16 Ağustos 2020

Sputnik V ve hatırlattıkları

Sputnik'in etkisi büyük oldu. İnsanlığın uzay macerasındaki ilk büyük başarısı idi ve bu onur SSCB'ne aitti. İşte bu başarı, ABD'ede işleri kızıştırdı...

İlkokul yıllarındayım. Hummalı bir çalışma var evde. Salonda zaman zaman masa tenisi oynadığımız masanın üzerinde patron kağıtları. Ablamla Burda dergisinin patron çıkartma ekinin üzerinde eğilmişiz, alttaki kağıttaki kırmızı kesik çizgiyi takip ederek işaretliyoruz. İşimiz bitince anneme veriyoruz. Annem işin ehli. Hızla bunları yine masanın üzerine serdiği kumaşın üzerine, kumaşı en tasarruflu kullanarak yerleştiriyor. Bir üst bir alt, sanki en iyisi... Kumaşlar dün Sümerbank'tan alındı. Çiçekli basmalar. Hani firil firil denilenden.

Benim seçtiğim model, boydan bir elbise. Üç kat, her kat biraz daha geniş ve büzgülü. Yere kadar iniyor neredeyse. Kollar ise, omuzdan kesik. Ama bir kolundaki omuzda kumaşın altından aynı kumaştan bir parça geçirip, fiyonk yapıyorsun. Böylece bir kol düz, bir kol fiyonklu. Anneme yalvarıyorum. Hadi bitirelim diye. Akşama yetişmeli.

Akşam önemli. Bugün Fuar açılıyor. Kapalı Spor Salonunun karşısındaki evimiz Fuara çok yakın. Her sene açılıştan kapanışa her bir köşesini geziyoruz. En büyük eğlencemiz.

Elbisem yetişti. Fuar'ın 26 Ağustos kapısından girince ilk işimiz Tariş'in pavyonuna uğramak. Kocaman sarı bir üzüm salkımından şıralar sızıyor ve ağzımız sulanıyor. O tat ve o koku, hala aklımda.

İlk durağımız sonrası her zaman Sovyet Pavyonu. Her sene burada saatler geçiriyoruz. Mutlaka bir kaç kez ziyaret ediyoruz. Burada en ilgimizi çeken, elbette uzay araçları. Gerçekten uzaya gidenleri bile var. Etrafımızda, siyah beyaz fotoğraflarda uzaya çıkmış kozmonotların dev fotoğrafları. Anlamadığımız bir dilde cazırtılı konuşmalar yayılıyor ortama. Ailenin bütün çocukları heyecan içindeyiz. Çünkü burada toplanacak çok broşür var. Toplananları evde bu yılki fuar için ayrılmış bir kutu bekliyor. Sonra her çocuk ganimetini birbirine gösterecek.

Yıllar öncesine gidiverdim. Garip ama oldu işte. Nasıl mı?

Salı günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, COVID-19 aşısını bulduk deyince, aşının adı da "Sputnik V" olunca...

Sputnik, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında soğuk savaş yıllarının simgesel bir adı. Uzay savaşları aslında 1920'li yıllarda roket yapım çalışmaları ile başlamış. Ne yazık ki, insanlığın yeni buluşlarında savaş endüstrisinin tetikleyici gücünün yeri fazla. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bizde, tıp alanında da çok sorgulandığı gibi, taraflarca Alman uzay bilim insanları kapışılıyor. Ve, yıllar sürecek bir Uzay Savaşı dönemi başlıyor iki ülke arasında.

Bu savaşın ilk raundunu Sovyetler, Sputnik ile kazanıyor.

Sputnik aslında küçücüktü.

Sadece 1,83 kilogram ağırlığında insan tarafından üretilen ve uzaya gönderilebilen ilk yapay uyduydu. İçerisinde radyo vericisi vardı. Uzayda 22 gün kalabildi.

Sputnik'in etkisi büyük oldu.

