26 Eylül 2021

COVID-19 aşısı zorunlu olmalı mı?

Ülkemizde aşı haritamızın iki doz aşılıları göstermesi ile aşılama konusunda aldığımız yolun yeterli olmadığını gördük

Delta varyantı günlerini yaşıyoruz.

Delta varyantı şimdiye kadar bildiklerimizi değiştiriyor.

Gençler ve çocuklar hâlâ ileri yaştaki erişkinlere göre hastalığı daha iyi geçirseler de, meslektaşlarımızın ülkemiz için de sık sık ifade ettiği ve artık yayınlarla da ortaya çıkan, daha genç hastaların yoğun bakımlarda olduğu. Gençlerde, ileri yaş gruplarındaki aşılama seviyelerine ulaşılamadı. Bir de Delta varyantının yarattığı fark var. Gençlerin enfeksiyona yakalanma ve hastaneye yatma olasılıkları virüsün önceki varyantlarına göre daha fazla.

Bu genç hastaların çoğunun eşlik eden başka hastalıkları yok.

Sorun gençler için sadece yoğun bakımlara yatanlarla sınırlı da değil.

En kapsamlı çalışmalardan birinde, COVID-19 geçiren genç hastalar arasında inme sıklığında bir artış olduğu saptandı. Bu hastalarda, klasik risk faktörleri yoktu. Yani bu gençlerin tansiyon sorunu, şeker hastalığı ya da tütün kullanımı yoktu. Sanırım çok yakın zamanda inme ile hastaneye kaldırılan genç hastalarda COVID-19 geçirmiş olup olmadığı rutin olarak sorgulanmaya başlanacak, belki de tanı protokolleri değişecek.

Bunun bilinen nedenlerinden birinin bu hastalık ile oluşan kan pıhtı sorunu olduğu düşünülüyor. COVID-19'nın kan pıhtılaşmasında sorunlu artış yaptığını biliyoruz. Kanın ulaştığı her yerde, büyük ya da küçük damarların içinde kan pıhtılarının oluşması mümkün.

Yine çok yakın dönemdeki bir çalışma bu durumun izlerini sürüyor.

İngiltere'de henüz tamamlanan ve bir derginin değerlendirme sürecinde olan bir çalışmada pandemi öncesinde başka sağlık sorunları nedeni ile beyin görüntülemeleri alınan bir grup hastadan pandemi döneminde COVID-19 geçirenleri davet edilmiş ve aynı görüntüleme bir kez daha yapılmış. Yani beynin görüntüsü hastalığı geçirmeden önce nasılmış, sonrasında nasıl olmuş diye merak etmiş araştırmacılar. Bu hastaların birçoğunda beynin gri materyalinde azalma görülmüş. Zaten hastalığın belirtilerinin bir kısmı olan, örneğin koku kaybı, unutkanlık, beynin de etkilendiğinin sinyalini veriyordu. Gri maddedeki bu kayıplar sadece hastaneye yatan ağır olgularda değil, hastalığı gayet rahat bir şekilde, belirtisiz olarak geçirenlerde de oluşmuş.

Gençler hastaneye yatmamış olsalar ve hastalığı hafif ya da belirtisiz geçirseler de, COVID-19'a bağlı olarak birçok yaşamsal sorunu ileriki dönemlerde yaşamaları mümkün. "Covid Sonrası Sendrom" dediğimiz hastalığın uzamış hali artan şekilde gençlerde de izlenebiliyor.

Yani COVID-19 ile vücudumuzun her bir sistem ve organı hedef durumunda. Kalp kası ve kalp zarı da bunlardan biri. Pfizer-BioNTech aşısı için sürekli gündeme getirilen kalp kası iltihabı yan etkisi, benzer şekilde COVID-19 geçirenlerde de ve daha ağır şekilde oluyor. Yine ABD yan etki izleme sisteminin henüz tam olarak temizlenmemiş ilk verilerinde bu durumun hastalığı geçirenlerde geçirmeyenlere göre altı kat daha fazla olduğu belirtiliyor.

