15 Ağustos 2021

Kızamıkçıktan COVID-19'a aşıda bireysel ve toplumsal yarar

Küresel politikaların ulusal düzeyde uygulanması hayata geçirilirken halkla iletişim kurmanın en iyi yolunu bulmak, böylece bir aşı programının göreceli riskleri ve yararları hakkında gerçekten bilgi sahibi olunmasını sağlamak salgın yönetimlerinin en önemli sorumluluğudur

Kızamıkçık ile ilgili ilk tanımlamanın iki Alman hekim-De Bergen ve Orlow- tarafından 1750'lerde yapıldığı biliniyor. Tanımlayanların Alman hekimler olmasından ya da diğer Alman hekimlerin bu yeni bilgiye çok ilgi göstermesinden olsa gerek, "Alman kızamığı" olarak da bilinir. Hastalığın adı bir aralar "üç günlük kızamık" olarak anıldı. Nihayet, 1866'da, İngiliz Kraliyet Topçu Birliğinde görev yapan İskoç bir hekim olan Veale ile, Latince "küçük kırmızı"dan köken alacak şekilde "kızamıkçık" olarak dilimize yerleşti.

Kızamıkçık çocukta genellikle hafif bir hastalıktır; ancak gebeliğin özelikle ilk üç ayının içerisinde geçirilen bir enfeksiyon, o gebelik için kendiliğinden düşük, ölü doğum ve "doğuştan kızamıkçık sendromu" ile sonuçlanabilir. Avustralyalı oftalmolog Norman McAlister Gregg ilk olarak 1941'de doğuştan kataraktların annedeki kızamıkçıkla ilişkisini tanımlayarak, gebeliği sırasında bu hastalığı geçirmenin bebekte sorun oluşturabileceğini ortaya koydu.

Bu yöndeki araştırmalar, erken gebelik sırasında kızamıkçık enfeksiyonu geçirilmesi ile bebekte "doğuştan kızamıkçık sendromu" adını alan yıkıcı doğumsal sorunların ilişkisini netleştirdi. Sendromun ciddiyeti, canlı zayıflatılmış kızamıkçık aşılarının geliştirilmesine yol açtı.

Kızamıkçık aşısının 1960'ların sonu 70'lerin başında piyasaya sürülmesinden kısa bir süre sonra, birçok ülkede doğuştan kızamıkçık sendromunu önlemeye yönelik aşılama programları uygulamaya konuldu. Bir yaşındaki erkek ve kız çocuklarının aşılanması ile virüsün bulaşmasını kesintiye uğratarak doğurganlık çağındaki kadınları kızamıkçıktan korumak amaçlandı.

Yunanistan'da da aşı aynı dönemde kullanılmaya başlandı; 1970'lerin ortalarında. Ancak, ülkede kızamıkçık aşısı sistematik bir politikanın parçası değildi. Devlet eliyle, bir çocukluk aşı takviminde değil de, özel hekimler, çocuk hekimleri tarafından kendilerine başvuran çocuklara tavsiye ediliyor; ücreti ödenerek alınıp yaptırılıyordu. Yani aşı ücretsiz olarak gerçekleştirilen rutin çocukluk çağı bağışıklama şeması içinde yer almıyordu. Aşı ebeveynlere önerilmişse ve ebeveynler de aşıyı alabildilerse çocuklarına yaptırıyor, etkili aşı çocuklarını koruyordu. Her şey normaldi önceleri. Kimse bu uygulamada bir sorun görmüyordu.

Ama zaman içinde aşı olamayan çok büyük bir grup çocuk birikti. Bu aşısız çocuklar büyürken aralara giren aşılı çocuklar nedeni ile bazıları ileri yaşlara kadar hastalığı geçirmediler, aşılılar nedeni ile bulaş zincirinde kesintiler oluşuyordu. Birçok genç kadın ve bunlardan gebe olanlar bu durumda idi. 1993 yılında büyük bir kızamıkçık salgını meydana geldi, bu gebeler virüsle karşılaştılar. Kızamık aşıları olmadıklarından ve hastalık etkeni ile o yaşlarına kadar karşılaşıp hastalığı geçirip doğal antikorlarla da korunmadıklarından gebeliklerindeki kızamıkçık enfeksiyonları çok sayıda doğuştan kızamıkçıklı bebeğin dünyaya gelmesi ile sonuçlandı.