İnsanlığın uzay macerasındaki ilk büyük başarısı idi ve bu onur SSCB'ne aitti. İşte bu başarı, ABD'de işleri kızıştırdı. Bugün o dönemin ABD gazetelerine baktım. Gerçekten zor gelmiş bu durum Amerikalılara. Sovyetlerde ise tam tersi, milli bir gurur.

İşte bu öykü nedeni ile, yeni aşının adı da Sputnik V.

Ne biliyoruz bu aşı ile ilgili?

Öncelikle şunu söyleyeyim. COVID-19 aşı üretimi süreci insanlığın en hızlı üretimi olacak. Virüsün yüksek bulaş yeteneği, vücutta neredeyse tüm sistemleri etkilemesi, ölümcül olması ile ekonomi ve sosyal hayatlarımızdaki etkisi bu çabayı hak ediyor. Bu nedenle, her aşı çalışması çok değerli.

Sputnik V de bunlardan biri.

Bu aşı, yeni koronavirüsün enfeksiyona neden olmadan bağışıklık yanıtını tetikleyebilen bir parçasını başka bir virüse taşıtıyor. Yani aslında, başka virüsü taşıyıcı olarak kullanıyor. Burada kullanılan kendisi de hastalığa neden olmasın diye zayıflatılmış bir adenovirus. Rusya, aşının, Faz I ve II denemeleri olarak bilinen maymunlar ve insanlar üzerinde yapılan ilk denemelerden hızla geçtiğini ve COVID-19'a karşı antikor üretmede güvenli ve etkili olduğunu iddia ediyor.

Bu iki kavram önemli: Güvenli ve etkili.

Bir aşı önce güvenli olmak zorunda. Ve elbette, etkili, yani işe yaraması gerekiyor.

Aşılar ilaçlardan biraz farklılar. Her ikisinin üretiminde de uluslararası çok iyi tanımlanmış güvenlik standartları var. Ama, ilaçlar özellikle hiçbir bilinen tedavisi olmadığı durumlarda hasta insanlar üzerinde yine belli kurallar içinde kullanılabiliyor. Oysa, aşı sağlıklı insana veriliyor. Bu nedenle, güvenlik çok önemli.

Güvenlik ve etkililik ile ilgili bakılacak şey; bilimsel veriler, yazılar, çalışmanın açıklıkla paylaşılan detayları. Şu ana kadar Sputnik V ile ilgili bunlara ulaşılamıyor. Sputnik V ile ilgili henüz bilimsel bir veri yayımlanmadı. Bugün bir kez daha kontrol ettim. Oysa, bu verilerin bağımsız bilim insanları tarafından incelenmesi çok önemli.

Aşı güvenliği için çok önemli olan Faz 3 aşamasındaki eksiklikler bu aşının en önemli sorunu olarak biliniyor.

Avrupa basınında bu aşamada sadece 38 kişiye uygulandığı okudum doğruysa... Oysa, bu aşamada aşının onbinlerce insana verilmesi gerekiyor. Bu aşama ayrıca plasebo kontrolü de gerektiriyor. Aşının gerçek etkisini değerlendirebilmek için plasebo grubunda yer alan kişilere aslında içinde aşı olmayan bir enjeksiyon yapılıyor. Sanki aşı almışlarcasına bir etki yaratmak için. Bunu alan da, veren de bilmiyor. Bilim insanları tarafsız olarak sonuçları değerlendirebilsinler diye... Bu faz bir aşının enfeksiyonu önlediğini istatistiksel olarak kanıtlamanın en önemli aşaması. Bir de bu aşamada daha önceki küçük grupların alındığı fazlarda saptanmayan bazı nadir yan etkileri de yakalayabiliyorsunuz. Bu nadir etki için de şunu söylemeliyim, milyarca uygulanacak bir aşı söz konusu olunca, o nadir etkiler de önemli.

Kuşkular biraz da bu aşının sunuluş biçimi nedeniyle haklı hale geliyor.

