G7 toplantısı ‘Trump ne yapıyor, yapacak?’ sorularının gölgesinde izlendi.
Toplantı sonunda çıkan ortak basın bildirisine bakarsanız, ortada bir sorun yok. Batı dünyasının önde gelenleri gene birlik gösteri yapmışlar. Uluslararası ticaret konusunda da ortak bir söylem: Dünya Ticaret Örgütü’nü (DTÖ), kurallara dayalı ticareti destekliyorlar. Korumacılığa karşı çıkıyorlar.
Ne ki, Trump’un basın toplantısını izlemişseniz, Batı içinde meydana gelen son çatlamaların onarılmadığını kolayca anlamışsınızdır. Trump Batılı patrönerlerine karşı aldığı önlemleri sürdümekte kararlı olduğunu daha da tehdit edici bir ifadeyle yineledi. İki de sürpriz yaptı. Birincisi: G8 toplantılarının yeniden başlamasını önerdi. İkincisi: G7 üyeleri arasında sıfır gümrükle ticaret fikrini ortaya attı.
Birinci önerisi, AB ile Rusya arasında Kırım konusunda bir mutabakat sağlanmadan gerçekleştirilmesi çok güç görünüyor. Ancak, Avrupa’nın önceliklerinin, güvenlik mimarisinin, Avrupa’daki jeopolitik dengelerin Trump’ın pek ilgilendiği bir konu olmadığını gösteriyor. İkinci önerisi de bir nihai hedef olmaktan çok, bu aşamada bir taktik öneri gibi görünüyor.
Toplantı bittikten birkaç saat sonra, Trump, Kanada Başbakanının basın toplantısında sözlerine kızarak, G7 ortak bildirisinden çekildiğini açıkladı. Hukuken bu çekilmeyi nasıl yapacak sorusunu bir yana, Trump, böylece G7 toplantısını “halletti”.
G7 bu hale düşerken, Şangay İşbirliği Örgütü Doruk toplantısı başlamıştı. Sanki Doğu, Batıya nanik yapıyordu. Dünya ekonomisinin nerdeyse yarısı şimdilik G7’de. Ancak, Çin ve Hindistan gelişmelerini sürdürürlerse birkaç on yıl içinde Şangaycılar dünya ekonomisinin yüzde kırkını temsil ediyor olacaklar.
Şangay Örgütünün bir yandan Hindistan ile Pakistan’ı, öbür yandan gene Hindistan ile Çin’i biraraya getirmesi Asya barışı bakımından önemli. Ancak bu örgütün somut işbirliği bakımından güçlenmesi daha çok zaman ister. Örneğin, Hindistan, ortak bildiride Çin’in “bir kuşak, bir yol” projesine destek veren paragrafına katılmadı. Bunun ilk görünen gerekçesi, Kaşgar ile Gwadar (Pakistan) arasında inşa edilen yol. Bu gerekçe bir yana, stratejik olarak daha çok Çin’in işine yarayacak bir projeye Hindistan’ın, hattâ Rusya’nın candan destek vermeleri beklenmemeli.
Şangay ortak bildirisini G7 bildirisiyle karşılaştırınca bir bakıma Batı ile Doğu arasındaki farkları da görüyorsunuz. Değerlere vurgu yönünden Şangay bildirisinin daha zayıf olduğunu söylemeye gerek yok. Kimyasal silah kullanımının önlemesi konusunda da fark var. Kimyasal silah kullanımının cezasız bırakılmaması için kurulmuş olan uluslararası işbirliği forumuna Şangay takımından hiç bir ülke henüz üye olmadı galiba (Türkiye üye, doğrusu da bu).
Öte yandan, uluslararası ticaret konusunda iki bildiri benzeş. İki bildiride de korumcalık “reddediliyor”. Ancak, Şangaycılar arasında bir Trump yok. Dolayısıyla onların söylemi G7’ye kıyasla daha inandırıcı. Bir zamanlar Batı emperyalizmine karşı korumacılığı, ulusalcı politikaları savunan ülkelerin şimdi tam tersini yapmaları, küreselleşmeden en çok yararlananlar haline gelmeleri tarihin yeni bir cilvesi...
Bilmiyorum, bu konuları Türkiye’de ne kadar yakından izleniyor. Birkaç ay önce, bir okurdan aldığım mesajda, Türkiye’de bir çok konu varken dış dünya ile ilgilendiğim için güçlü ifadelerle eleştirilmiştim. Bazen düşünüyorum da, dış dünya, sanki bizim dışımızda dönen ayrı bir dünya. Biz de kendi dünyamızda “dön baba dönelim” oynuyoruz. Rahmetli Haldun Taner’in “devekuşu” imgesi temelsiz değil galiba. Umarız seçimlerden sonra küresel aktör yönü daha güçlü bir Türkiye görürüz.