06 Nisan 2017

Ulanlı siyaset

Rahmetli Bülent Ecevit’in, rahmetli İsmail Cem’in efendiliğini özlüyorum

Geçenlerde konuşmasını hayretle dinlediğim denizsever bir siyasetçi, hitap ettiği topluluğun havaya girdiğini görünce hızını alamayıp birkaç sıkı “Ulan” da çekti. Ertesi gün karşı cepheden 'ulan'lı yanıtlar geldi. Bir ulan edebiyatı bir kez daha başlayıverdi. Anlaşılan, solda da, sağda da 'ulan'cılar çoğunlukta. Bir ulan partisi kurulsa seçimleri yüzde seksen/doksan götürür, toplumda birlik sağlar. Çocukluğumuzda “Ulan deme ulan, babam kızar ulan!” diyerek eğlenceli özeleştiri yapardık. Bakıyorum artık o da kalmamış, 'ulan' kısır döngüsüne gerçekten girmişiz.

İnceliksiz ve şiddet potansiyeli yüklü günlük kültürümüzün siyaset alanına yansıması böyle oluyor elbette. Herkes kendini zor tutuyor. “Ulan” diye başlayıp 'geçirmek' istiyor. Sanal âlem ayrı bir 'arena.' Yazıyı beğenmeyince yazara hakaret eden terbiyesiz okurlardan, biribirinden hiçbir küfürü esirgemeyen acayip insanlara kadar uzanan acıklı bir tablo. Genel olarak siyasetçilerimiz de, bu yanlış eğilimleri kontrol ederek değil, kışkırtarak taraftar kazanma peşinde. Düşünmeleri gerekir: bütün bu şiddet potansiyeli günün birinde, eskilerin deyimiyle, kuvveden fiile geçerse ne olur?

Meramımızı daha iyi anlatabilmek için yazalım: Bir mahalle arkadaşım vardı. Bıçkın, argo konuşma üstadı, kavgacıydı. On yıllar sonra bir yerde rastladım. Üstünde son moda bir takım elbise, davranışları ölçülü, konuşması kibar, inanamadım. Oturup hasret giderdik. Okumuş, mesleğinde yükselmiş, toplum içinde imrenilecek bir konuma gelmiş. “İstanbul külhanbeyliğinden İstanbul efendiliğine terfi ettik” dedi. Kısa bir süre önce bana telefon etti. Karakola düşmüş. Gittim. Trafik ışığında arkasından “Yürü ulan!” diye korna çalan bir delikanlıyı (!) evire çevire dövmüş. “İçimdeki o bıçkını (başka bir kelime kullandı ama ayıptır) öldürememişim” dedi.

Uygarlık ya da medeniyet dediğimiz süreç insanın otokontrol kapasitesinin gelişmesidir. Otokontrol kolay değildir ama bu konuda siyasetçilerin topluma örnek olmalarıdır gerekir. Ben siyaset yapmadım. Ancak son elli yılın önemli siyasetçilerinin hemen hepsini gördüm. Rahmetli Bülent Ecevit’in, rahmetli İsmail Cem’in efendiliğini özlüyorum.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"