Yunanistan nerede yanlış yapmıştı? Aşı ile ilgili literatürde bu konu haklı olarak çok yer alır. Kızamıkçık aşısı ulusal bir programa entegre olmamış, uygulanan grup itibari ile çok dar yani kapsayıcılığı düşük, sadece çocuklara yönelik, aşılamada istenilen oranlara ulaşıncaya kadar risk grubundaki genç kadınları koruma girişiminde bulunulmamış olması en temel sorunlardı. Ülke korkunç bir deneyim yaşadı.  

Ne zaman bir aşı ile ilgili olarak isteğe mi bağlı yoksa zorunlu mu olsa konusu tartışılsa aşılama tarihinden bu kesit aklıma gelir.

Bugün de COVID-19 nedeniyle aşıyı konuşuyoruz.

Aşıya ulaşımda sorun olmadığı hallerde günümüzde bir de aşı tereddütü ya da karşıtlığı diye bir olayımız da var. Bu da özellikle gelişmiş ülkelerde ciddi bir sorun olarak karşımıza geliyor. Gelişmiş ülkelerde bireysel haklara, tercihlere büyük bir değer veriliyor malum. Aşı karşıtları da savunmalarının bir anında mutlaka bu değere atıf yapıyorlar.

Elbet bir de, toplum yararına dayanan bir halk sağlığı bakışı var. İlk görüşün karşıtı olarak demedim bilerek.

Şimdi düşünelim:

Bir aşı programı nedeniyle hastalığın görülme sıklığı düşükse, o zaman her birey için hastalık riski düşüktür. Bir birey, aşı olmasa bile, hastalıkla karşılaşmadan korunur ve aşının olası yan etkileri de yaşamaz. Bu nedenle o birey için "toplumsal bağışıklık" ile hastalıktan korunma aşıdan kaynaklanan riskleri ortadan kaldırdığı için belki de en güvenli seçenek olabilir.

Ama toplumsal bağışıklık öyle gümüş tepside de sunulmaz insanlara. Başta her hastalık etkeninin bulaştırıcılığı, ona karşı kullanılan aşının koruma durumu gibi bazı değişkenlere göre belli bir toplum yüzdesinin aşılanması gereklidir. Bu nedenle de aşılamadan kaçınmak açıkça kamu yararına değildir; çünkü kapsama düştükçe toplum bağışıklığı sağlanamaz ya da korunan oranı azalır.

Yani toplumsal bağışıklığa ulaşmadan bahsedilen o bireysel faydaya da ulaşılmaz.

Aslında bu bireysel fayda aşıda genel nüfus için yan etkilerden korunma ile ilgili de konuşulmaz. Toplumsal bağışıklığa ulaşmış olmanın bireysel faydası aşıyı olamayacaklar ya da olsa da yeterli bağışıklık geliştiremeyecekler için önceliklendirilmelidir. Örneğin organ nakli ya da kanser hastaları gibi. Hatta tam da bu nedenle bu hafta içerisinde ABD'nde yetkili kurum bu durumdakiler için 3. doz mRNA aşısı için onay verdi. Şimdilik sadece bu öncelikli grup için.

O zaman nasıl yapacağız da hem bireyi hem de kamuyu aynı potada eriteceğiz?

Kamunun yararı ile bireyin yararı birlikte sağlanabilir mi?

Covid-19 örneğinde olduğu gibi, vakalar çok yüksekse, ciddi hastalık ve ölümle sonuçlanıyorsa, aşıların da milyarlarca uygulanması sonrasında izlenen yan etkiler çok sınırlı ise, evet bu birliktelik sağlanabilir.

Burada salgının yönetimi en önemli belirleyici olacaktır.

