Arkası kocaman, tüplü ekranların önünde bir sonraki serüvenini izlemek için heyecanla beklediğimizi hatırlıyorum.
Tarkan ve kurdu, çocukluğumuzun renkli kahramanlarındandı.
“Atıl Kurt!” derdi Tarkan. Kurt da -şimdi bakınca hallice bir kurt köpeği olduğunu anlasam da- düşmana korku salardı.
Tarkan hana girer, Kurt onu izlerdi. Birazdan, onu, tahta masaya kollarını dayamış, önüne düşen sarı saç lülesi ardından hancıya ''Bize iki kişilik yemek getir!'' derken izlerdik. Kurt, onun yol arkadaşıydı.
Arka arkaya kaç filmini seyrettim hatırlayamadım şimdi.
Yukarıdaki sahne gibi aklımda kalan pek çokları var.
Zalim Kostok, büyücü Gosha..
Ve elbet, en çok konuştuğumuz: “Viking Kanı” filmindeki ahtapot sahnesi.
Her nasılsa Vikinglerin eline düşmüş Yonca Hatun'u kurtarmak için harekete geçen Tarkan, filmin en önemli sahnesinde dev bir ahtapot olan Camgöz ile savaşır.
Yıllar içinde o sahneyi konuşup çok gülüştük.
Ancak, o sahnenin çekim öykülerini dinlediğimde Türk Sineması adına ne büyük bir emek olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Güzel günler, güzel anılar.
Bu anılarımı hatırlamam neden olan ise bir başka ahtapot: Kraken.
Kuzeyin soğuk sularında yol alanları karanlık derinlerde bekleyen dev deniz canavarları, o yöredeki pek çok halkın öyküsünde yer alıyor.
Bilinen en eskisi 12. yüzyılın başlarındaki İskandinav metinleri. Sonra Norveç Kralı da olacak Sverre Sigurdsson, dev bir mürekkep balığı şeklindeki bir canavarın Norveç, İzlanda ve Grönland çevresindeki sularda gezindiğini yazmış. Bu öyle büyük bir canavarmış ki, yoluna çıkan gemileri ve denizcileri okyanusun derinliklerine sürüklermiş.
Gemiciler için korkutucu, yıldırıcı bir öykü. Belki de Kral Sigurdsson’un stratejik amaçlarına hizmet eden…
Yaklaşık bir yüzyıl sonra, bu kez bir İzlanda destanında, destan kahramanın Grönland Denizi'nde yaptığı yolculuğunda aynı canavar bir kez daha karşımıza çıkar.
Zaman içinde farklı isimler alır; yazar Erik Pontoppidan tarafından ilk kez “Kraken” diye anılır.
18 yüzyıl eserlerinde, denizde yüzeye çıkıp gemilere saldıran ve ardından deniz dibine dönerken girdaplara neden olan dokunaçlı büyük bir canavar olarak betimlenir.
Kraken’in zamanımızda ortaya çıkışı ise bir varyanta ad olarak konulması ile oldu.
Omicron’dan sonra gelenlerden “XBB.1.5” adı verilen oldukça bulaşıcı bir varyanta verilen ad.
XBB.1.5, Kasım 2021'deki ilk Omicron dalgasının başlangıcından bu yana küresel salgın sahnesinde ortaya çıkan birçok Omicron alt varyantından biri.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, XBB.1.5 en az 38 ülkede dolaşıyor. ABD Hastalıkların Kontrol Merkezine göre, ülke çapındaki Covid-19 vakalarının yaklaşık yüzde 43'ünü oluşturuyor. Görünen o ki, XBB.1.5 dünya genelinde hızla yayılıyor ve muhtemelen çok yakında en baskın alt varyant haline gelecek.
Peki, nasıl bir etkisi olacak?
Henüz sınırlı verimiz olmakla birlikte, yaşlılarda ve bağışıklığı baskılanmış kişilerde ciddi hastalığa neden olma konusunda diğer varyantlarda olduğu gibi ciddiye alınmalı. Mevcut aşılar XBB.1.5 için korumada biraz güç kaybetmiş görünseler de bu grup için her düzey koruma çok önemli. Üstelik pandemide artık korunmanın bir paket olduğunu öğrendik. Bunun içinde aşı olduğu gibi, maske kullanımı, sosyal mesafe ve el yıkama da var. Hepsi bir bütün olarak çok işe yarıyor; başta risk grupları olmak üzere ciddi hastalıktan bu önlemleri alanları koruyor.
Gelelim tüm bu süreçlerde beni çok etkileyen diğer bölüme..
Omicron’dan itibaren varyantların adlandırılması onlara isimlerini veren bilim insanları açısından bile telaffuzu zor hale geldi.
