri domine edecek, Beşiktaşlıları bu defa Türkiye Kupası da tatmin etmeyecek

"
"