08 Ağustos 2018

Sarayburnu'ndaki Atatürk heykeli

Ne olup bittiğini hâlâ anlamadılarsa onlara da yazıklar olsun!

Basında bir haber okudum. Çok canım sıkıldı.

Birden fazla yerde gördüğüm bu haberin başlığı şöyle:

Sarayburnu’nda utandıran görüntü! Türkiye’nin ilk Atatürk heykeli kaderine terk edildi.

Haberde anlatılıyor: 2004 yılında Marmaray yapımı gerekçesiyle heykel metal perdelerle çevrilmiş. Marmaray hizmete gireli kaç yıl oldu, çirkin perdeler hâlâ Cumhuriyet’in ilk Atatürk heykelini kuşatmış durumda, yani kuşatma sürüyor.

Haber bol fotograflı. Bakınca içiniz acıyor. Kaide duvarları kırık. Heykel bakımsız. Çevresi bakımsız.

Yazık, çok yazık. Eğer bu haber doğruysa Sarayburnu’ndaki Atatürk heykelini bu hale getirenlere ya da bu hale gelmesine göz yumanlara yazıklar olsun!

Küba, Meksika, Atatürk heykellerine sahip çıkar, özenle bakımını yaparken bu ne büyük bir ayıptır.

Bizi yönetenlerin Atatürk kavramı, ülküleri, heykelleriyle başlarının pek hoş olmadığını biliyoruz. Gene de bu işte bir kasıt olmadığını düşünmek, ummak istiyoruz.

Bir de, bu vesileyle, sözüm başka bir kesime:

Çok ünlü bir romancımız romanlarında, yazılarında edebi açıdan gereksiz bir şekilde Atarürk heykelleriyle uğraşır durur. Sarayburnu’ndaki heykeli de yazmıştır. Bazıları da bu romancımızın yaptığını “Vay be! Amma cesur!” diye alkışlarlar. Bu kesim, güya böylece kişi kültüne karşı çıkarak, toplumumuzda liberal anlayışın gelişmesine katkı yaptıkları inancındadır.

Ne olup bittiğini hâlâ anlamadılarsa onlara da yazıklar olsun! Atatürk heykeli bir simgedir. O heykel yıkılırsa her türlü özgürlük umudumuz da yıkılır. Heykel yıkılırsa, Atarürk’ü sevmeyenler bile o heykelin altında kalır.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"