26 Mayıs 2021

Çürüyerek çökmek

Yolsuzlukla yozlaşma cezalandırılmadıkça, kamuoyunda kabul görür, meşru gösterilir oldukça, "Ne yapsan yanına kalır, yeter ki adamını bul" anlayışı yerleştikçe toplumun ve bireylerinin manevi çürümesi de hızlanır

"Kapitalizm eksi protestanlık eşittir mafia" şeklinde eğlenceli bir darb – ı mesel vardır, bilirsiniz. Bu söz belirli bir dini övmekten çok kapitalizmin de etik kuralları olması gerektiğini anlatır. Kapitalizm etikten, toplum yararına kurallardan uzaklaştığı zaman ortaya çıkan sorunlardan biri de İngilizce ya da Fransızcada corruption denilen şeydir. Türkçede biz bu deyimi yolsuzluk olarak karşılıyoruz. Kanımca yetersiz bir karşılıktır bu, çünkü olgunun daha çok maddi yönünü anlatmaktadır. Bence corruption yolsuzluk artı yozlaşma demektir. Çünkü bir ülkede yolsuzluk arttığı ölçüde genel etik ve ahlak anlayışı da yolundan çıkar, yozlaşma başlar. Bu da aynı olgunun manevi yönüdür.

Yozlaşma, "Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, bozulmak, dejenere olmak, manevi anlamda değer yargılarını, olumlu özelliklerini yitirmek" demektir. Nerede yolsuzluk varsa orada yozlaşma da görülür. Yolsuzlukla yozlaşma ikilisi toplumların, insanların ruhunu çürütür. Bir noktadan sonra bu çürüme iyice hızlanır. Durduramazsınız.

Bu tür çürüme olgusu yönetimin gizli kapaklı işler yaptığı, halktan bilgi kaçırıldığı, yöneticilerin bilinmez şekilde zenginleştikleri, hukuk devletinin zayıflatıldığı otoriter düzenlerde görülür. Kamu alımlarında kayırmacılık, nepotizm, devlet ile ne idüğü belirsiz kişiler, örgütler arasında ilişkiler kurulması çürümeyi hızlandırır. Çürümenin, yolsuzluğun, yozlaşmanın çaresi saydamlık ve hukuk devletidir. Saydamlık ve hukuk devleti ilkelerinden sapan toplumların gelecekleri, akibeti meçhuldur.

Son günlerde basınımızda yer alan yolsuzluk ve yozlaşma haberlerini isyan duyguları içinde izliyorum. Bütün bu gelişmelerin dış dünyaya yansımasıyla şöhretimize şöhret katıldığını çok üzülerek görüyorum. Ne oluyor? Ne doğru, ne yanlış? Hakikatın bir sözcüsü yok mudur bu ülkede? Yargının çoktan harekete geçmesi gerekmiyor muydu?

Bir acayip şahıs mafyanın bir marinaya çökmesinden söz etmiş. (Demek ki mafya var, kim? Sorsanıza o şahsa!) Çökmek sözcüğünü ele geçirmek anlamında kullanmış bu acayip şahıs. Çökmenin asıl anlamı başka. Yıkılmak demek. İki anlamı birden kullanalım; sağa sola çökerek ülkeyi çökertmekten söz edelim. Transparency İnternational’ın hazırladığı yolsuzluk / yozlaşma çalışmasında 2020 yılında 180 ülke arasında 86'ncı sıradaydı Türkiye, 10 üzerinde 4 almıştı. Sevgili Türkiye! Acep bu yıl gidiş ne yönde?

Yolsuzlukla yozlaşma cezalandırılmadıkça, kamuoyunda kabul görür, meşru gösterilir oldukça, "Ne yapsan yanına kalır, yeter ki adamını bul" anlayışı yerleştikçe toplumun ve bireylerinin manevi çürümesi de hızlanır. Sonuç olarak o toplum çürüyerek çöker.

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"