Kısacası, "bu aşıyı olduk, gelecekte başıma bir şey gelmeyeceği ne malum" diyenlere, "Aşı olmayıp COVID-19 olursanız hastalığınızı ağırlığına göre belli bir oranda uzun süreli hastalıklarla uğraşacağınız kesin" diyorum.

Benzer şekilde Delta varyantı ile çocuklarda COVID-19 hastalığı veya 4-6 hafta sonrasında gelişen çoklu inflamatuar hastalık (MIS-C) daha çok görülüyor. Ölüm oranlarında artış saptandı. Uzun süreli etkileri ise henüz bilinmiyor.

12 yaş üstü çocuklar batı ülkelerinde, özellikle ABD ve İsrail'de milyonlarca doz aşı aldılar. Özellikle başka bir eşlikçi hastalığı olan çocukların aşılanması önemli görünüyor. Hele de Delta varyantının baskın olduğu bugünlerde.

Bizde bir söz vardır: Kara gün kararıp kalmaz…

Bizim de şansımız aşıların var olması ve Delta varyantına karşı da etkili olması.

Delta varyantına etkililiği ile ilgili çalışmalar daha çok batı dünyasından ve Delta varyantı öncesine aitti. Yeni yeni Delta varyantının da etkili olduğu dönemi içeren çalışmalar yayımlanmaya başladı. Çok yakın bir zamanda yayımlanan ve Delta varyantına karşı etkililiği değerlendiren bir çalışma bu nedenle çok önemli. Bu çalışma ABD Hastalıkların Kontrolü Merkezi (CDC) tarafından yayımlandı. Çalışma Haziran-Ağustos arasında Delta varyantının alınan örneklerin yüzde 50'sinden daha fazlasında gözlendiği bir dönemde yapılmış. Pfizer-BioNTech aşısının da verisi var ve ülkemizde kullanılan bu aşının etkili her farklı belirti grubu için yüzde 80'ler civarında. Yani, Pfizer-BioNTech aşısının etkili olduğu gerçek yaşam verilerinde gösterilmiş oldu. Başka aşılar için de veri var ama onlar ülkemizde bulunmuyor.

Bu çalışma bir başka özelliği nedeni ile de çok önemli. Salgın devam ederken veriler doğru işlenebildiğinde ve sonuçları değerlendirilebildiğinde salgının kontrolü açısından çok değerli bilgiler verilebiliyor.

Verileri görmek ve çalışmak çok önemli. Bu nedenle, Sağlık Bakanlığının ABD'nde de olduğu gibi örneğin bazı veri tabanlarını araştırmacılara açmasını uzun zamandır bilim insanları ve uzmanlık dernekleri tarafından isteniyor. Uzmanlık alanı olmadan herkes tarafından erişilmesinin verileri temizlemeden bazı sorunlu sonuçlara varılabileceği düşünülüyorsa, bazı kimlik kontrol aşamalarından sonra bunlara ulaşılabilir ya da periyodik olarak araştırmacılar, uzmanlık dernekleri ve Türk Tabipleri Birliği gibi örgütlere Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından sunum yapılabilir. Araştırmacılar bu veri tabanlarını görebilirlerse neyin araştırılması ile ilgili araştırma sorusunu ve araştırma hipotezini geliştirebilirler.

Gelelim, çocuklara. 12 yaş ve üstü çocuklarımız için aşımız var. 5-11 yaş üstü için Pfizer-BioNTech ABD'ndeki yetkili organlara başvuru yaptı. Bu yıl bitmeden veride bir sorun yoksa bu grup için de Acil Kullanım Onayı verilir sanırım. Altı ay üzerindekiler için süren çalışmalar var. Onlarında başvuruları yıl sonunda bekleniyor.

Ülkemizde aşı haritamızın iki doz aşılıları göstermesi ile aşılama konusunda aldığımız yolun yeterli olmadığını gördük. Bu gösterimin 18 yaş üstü nüfusumuz için yapıldığı da düşünüldüğünde yolumuz bayağı uzun. Hızlı olmak ve bu süreçte mevcut önlemlere bütün gücümüzle sahip çıkmak zorundayız.

