26 Mart 2019

S – 400’ler ve ifade özgürlüğü

İktidarın “emekli maaşını devletten alan devleti eleştiremez” tezini Cumhuriyet kurulduğundan beri ilk kez işitiyoruz

Emekli bir Washington Büyükelçimiz, S- 400’ler konusundaki görüşlerini tweet yoluyla dile getirdi. Konuyla ilgili görüş açıklayan ilk emekli büyükelçi değildi, sonuncusu da olmayabilir, ifade özgürlüğüne saygımız varsa. Nedense iktidarın bir danışma kurulu üyesi takılmış bu tweetlere. Ağır sözler içeren karşı tweet attı. Danışma kurulu üyesinin söylediklerine iktidar sahip çıktı. Bir fikir tartışması boyutları aşılarak ortaya tatsız bir tablo çıkarıldı. O makamlara yakışmayan sözler edildi. Üzüldüm, doğrusu.

İktidarın temel tezi “emekli maaşını devletten alan devleti eleştiremez” şeklinde. Böyle bir tezi Cumhuriyet kurulduğundan beri ilk kez işitiyoruz. Her yönden yanlış bir anlayışı yansıtıyor. Bir kere, devlet başka şey, devleti yönetenler başka... Hepimiz devletiz. Devlet sadece yönetenlere ve onların görüşlerine indirgenmez. Yönetilenlerin devleti yönetenleri eleştirme hakkı kutsaldır. Yönetilenler eğer devlet memuru iseler, gerek duyarlarsa, bunu kendi görev alanlarında kurallarına göre, yani üstlerine görüş bildirerek yaparlar. Eğer devlet memuru değilseler eleştirilerini açıkca kamu önünde dile getirebilirler.

Emekli memurlar da bu hakka sahiptir. Çeşitli bakanlıklarından, kamu kurumlarından emekli milyonlarca vatandaş var. Bunlar politikaya aday olarak girdiklerinde bir yandan emekli maaşı alırken öbür yandan yönetimi eleştiriyorlar. Politikaya girmeseler de sade vatandaş olarak ya da değişik sıfatlarla çeşitli ortamlarda, forumlarda fikir beyan ediyorlar. Bugüne kadar “Sen emekli maaşını devletten alıyorsun. Mezara girene kadar susacaksın” demek kimsenin aklına gelmedi. Neymiş bu değerli danışman? Demek ki, milyonlarca emekli ağzını açmayacak, yönetim ne derse onaylayacak, hattâ devletten maaş aldığına göre gidip kendini devletle özdeş sayan iktidara oy verecek. Vay vay! Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin önünde en büyük tehlike olarak gördüğü istibdat anlayışına özgü bir tavır bu. Kesinlikle reddediyorum. İktidarın da böyle bir anlayışı benimsediğine inanmak istemiyorum. Değerli danışmanı ortada bırakmamak için onu desteklemiş olduklarını düşünmek istiyorum. Ancak sözlerinde çok ileri gittiler...Gene de bu olaydan bir ders çıkararak, danışma kurulu üyelerinin gelişi güzel açıklama yapmalarının önüne geçmelerini bekliyorum.

S – 400’ler tartışması vesilesiyle ilkesel bir sorun karşısındayız. Emekli memurlar dahil vatandaşların hepsinin düşündüğünü ifade hakkı kutsaldır. Buna karşılık görevdeki, yani muvazzaf devlet memurlarının kafalarına göre kamuoyu önünde arz – ı endam etmeleri da yanlıştır, söyledikleri doğru olsa bile.

Gel gelelim, birçok devlet memurunun sosyal medya olanaklarını iktidara biatlarını ispat için kullanmaya yöneldikleri endişesine kapılmamak çok zor. Bunu son S – 400 tartışmasında da üzülerek gördük.

Devlet memuriyeti ulu orta konuşarak kendini göstermeyi değil, işini siyasi rekabet oyunlarına kapılmadan, katılmadan ciddiyetle yapmayı gerektirir. Dışişleri Bakanlığı bu açıdan onyıllarca iyi bir örnek olmuştur. Muvazzaf büyükelçilerimizden Dışişleri Bakanlığını dışişleri bakanlığı yapan bu özelliğe sahip çıkmalarını bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

Meksika'daki kadın

İnanılır gibi değil ama gerçek! Meksika'nın dini Guadalupe Bakiresi dinidir. Başka bir deyişle, bizim açımızdan önemli olan, Meksika'nın kendine özgü bir hristiyanlık, nerdeyse yeni bir din benimsemesidir. Başat figürü de bir kadındır. İşte maço Meksika! Ey Kibele! Sen nelere kadirsin!