İşte tam da bu nedenle, Ontario'daki Guelph Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan Ryan Gregory, XBB.1.5'e "Kraken" takma adını verdi. Bu yaparken de, varyantların adlarını yalnızca bir dizi rakam ve harf yerine, halk için daha tanımlanabilir hale getirmeyi umduğunu yazdı.
Peki, bundan sonra ne olacaktı? Dünya mitolojilerindeki bütün canavarların adları bir kez daha mı hatırlanacak?
Ama öyle olmayabilir.
Çünkü, Kraken adıyla anılma haklı bir tartışmayı başlattı.
Dünya Sağlık Örgütü, 2005 yılında yayınladığı görüşte, bulaşıcı hastalık adlandırma uygulamalarında, hastalık ya da etken isimlerinin "uluslar, ekonomiler ve insanlar üzerindeki gereksiz olumsuz etkileri en aza indirmesi” ve “aşırı korku uyandıran terimlerin kullanılmaması” gerektiğini belirtir.
Bu nedenle, Kraken ve diğer canavarların adlarının kullanılması ile ilgili endişe sesleri yükseliyor.
Her ne kadar mitleri çok sevsem ve hafızaya yardımcı olma potansiyellerini kabul etsem de resmi bilimsel tartışmalarda takma adların veya kısaltmaların kullanılması gerçekten de uygun olmayabilir.
Bu tartışmaları seviyorum.
Bunların tartışılabileceği bir dünyanın var olduğunu hatırlatıyor bana.
Bazı haberlerde de böyle olurum.
BBC’de yayımlanır hani bazı.
“Bilim insanları”, diye başlar.
“Balinalar Dünya’yı nasıl soğutuyor?”
“Köpekler sahiplerine kavuşunca sevinç gözyaşları döküyor olabilir.”
Sonra CERN’den haber verir. Ve elbet, James Webb Teleskobundan..
Kocaman bir evrende olduğumuzu hatırlatır bize.
Ve milyonlarca canlı, cansız eşlikçimiz olduğunu.
İçinde kısılıp kaldığımız, çoğu zaman birbirine benzer, kimi zaman nezaketsiz tartışmaların içinden çekip alınırım.
Ülkemde benzeri haberlerin/tartışmaların olduğu günler yakın olsun istiyorum.
“Yaşamak:
birer birer
ve hep beraber
ipekli bir kumaş dokur gibi...
Hep bir ağızdan
sevinçli bir destan
okur gibi
YAŞAMAK..”
Nazım Hikmet
Bitirirken, sorunuzu duyar gibiyim.
XBB.1.5 ülkemizde var mı?
Sağlık Bakanlığı bir süredir Covid-19 verilerini güncellemiyor. Rutin varyant izlemi ne durumda bilinmiyor.
Gördüğümüz, test alma sıklığı çok düştü; ama alınan testlerdeki pozitiflik artıyor.
Yani, salgın hala sürüyor.
1. Tüm ülkelerle hareketliliğimiz de devam ettiğine göre, bu sorunun yanıtı: Büyük ihtimalle.
1. Türkiye'nin 4. Duvarı. https://www.youtube.com/watch?v=sdBAKSARqCI
2. https://fortune.com/well/2023/01/05/kraken-variant-omicron-covid-name-ryan-gregory-biology-professor/amp/
3. https://mythologyexplained.com/the-kraken-sea-monster/
4. https://www.who.int/news/item/08-05-2015-who-issues-best-practices-for-naming-new-human-infectious-diseases
Pınar Okyay kimdir?
Prof. Dr. Pınar Okyay, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı başkanıdır.
Pınar Okyay, 1983'te Bornova Anadolu Lisesinden, 1989'da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden ve 1993'te Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Bölümünden mezun oldu.
Halk sağlığında epidemiyoloji, sağlık araştırma yöntemleri, araştırma ve yayın etiği, biyoistatistik, kadın sağlığı ve afet ağırlıklı çalışmaktadır.
Üniversite hastanesi başhekim yardımcılığı, Özdeğerlendirme Kurulu başkanlığı; 2016-18 döneminde Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu üyesi; 2018 Kasım 2021 Temmuz döneminde HASUDER'in Yönetim Kurulu başkanlığı yaptı.
Halen HASUDER Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Sağlığı ile Afetler Çalışma Gruplarında çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu TUKMOS ve Halk Sağlığı Yeterlilik Kurulu Denetleme Komisyonu üyesi.
2020 Nisan -2021 Mayıs tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu üyeliği görevini yürüttü.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) bünyesinde TTB Halk Sağlığı Kolu başta olmak üzere çeşitli görev gruplarında yer almaktadır.
Aydın Tabip Odası üyesidir; yönetim kurulu üyeliği yapmıştır; halen TTB Delegesidir.
Bir kitapsever, gezgin ve T24 İnternet Gazetesi haftalık köşe yazarıdır.
|