Konuşulacak çok şey var. En önemli bulduğum zorunlu aşı konusundan bahsetmek istiyorum. 

COVID-19 aşısı sağlık personeli için zorunlu olmalı düşüncesindeyim. Bunun iki önemli nedeni var. İlki: sağlık çalışanları en ön saflarda, riskleri büyük. Aşılarla birlikte bu grupta kayıplarımız çok azaldı. Kaybettiğimiz meslektaşlarımızın hemen hepsi ya aşısız ya da aşı şemalarını tamamlamamışlar, yani tam aşılı değiller. Aşı zorunlu olursa bu grubun tamamı korunabilecek. İkinci neden ise çok açık bir gereksinime dayanıyor: sağlık çalışanı çok zor yetişiyor. Yeni hastaneler, hastanelerimize yeni yoğun bakımlar açabiliriz. Malzeme eksiğimiz olmayabilir. Ama bunu kullanacak personelin yetişmesi çok zaman alıcı ve çok emek yoğun. Hastaneler bugün her yeni açtıkları yoğun bakım yatağı için yoğun bakım hemşiresi bulma derdindeler. Eskiden bir şekilde yolu yoğun bakımdan geçmiş tüm işgücü göreve çağrıldı. Yenilerin eğitimleri sürüyor ama inanın kolay değil. 4 ya da 6 yıllık lisans eğitimi sonrası yoğun bakım eğitimi başlı başına bir süreci gerektiriyor.

İkinci zorunlu aşılama da başta öğretmenlerimiz olmak üzere okul ortamının tüm çalışanları için olmalı diye düşünüyorum.

Öğretmenlik gerçekten de özel bir meslek. Onlar toplumun rehberleri durumundalar. Herkese örnek olma sorumlulukları kaçınılmaz olarak var. Ama daha da önemlisi aşı şansı henüz bulamamış durumdaki çocuklarımız okula ve en çok da öğretmenlerimize emanet ediliyor. Hiç birimiz çocuklarımız için hastalık kaynağı olamayız.

Çocuklar da bize taşıyabilir diyenlere hak veriyorum. Ama aşılıların virüsü alsa bile hastalığı çok daha hafif geçireceği biliniyor.

Peki yan etkiler... Artık erişkinler için tam onay almış bir aşıdan konuşuyoruz. Bu aşı ülkemizde her kişiye, her yerde ve ücretsiz olarak sunuluyor. Tam onay almış diğer aşıları ya da ilaçları kullanırken, aşı olmamayı tercih etmek kabul edilebilir değildir.

Asteriks öykülerinde sık sık kare şeklinde bir araya geliveren Roma lejyonerlerini görürsünüz. Roma ordusunun savaş taktikleri pek çoktur. Ordu ileri doğru hareket ettiğinde sağ ve solda süvariler, önde uzun mızraklılar ve arkada da ustalar tarafından en acemiler korunurlar.

Bu salgından en az zararla çıkabilmek için aşı olalım.

Okulda, hastanede, toplumda aşılı yetişkinlerle kalkan oluşturalım.

Yazarın Diğer Yazıları

1 Mayıs ve çocuk işçiliği

Dünya çapında her 10 çocuktan birinin çocuk işçiliği yaptığını biliyoruz. Hemen hemen yarısı ise sağlık ve güvenliklerini doğrudan tehlikeye atan tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlar. Ülkemizde de halen 700 binden fazla çocuk ekonomik faaliyetlere katılıyor

Dünya Sağlık Günü 2024: Sağlık, bir insan hakkıdır

Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki teması altında yönetimler için bir yol haritası da tanımlamış

Çalışma hayatında üreme sağlığı niçin önemli?

İş dünyasındaki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlıkları üzerinde kontrole sahip olmaları, bu kadınların daha sağlıklı, daha güçlü ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında daha iyi karar verme gücüne sahip olmalarını sağlayacaktır