Keşke Suriye Surinam kadar uzak olsaydı. O zaman uzaktan seyredip empati yapmaya çalışmakla kalırdık. Gel gör ki, ateş düştüğü yeri yakıyor. Suriye adeta yanıyor. Şehit cenazeleri geldikçe bizim de içimiz yanıyor. Bu ulusun, halkın çocukları, hepimizin evlâtları. Zayiat denilen şey, insan hayatı....Umarız, silahlı kuvvetlerimiz daha fazla şehit vermeden misyonlarını tamamlar.
Bir ara Suriye’de silahlar nisbeten susmuş gibiydi. Güya diplomatik temaslar, arayışlar öne çıkmıştı. “Aman savaş yeniden alevlenmesin” diye hepimiz dua ediyorduk.
Şimdi eskisinden beter oldu. Eskiden bir tarafta Esad rejimi ve destekçileri, öbür tarafta muhalifler ve destekçileri vardı. Sonra Daeş tabloyu kanlı bir şekilde değiştirdi. Esad ve muhalifleri arasında mücadele devam ederken, öncelik Daeş’in tasfiyesi oldu. Bu, büyük ölçüde başarıldı. “Eh artık, herkes masaya oturur, herhalde!” diye umutlanırken ortalık fena halde karıştı. Büyük bir savaşın içinde küçük ( ya da daha az büyük) savaşlar, çatışmalar ivme kazandı.
Biz terörle mücadele ederken, Esad rejimi, bizim de onların da sevgili dostu Ruslarla birlikte Doğu Guta’da, İdlip’de insanların canına okuyor. Uluslararası kuruluşların raporlarına göre, Esad ve Ruslar zaten kendilerine ait olan öldürme ve savaş suçu işleme rekorlarını kırıyorlar. Gene Esad’ın kimyasal silaha başvurduğu iddaları sardı ortalığı. Ruslar konunun araştırılmasına bile engel oluyorlar. (Bu arada, Macron “Biz de vururuz ha!” dedi. Pek ciddiye alınmadı. Gene de dikkat!) Uluslararası basında, Türkiye’nin İdlip için, Rusya ile Suriye’nin de Afrin için karşılıklı izin verdikleri söyleniyor. Ne çirkin bir iddia!
Saf olmayalım: Rusya’nın da, Esad’ın da PYD / YPG ile temasları sürüyor. Anlaşılan, PYD /YPG Afrin’i Esad’a devrederse , bize, bir ölçüde zarar verildikten sonra dönüp, “Artık ilerlemeyin” diyecekler.
İsrail ile Suriye ve İran arasında beklenen çatışmalar çıktı. Bu iş büyürse, hareketlenmeye zaten başlayan ABD daha aktif hale gelir. Rusya da sıkışır. İsrail, İran’a saldırmaya dünden hazır. Suudi Arabistan da hasretle o anı bekliyor.
Trump, Kuzey Kore konusunu biraz kenara itip, İsrail kanalıyla veya kimyasal silah kullanımı nedeniyle kafayı Suriye işine cidden takarsa çok tehlikeli gelişmeler olabilir. Rusya bu unsuru hesaba katıyordur, umarız (gene).
Zaten ABD’nin birinci amacı herhangi bir ülkeyi bölmek değil, İsrail’in güvenliğini sağlamak. Bu amaç için mümkün gördükleri her şeyi, icabında sınır değişikliğini bile zorlarlar. ABD ile çok ciddi konuşmak gerekir. Umarız, önümüzdeki temaslar bunu sağlar.
Suriye’de ideal senaryo, hemen genel bir ateşkes sağlanması, bütün aktörlerin masa başına otururarak yeni anayasayı yazmaya başlamaları, bizim açımızdan da barış müzakereleri bitene kadar Afrin’i Rusların, Menbiç’i de ABD’nin, oraları bütün silahlı unsurlardan arındırarak ve bize güvenlik garantileri vererek kontrol etmeleridir. Ancak, bunun için bizim ABD ve Rusya ile ayrı ayrı konuşmamız yetmez. Onların da aralarında anlaşmaları gerekir. Rusya sıkışmadan böyle şeyler yapar mı, bilemem?
Çizdiğim bu tablo bir hayal ürünü. Gerçekte durum vahim! Türkiye’de gelişmelerin algılanmasında da ciddi sorun görülüyor. Son günlerdeki bazı basın haberleri ve yazılarında, Kürt vatandaşlarımızın önemli bir bölümünün bu harekâtı anlamadıkları, Türklerin de bu anlamamayı umursamadıkları öne sürülüyor. Türkiye’nin iç dengeleri açısından da nazik bir noktadayız.
Bu arada, biz böyle şeyler yazıyoruz diye, takma lakaplı bazı okurlar bize hakaret yağdırıyorlar. Bu da, ülkemizin ifade özgürlüğüne saygı ve hoşgörü düzeyi açısından ne hale geldiğinin yeni bir göstergesi.
Temennimiz, Suriye krizinin, ülkemizde ve bölgemizde birçok şeyi bitirmeden bitmesi yönündedir.