Elimizde etkili aşılar var.

Elimizde aşı dışında etkili halk sağlığı önlemleri var. Maske işe yarıyor. Mesafe işe yarıyor. Ve havalandırma da.

Birlikte o kadar güçlüler ki, bu gün Yeni Zelandalı bilim insanları, SARS-CoV-2'yi tamamen ortadan kaldırabilir miyiz diye tartışıyorlar. Aynı çiçek hastalığında yapılan ya da çocuk felci virüsünün üç serotipinden ikisininde olduğu gibi. Yedi alt başlıkta SARS-CoV-2'yi çiçek ve çocuk felci ile karşılaştırıp, bu olasılığı bu ikisinin arasında bir yere yerleştirmişler. Yani bazı koşullarla olabilir diyorlar.

Bunun zor olduğunu biliyorum. Endemik olsun da ara ara aşı olup korunalımı çoktan kabul ettik, razı olduk.

Ama bu hedefi destekleyen ortak bir durumumuz var. COVID-19 nedeni ile sağlık, sosyal ve ekonomik yükün büyüklüğü. Bir an önce kontrole gereksinimiz var. Küresel olarak. Bu nedenle küresel davranma olasılığımız var. Henüz başaramamış olsak da.

Şimdi gelelim Yunanistan'a. Kaldığımız yerden sonrası güzel bir yönetim örneği. Aşama aşama aşının ulusal programa epidemiyolojik veriler gözetilerek entegrasyonu ve hastalığın kontrolü.

Yunanistan'ın kızamıkçık aşısı ile yaşadıkları hepimize bir tarih dersi.

Aşılamada öyle herkes kafasına göre takılamaz. Ulusal politika belirlenir, risk gruplarına göre önceliklendirilir ve epidemiyolojik veriler sıkı şekilde takip edilir. Tüm bunlar yapılırken de süreçten toplumun tüm tarafları bilgilendirilir. Bu nedenle, küresel politikaların ulusal düzeyde uygulanması hayata geçirilirken halkla iletişim kurmanın en iyi yolunu bulmak, böylece bir aşı programının göreceli riskleri ve yararları hakkında gerçekten bilgi sahibi olunmasını sağlamak salgın yönetimlerinin en önemli sorumluluğudur.

Tam da bu nedenle, COVID-19 özelinde de ülkemizin elindeki veriler gecikmeden işlenmelidir; çünkü yan etkiler nedir, korunma zaman içinde nasıl değişmektedir, hastalananlarda aşılı aşısızların oranları nasıldır gibi bilimsel bilgilere hemen şimdi gereksinimimiz var.

Ama orası Yeni Zelanda diyenleri duyar gibiyim.

Evet, orası Yeni Zelanda, işler daha kolay belki.

Ama oradan yükselen güneş ilham verici.

Salgının en başından beri.


Kaynakça

  1. https://www.uptodate.com/contents/rubella#!
  2. https://www.bmj.com/content/bmj/319/7223/1462.full.pdf
  3. https://www.sciencedirect.com/topics/neuroscience/rubella-vaccine
  4. https://www.bmj.com/content/319/7223/1448
  5. Wilson N ve ark. We should not dismiss the possibility of eradicating COVID-19: comparisons with smallpox and polio BMJ Glob Health . 2021 Aug;6(8):e006810.

Yazarın Diğer Yazıları

Dünya Sağlık Günü 2024: Sağlık, bir insan hakkıdır

Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki teması altında yönetimler için bir yol haritası da tanımlamış

Çalışma hayatında üreme sağlığı niçin önemli?

İş dünyasındaki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlıkları üzerinde kontrole sahip olmaları, bu kadınların daha sağlıklı, daha güçlü ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında daha iyi karar verme gücüne sahip olmalarını sağlayacaktır

Yerel seçimlerde “Sfumato” üzerine

Bize eşitsizliklerimizi düzelten, daha çok gereksinim olanı daha çok önceleyen bir bakış açısına sahip başkanlar lazım.