Taksim’de yeni AKM’nin yapımı başlamış. Hayırlı olsun! Umarız, yeni AKM ismini korur, herkesin içine sinecek bir yapı olur. Eski AKM yapısını ben beğenmezdim, ama yıkılırsa yerine saçma sapan şeyler yapılabilir korkusunu ben de yaşadım. Yeni AKM’nin modern bir opera binası olarak öngörüldüğünü anlıyoruz. Keşke proje daha geniş bir danışma sürecinin sonucu olsaydı. AKM üzerinden onyıllardır yürütülen simge savaşları daha o aşamada aşılmış olsaydı. Ne yazık ki, olmadı. Hiç değilse yeni yapı, bizleri bölmesin, birleştirsin diye dua ediyoruz. Yeni opera binası yapımıyla birlikte klasik müzik kültürünün gelişmesine de gereken desteğin verilmesini bekliyoruz.
Yeni binayı yapmak için eskisini yıkmak gerekir. Eskisi yıkılınca sanki bir düşman kalesi düşürülmüş gibi konuşmalar yapılmasını hayretle karşıladık. Kültür alanındaki ideolojik kavgayı hâlâ sürdürmenin ne gereği var. Sanki bazı kesimler, belki yüz yıldan fazladır içlerinde biriktirdikleri hıncı bir türlü çıkaramıyorlar izlenimi doğuyor bu tür konuşmalardan.
Üstelik, bu tür sert suçlayıcı konuşmalar toplumu bölüyor. Bir siyasetçi yüzde elli birle, yüzde altmışla seçilebilir. Ancak, seçildikten sonra ondan beklenen, kendisini destekleyenlerle desteklemeyenler arasında bir fay hattı yaratmak değil, herkesi hiç değilse asgari müştereklerde birleştirmektir. Gerçek sanat sevgimiz, zevkimiz varsa kültür alanı bu tür birleştirici bir asgari müşterek yaratabileceğimiz alandır. Ne var ki, siyasi kavgamızı, hınçlarımızı bu alanlara da yansıtırsak, milleti birleştirmek amacımızla çelişmiş oluruz.
Allah uzun versin, başarılarımız daim olsun, ama ölüm Allah’ın emri. Gecinden yollasın Allah, bir gün gelecek kapımıza ölüm meleği, alıp götürecek bizi. Sonra “o taht misali musalla taşındayken” biz, imam cemaate bizi nasıl bildiklerini soracak, hakkını helâl edip etmeyeceklerini soracak. Herhalde bir siyasetçi için en büyük ödül, herkesin içtenlikle, inanarak, “iyi biliriz”, “helâl olsun” demesidir. O zaman o musalla taşı gerçek taht olur. Bir siyasetçi ardında bölünmüş bir toplum bırakırsa bu ödülü alabilir mi, gönüllerin tahtına çıkabilir mi?
Yeni AKM’yi belli bir siyasi görüşün fetih zaferinin (!) simgesi değil, ortak evimiz yapalım lüften. Küçük bir önerim olacak, yeniden. Açılışında Atatürk’ün sevdiği Klasik Türk Müziği parçalarını ve Abdülhamit’in sevdiği Klasik Batı müziği parçalarını dinleyelim. Bitsin artık bu kültürel kin kusmalar, sanatta barışalım.
Bu yazıyı bitirirken Ülkü Tamer’in ölümünü öğrendim. Çok üzüldüm. Türkçe en önemli şairlerinden birini yitirdi. Kültürsüzlüğe doğru pupa yelken giden genel ortamımız bu kaybın önemini ne derece kavrar bilemem. Ben kendi adıma, bir büyük ustayı daha yitirmiş olmayı, “bir ışık daha söndü” yazıklanmasıyla değerlendiriyorum. Allah rahmet eylesin! Bütün edebiyat camiası onun ardından, içtenlikle “iyi biliriz”, “helal olsun” diyecektir.