09 Haziran 2021

Batı, Batı, bana davranma katı!

Peki ne olur ilk seçimlerde iktidarı değiştirmezse halkımız? Korkarım: Atatürk’e ismini anmadan küfreden şerefsizler bu kez ismini anarak küfretme cesaretini bulurlar

Bizimkilerin kimyasının Batı’nıkiyle uyuşması olanak dışıdır. Bizimkiler ne Batıyı severler ne de önce Osmanlı Modernleşmesi sonra Cumhuriyet dönemindeki batılılaşma sürecini benimsemişlerdir. Ellerinden gelse Batıdan hemen kopar, hayallerindeki şark âlemini kurarlar. Gel gör ki, iktidar koltuğu tatlı. Batısız olmaz, bilirler. Geçtiğimiz bir kaç yıldır Batıya attılar tuttular ama Trump amcalarına sırtlarını dayayarak.
Yani Batının büyük patronunu esrarlı bir şekilde kafaya almak başarısını gösterip, Batının geriye kalanına serbest atış. Üslupları hep sert oldu, ama Trump’un "sizin ekonominizi mahvederim" sözünü yuttular, Cumhuriyet döneminde dışarıdan aldığımız en ağır mektup olan o ünlü mektubunu da içlerine sindirdiler. (Ben sindiremedim.) Demek ki iktidarda kalmak için gerektiğinde Batının ya da Batılının karşısında geri adım atmasını, susmasını beceriyorlar.

Trump’un gitmesiyle Batı’da heyula gibi bir ABD-AB bloku yükselmesi olaslığı doğdu. O gün bu gündür bizimkiler yelkenleri suya indirdiler. Batılı dostlarımıza hoş görünmek için türlü manevralar başladı. Meğerse biz batılıymışız da onların haberi yokmuş. Yetmedi, Mısır, İsrail, Fransa, daha nice konuda tornistan başladı. Yıllardır izlenen politikaların yanlış olduğu böylece kendiliğinden meydana çıktı.

Yapılan yanlışlar için ödenen bedel? Boşver! Dün dündür, bugün bugün. Bazı alanlarda çok değerli dostumuz Rusya’yı gücendirmek pahasına batıcı kesildik. Bu arada Rusya’dan etnik konularla ilgili çok ağır bir lâf yedik ama olsun! Şimdilik bu kadar yeter, Batı iterse bizi Rusya’ya dönecek yüzümüz olmalı, ilerde bakarız Rusya’ya....

Bizi zaaf içinde gösteren komik bir şekilde kilitlendik 14 Haziran’a. Batının büyük patronun ağzından bizimle ilgili bir iki tatlı lâf çıksın diye neler yapıyoruz kim bilir? Daha önce "Soykırım" demiş büyük patron. Umurumuzda mı? Oysa bakılırsa iktidarın meydan okuyucu dış politika söylemlerine, ağır yanıt vermek gerek. Öyle hemen görüşmemek gerek. Hadi canım sende! Önemli olan büyük patronu kafaya almak. Ah Türk ve Yunan dışişleri bakanlarının kucaklaştığı gibi bir sahne (aslında çok gülünç bir sahneydi) yaşayabilsek Biden'la, aydınlanacak geleceğimiz. Dolar tepe taklak düşecek. Düşmanlar çatlayacak. Avrupa hizaya girecek. S – 400 için formül hazırmış, öyle diyorlar. Öbür konularda da yapılır bir şeyler. Çözüm gayet basit: ABD ne derse yap, rahat et. Nasıl olsa ülke nüfusunun büyük çoğunluğunun ilgilendiği konular değil bunlar.

Vallahi, olur mu olur! Usluca ya da akıllıca "evet" deriz büyük müttefiklerimizin dediklerine. Onlar da aldılar mı istediklerini ilgilenmezler gerisiyle. Batı demek sadece değer değil, belki ondan önce çıkar demek. Çıkarlarının gereğini elde ettikten sonra Batı, "arkadaşlar kendi değerler sorunlarını kendileri çözsünler" deyip çekilir kenara. Zaten AB öyle yapmıyor mu? Hiç unutmayalım ve düşünmeye her zaman bu gerçeği anımsayarak başlayalım: kapitalist bir dünyada yaşıyoruz.

Kalırız gene biz bize. Batıyla kısmen de olsa ilişkilerini düzeltmiş görünen bir iktidar daha rahat ilerler gelecek seçimlere doğru. Peki ne olur ilk seçimlerde iktidarı değiştirmezse halkımız? Korkarım: Atatürk’e ismini anmadan küfreden şerefsizler bu kez ismini anarak küfretme cesaretini bulurlar. Önce Osmanlı modernleşmesinin sonra Cumhuriyet’in ideali Batının olumlu yönlerini benimseyerek dünyanın birinci sınıf ülkeleri arasına girmekti.

O idealden en uzak olduğumuz noktadayız. Gittikçe de uzaklaşıyoruz o idealden, için için, sıkıştılar mı Batıyı da idare ederek. Bakın, bizimkiler tutamayıp kendilerini gene kaçırdılar ağızlarından: Yüzelli yıllık modernleşme süreciyle hesaplaşacaklarmış. Sanki yüzelli yıl önce Türkiye cennetti. Dön bakalım o günlere, bir an duramazsın. Ancak masal bol, yuttur halka. Biden, AB, Rusya... Bunların hepsi önemli ama ikincil... Biz kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz. Bugünkü düzenin bir dönem daha uzamasını Cumhuriyet zor kaldırır. Muhalefet gelecek seçimleri kazanmalıdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"