Bu aşının en önemli fonlamasını yapan kuruluşun başındaki kişi, 1957'de yörüngeye ilk uydunun fırlatılmasıyla Sovyetler Birliği'nin uzay yarışını kazandığı zamanı hatırlatıp, "Bu bir Sputnik anı" diyor.

Aşının yan etkileri ile ilgili tek bilgiyi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in haberi paylaşırken öğreniyoruz. İki kızı var Putin'in. Söylentiye göre onlardan küçük olanı da gönüllü olarak deneye katılmış. İlk doz aşıda 38 derece ve sonrasındaki ikinci dozda da daha düşük bir ateş yakınması olmuş dediğine göre.

Hemen sonrasında da, ülkesinin bu başarısını ülkesinin bilimsel gücü olarak aktarıyor ve böylece, Rusya'da toplumda kitlesel aşılamanın yolunu açıyor.

Ama olmaz ki, dünyanın beklediği aşı böyle de tanıtılmaz ki derken, çalışmanın etik onam sürecindeki Profesör Alexander Chuchalin, Sputnik V hakkında ciddi etik ihlaller olduğunu söyledikten sonra, Etik Kuruldan istifa ettiğini açıklıyor. Tıbbın babası Hipokrat'tan beri süregelen "Önce zarar verme" ilkesinin ihlal edildiğini, güvenlik testlerinin yerine getirilmediğini söylüyor.

Elbette, bir aşının bulunmasını hepimiz bekliyoruz. Ama güvenli ve etkili. Her ikisini de aynı anda sağlayan bir aşıyı.

Bu süreçte, DSÖ'nün dikkat çektiği bir konuya da değinmek gerekli. DSÖ, süreçte oluşan "aşı milliyetçiliği" ile ilgili dikkat çekiyor. Dr. Tedros, son konuşmalarından birinde değindi buna ve büyük ölçekli güvenlik denemelerinde kısa yollara sapılmaması gerektiğini söyledi.

Son söz, Rusya ile bir anlaşmamız olduğunu biliyoruz. DSÖ onayı sonrası aşının ilk ulaşacağı ülkelerden biri de Türkiye olacak.

Bu aşının daha Dünya Sağlık Örgütü onay süreci var. Sakin olup onu beklemek en iyisi.

Bu arada, DSÖ 13 Ağustos'taki bilgilendirmesine göre, 29'u klinik ve 138'si de klinik öncesi aşamalardaki aşılar için;

Uzaydaki ilk insan, Yuri Gagarin'in söylediği gibi, "Poyekhali! (hadi ilerleyelim)"

Yazarın Diğer Yazıları

Sokak hayvanları ile birlikte yaşamak...

Hayvanların bakımı herkesin sorumluluğundadır İnsanlık olarak hadi gelin, gücümüzü kullanıp küçük küçük değişiklikler yapalım. Nazım'ın dediği gibi "yüz bin eli" ile bize dokunan, gölgesinde en güzel klimadan daha çok sıcaktan koruyan güzelim ağaçlarını koruyalım. 1183 yıllık porsuk ağacını kesmemekle başlayalım. Sokağımızdaki bir hayvanın sorumluluğunu üstlenelim. Su ve yemek vermekten öteye onunla bir aile bireyimiz gibi ilgilenelim

Demografik dayanıklılık

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2023 neden hâlâ yapılamadı? Bu büyük araştırma her beş yılda bir bildim bileli yapılır. Daha fazla gecikmeden, hemen gerçekleştirilmelidir

1 Mayıs ve çocuk işçiliği

Dünya çapında her 10 çocuktan birinin çocuk işçiliği yaptığını biliyoruz. Hemen hemen yarısı ise sağlık ve güvenliklerini doğrudan tehlikeye atan tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlar. Ülkemizde de halen 700 binden fazla çocuk ekonomik faaliyetlere katılıyor

"
"